Ülke ekonomiden yargıya, demokrasiden mülteci sorununa dek her alanda krizlerle boğuşuyor. Geçim sıkıntısı en can yakıcı sorun olurken Türkiye tüm uluslararası istatistiklerde son sıralarda yer alıyor. Yönetememe sorununu aşma şansı kalmayan iktidar ise dağ gibi biriken sorunları kendi lehine çevirmek için her yolu deniyor. Saray yönetimi için kriz, artık bir çeşit yönetme biçimi haline geliyor.

Her sorundan fırsat devşiriyor: Ülkeyi krizle yönetiyor

Politika Servisi

20. yılına giren iktidar, ülkeyi uçuruma sürükledi. Ekonomiden demokrasiye, insan haklarından yargıya her alanda büyük bir çöküş yaşanıyor. Milyonlar geçim sıkıntısıyla boğuşurken en tepeden en alta tüm kurumlar iflas etti. Normal koşullarda yönetme kabiliyetini büsbütün kaybeden iktidar, bizzat neden olduğu her krizi kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Krizler, ülkeyi yönetmek için bir aparata dönüştürülüyor.

Yakın dönem karşı karşıya kaldığımız krizleri kısaca hatırlayalım. Ekonomide uyguladığı faiz kararlarının ardından halkı yüksek enflasyonla karşı karşıya bırakan iktidar her hamlesiyle ateşe odun taşıdı. Yeni yılın ilk günlerinden bu yana zam haberleriyle uyanan halkın dayanacak gücü kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise halktan ‘sabır’ dilemeyi tercih etti.

Mülteci krizi ülkenin en can yakıcı sorunlarından biri haline geldi. İktidarın ise meseleye ilişkin makul bir çözüm önerisi bulunmuyor. Oy kaybedeceğini gören Saray, rüzgarın yönüne göre tutum alıyor. Göçmenlere karşı toplumsal itirazlar yükselirken tepkilerin gazını alacak göstermelik söylemler ortaya atılıyor. Artan ırkçı söylemler ise toplumsal bir linç tehlikesini her geçen gün artırıyor.

Ülke seçim atmosferine girdi. Gezi Davası’nda verilen kararlar 2023’e bir nevi OHAL rejimi altında girileceğini gösteriyor. AİHM kararlarına rağmen Osman Kavala’ya müebbet hapis cezası kesiliyor. Yargı yoluyla toplumsal muhalefete durmadan sopa gösteriliyor. Bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor. Şeffaflık, yargı, otoriter rejimler ya da demokrasi endeksi araştırmalarında ise Türkiye’nin en alt liglerde yer aldığı görülüyor.

2018’de geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise yönetme krizini büsbütün derinleştirdi. Hızlı ve etkili karar alınacağı iddiasıyla savundukları sistem kısa sürede yerle bir oldu. Ülke ‘tek adam’ yönetiminin himayesine girerken yasama ve yargı bağımsızlığı ortadan kalktı. Bürokrasi tıkandı, kurumlar etkisizleşti. Muhalefet liderleri kurumların kapısından döndürülüyor. Liyakatsız atamalar ise bir iktidar geleneği haline geldi.Tüm bu sorunların sorumlusu olan Saray yönetiminin ülkenin içinde bulunduğu krizleri aşma şansı yok. İktidarlarının devamını sağlamak için ülkeyi daha fazla krizle karşı karşıya bırakacaklar. Bu krizleri ortadan kaldırmanın tek yolu ise sorunun bizzat kaynağına inmekten geçiyor.

TÜM SORUMLU SARAY

Kamuoyu yoklamaları milyonların en önemli sorununun ekonomi ve geçim sıkıntısı olduğunu gösterdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP ve MHP’ye destek azalmaya devam ederken halk krizin sorumlusunun başkanlık sistemi olduğunu düşünüyor. Son aylarda yayımlanan bazı anketleri yeniden hatırlayalım.

YÖNEYLEM, Şubat 2022 Araştırma sonuçlarına göre 27 ilde, 200 noktada toplam 2 bin 488 kişiyle yapılan araştırmanın sonuçları ülkede yoksulluğun geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Araştırmada katılımcıların yüzde 66,1’i ülkedeki en önemli sorunun ekonomik kriz olduğunu düşünüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni, krizin sorumlusu olarak görenlerin oranı ise yüzde 55’in üzerine çıkıyor.

“Ekonomik krizin nedenleri, ekonomi politikalarında yapılan yanlışlardır” önermesine halkın yüzde 45’i tamamen katılıyorum yanıtını verirken yüzde 27,8’i katılıyorum yanıtını verdi. Buna göre katılımcıların toplam yüzde 72,3’ü hükümetin yanlış politikalarının ekonomiyi olumsuz etkilediğini düşünüyor.

her-sorundan-firsat-devsiriyor-ulkeyi-krizle-yonetiyor-1012226-1.

Hükümet, krizin nedeni olarak sık sık ‘dış güçler’ algısını devreye sokuyor. Ancak ankete göre halkın gözünde bu söylemlerin bir inandırıcılığı yok. Katılımcıların yüzde 51,8’i bu düşünceye katılmıyor. Ekonominin ‘dış güçler’ nedeniyle kötü olduğunu düşünlerin toplam oranı yüzde 37,5’te kalıyor.

Hızlı karar alarak tüm sorunları çözeceği iddiasıyla getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin seçmen nezdinde inandırıcılığının kalmadığı da görülüyor. “Ekonomik sorunlarının nedeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir” önermesine seçmenin yüzde 56,4’ü katılıyor. Yalnızca 36,3 bu fikre katılmadığını ifade ediyor. Kararsızların oranı yüzde 6,8 olurken fikir belirtmeyenler ise yüzde 2,5 oranında.

Ekonomik sorunlarının nedeninin liyakat eksikliği ve ‘adam kayırma’ olduğunu düşünenlerin oranı da hayli yüksek. Yüzde 67’lik bir oran bu düşünceye katılırken yalnızca yüzde 23,5’lik bir kesim bu fikre katılmadığını söylüyor.

Araştırmada ekonomik krizin seçmen üzerindeki etkileri de dikkat çekici. Toplumun ezici bir çoğunluğu temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktan, işsiz kalmaktan, iş bulamamaktan, elindekileri de kaybetmekten büyük korku yaşıyor.

MetroPOLL Araştırma’nın mart ayı anketine göre halkın yüzde 18’inin faturalarını ödeyemediği, yüzde 57’sinin ise ödemekte zorlandığı ortaya çıktı. Ödeyebiliyorum diyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 23’te kaldı.

her-sorundan-firsat-devsiriyor-ulkeyi-krizle-yonetiyor-1012227-1.

SARAY'IN KRİZ KÜTÜĞÜ

•EKONOMİ

Mutfaktaki yangın ülkenin en önemli sorunu oldu. Milyonlar temel ihtiyaç maddelerini bile karşılayamaz hale geldi. Krizin tek sorumlusu Saray yönetimi halka şükretmeyi öğütledi.

-Enflasyon
TÜİK’in açıkladığı verilere göre nisan ayı enflasyon oranı yüzde 70’e dayandı. ENAG ise yüzde 156 olarak duyurdu. Dünya genelinde enflasyon verilerini derleyen Trading Economics’in sıralamasında göre, Türkiye dünyada en yüksek enflasyonun olduğu ülkeler sıralamasında 7. sıradan 6. sıraya yükseldi.

-İşsizlik
TÜİK’in açıkladığı işsizlik verileri yüzde 10,7 oldu. 3 milyon 579 bin kişiye geriledi. TÜİK verilerine göre genç işsizlik yüzde 20,7, geniş tanımlı işsizlik (atıl işgücü) ise yüzde 21,8 olarak kaydedildi. DİSK-AR'ın raporuna göre İŞKUR verilerine göre Şubat 2021 ve Şubat 2022 arası bir yıllık dönemde kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 863 binden 3 milyon 188 bine yükselerek 325 bin kişi arttı. DİKS-AR'a göre şubatta kadınlarda mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı 1 milyon 493 bin ve geniş tanımlı işsiz sayısı 3 milyon 703 bin kişi olurken, erkeklerde ise dar tanımlı işsiz sayısı 2 milyon 86 bin ve geniş tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 269 bin olarak kaydedildi.

-Yoksulluk
Geçen kasım ayında yayımlanan Dünya Sefalet Endeksi’nde 156 ülke arasından 21. olan Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında ise birinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin 41,2 puanla 21. olduğu listede, Yunanistan 31,3 puanla 53., İspanya 28,2 puanla 63., Bosna Hersek 23,8 puanla 77., İtalya 22 puanla 85. sırada yer aldı. TÜİK’in açıkladığı son araştırma da acı tabloyu bir kez daha ortaya koydu. Türkiye’de halkın yüzde 27,2’si maddi yoksunluk içinde yaşıyor. Yoksulluk oranı ortalaması yüzde 21,3 iken, konut dışında borç ve taksit ödemesi olanların oranı yüzde 63,7 olarak kayıtlara geçti.

her-sorundan-firsat-devsiriyor-ulkeyi-krizle-yonetiyor-1012272-1.

•KAMU HİZMETLERİ ÇÖKTÜ

‘Tek adam’ rejimi altında ülkedeki tüm kurumların içi boşaltıldı. En tepeden en alta bütün yetki Saray’da toplandı. Meclis ve Bakanlıklar Saray’ın ihtiyaç duyduğunda kararlarını onaylattığı birer mekanizmaya dönüştü.

-Eğitim
İktidarın en fazla zarar verdiği kurumların başında eğitim sistemi geldi. Gericileşme dalgasıyla karşı karşıya bırakılan okullarda laik eğitim hedef tahtasına konulurken tarikat ve cemaat örgütlenmelerinin önü açıldı. Çocuklar intihara sürüklendi.

-Pandemi
Türkiye pandemide en başarısız ülkelerin başında yer aldı. Pandeminin en başında beş maskeyi dağıtamayan iktidar, aşılama çalışmalarında da başarıya ulaşamadı. Günlük vakalar ve ölüm sayıları uzunca süre gizlendi.

-Liyakat
Başkanlık sistemiyle birlikte liyakatın da üstüne son toprak atıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 10 Temmuz 2018'de belirlenen ilk kabinesinden şimdiye kadar 8 bakan değişti. AKP’nin çift maaşlı bürokratları tepki çekti.

•HUKUK

Türkiye’de yargı, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin ardından hızla yürütmenin tahakkümüne girdi. AİHM kararları uygulanmazken AYM’nin varlığı dahi iktidar kanadı tarafından sorgulanır hale getirildi.

-Gezi Davası
Tutuklu yargılanan Osman Kavala’ya müebbet Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye 18’er yıl hapis cezası verildi.

-Yargı Endeksi
Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde (Rule of Law Index) 139 ülke arasında 117'nci sırada yer aldı.

-Şeffaflık Endeksi
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 86’ncı sırada yer aldı. Türkiye, son 8 yıl içinde en çok gerileyen 5 ülke arasındaki yerini değiştirmedi.

-Kobane Davası
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın aralarında bulunduğu 28'i tutuklu 108 kişi hakkında açılan dava devam ediyor. AİHM kararlarına rağmen Demirtaş tahliye edilmiyor.

•DEMOKRASİ

İktidar ülkeyi baskıyla yönetmeye çalışıyor. Toplumsal muhalefete sopa gösteren iktidar kurduğu otoriter rejimle 2023 seçimlerine hazırlanıyor.

-Basın Özgürlüğü
Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl açıkladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2022 yılında bir önceki yıla göre beş basamak yükselerek, 180 ülke içinde 149'uncu sırada yer aldı. RSF’nin ölçüm parametrelerine göre, Türkiye basın özgürlüğünde nispi bir ilerleme göstermiş olsa da Somali, Angola ve Paraguay gibi ülkelerin gerisinde yer alıyor. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 2005 yılında 98'inci sırada yer alan Türkiye gazetecilik alanında artan baskıların da etkisiyle 2010 yılında 138, 2015'te 149, 2020'de ise 154'üncülüğe gerilemişti.

-Otoriterlik
İngiltere merkezli araştırma ve analiz şirketi Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından yapılan değerlendirmede, Türkiye, Demokrasi Endeksi'nde 2021 yılında 167 ülke arasında 103'üncü oldu. Türkiye, 21 ülkenin değerlendirildiği Batı Avrupa bölgesinde ise son sırada yer aldı. “Melez rejim” kategorisinde değerlendirilen Türkiye’nin, “Otoriter rejim” olarak tanımlanmasına sadece 5 ülke kaldı. Türkiye bu lige düşmemek için Pakistan, Fildişi Sahili, Benin, Nijerya, Mauritius Cumhuriyeti gibi ülkelerle yarışıyor.

-Baskılar
Muhalefet partilerinin milletvekilleri hakkında yüzlerce fezleke hazırlandı. HDP’nin kapatılması gündeme gelirken tutuklamalar hız kesmiyor. Son olarak önceki gün HDP Genel Merkezi önünde yaşanan gerginlikte bir polis HDP’li vekil Ayşe Acar Başaran’a ‘seni çivilerim’ tehdidinde bulundu.

•MÜLTECİLER

Suriye savaşında taraf olan iktidar ülkeyi çıkarları uğruna ateşe attı. 4 milyondan fazla mülteci Türkiye’ye giriş yaparken hiçbir makul çözüm önerisi sunmayan Saray yönetimi krizin büyümesine neden oldu. Irkçı, milliyetçi tepkiler artarken iktidar da günü kurtarmanın arayışına girdi.

-Plan Üstüne Plan
Erdoğan, ‘mültecileri geri göndermeyeceği’ söyleminden çark etti. İdlib planı ile 1 milyon mülteci’nin gönderileceği duyuruldu. Seyreltme Projesi ile İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya başta olmak üzere 16 ilin Suriyeliler için kayda kapatıldığı söylendi. Suriyelilerin bayramlarda ülkelerine gitmeleri engellendi.

-Irkçılık Yükseldi
Milliyetçi, ırkçı çevreler mülteci krizini çıkarları için kaşıdı. Ankara’nın Altındağ ilçesinde Suriyelilere saldırılar gerçekleşti. İktidarın somut bir politikasının bulunmayışı tepkileri giderek toplumsal linç tehlikesine sürükledi.

-AB’nin Tampon Bölgesi
Göçmen sorununun kendi toprakları dışında çözülmesini isteyen AB, Türkiye ve pek çok ülkeyi tampon bölge olarak gördü. Bu ülkelere mali desteklerde bulunan batılı ülkeler büyük göç dalgasını kendi sınırları dışında tutarken, sadece nitelikli işgücü olarak görülen belirli sayıda göçmene kapılarını açtı.

her-sorundan-firsat-devsiriyor-ulkeyi-krizle-yonetiyor-1012273-1.

•KADINLAR

Her yıl onlarca kadın katledilirken iktidarın politikaları kadına yönelik her türlü şiddeti besledi. Gerici politikalar nedeniyle kadınlar sosyal yaşamdan silinmeye çalışıldı. Kimi zaman pembe otobüs uygulaması ortaya atan iktidar temsilcileri kimi zaman da ‘o saatte orada ne işiniz vardı’ dedi.

-İstanbul Sözleşmesi
Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine karar verildi. Kadınlar bu karar günlerce direnirken açılan davalar Danıştay'da görüldü. Savcının fesih kararının iptalini talep etmesinden ardından kararın daha sonra tebliğ edileceği açıklandı.

ERDOĞAN’IN SÖYLEMLERİ

26 EKİM 2020
Malatya ziyaretinde ‘eve ekmek götüremiyorum’ diyen yurttaşa ‘bence abartıyorsun’ dedi.

15 MART 2022
“Bu güzel ülkemizde ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler ‘seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz’ diyorlar, biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu, peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz.”

27 NİSAN 2022
“Bu adam Türkiye’nin Soros’uydu ve bu adam Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü.”

1 MAYIS 2022
“Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde şükürsüzlük, karamsarlık hali aldı başını gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz sonra daha iyisi daha güzeli için mücadele edeceğiz. Bunun ne demek olduğunu en iyi siz işçi kardeşlerim bilir.”

3 MAYIS 2022
“1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz.”

128 milyar doların akıbeti üzerine her konuşmasında bir başka yanıt verdi.