Her yanı zarar ama denetim görüşünü etkilemiyor: Yaptırımsız denetim
Sayıştay denetim raporlarında tespit edilen ve kamu zararına yol açtığı açık olan usulsüzlüklerin bir bölümü “Denetim görüşünü etkilemeyen hususlar” bölümüne yazılıyor. CHP’liler bu tutumu, “sorumluların yargılanmasını önlemeye yönelik” çaba olarak değerlendiriyor.
Nurcan GÖKDEMİR
Kamu-Özel İşbirliği projeleri her yıl Sayıştay denetiminde yer alır ve sürekli olarak da usulsüzlük ya da suiistimal tespitleriyle anılır. Sayıştay esas olarak tespitlerini “Denetim görüşü” kısmında sunar. Raporun “Denetim görüşünü etkilemeyen hususlar” bölümü genelde önemsiz ve atlanabilir bölümleri içerir. Ancak son yıllarda Sayıştay raporlarında birçok önemli usulsüzlüğün de bu bölümlerde yazıldığı tespiti yapıldı. Bu tespit CHP’nin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine ait. CHP’li üyeler Meclis’te görüşülen 2019 Yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi’ne ilişkin karşı oy yazısında da Sayıştay’ın bu tercihine dikkat çekti.
Karşı oy yazısında denetimlerde görülen bazı önemli tespitlerin, Sayıştay’ın kamu zararı iddiasıyla yargı konusu yapılabilecek “Denetim görüşü” bölümü yerine “Denetim Görüşünü Etkilemeyen Tespit Ve Değerlendirmeler” başlığı altında yer almasının çok ciddi sonuçlar üretebileceği ifade edildi.
Kamu Özel İşletme projelerinde en önemli zarar kalemlerinden biri de olağanüstü gelişmeler neticesinde Maliye Bakanlığı’nın firmaların borçlarını üstlenmesiyle oluşuyor. Bu ve benzeri durumlar Maliye’nin borç yükünü artırıyor. Sayıştay’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın denetimi sonucunda hazırladığı raporda bu duruma dikkat çekiliyor ama “denetim görüşünü etkilemeyecek” bölümü içerisinde. Raporda, “KÖİ projeleri çerçevesinde yapılan borç üstlenim anlaşmalarına ilişkin bilgilerin Kamu Borç Yönetim Raporunda yer almadığı” belirtiliyor. Özetle Sayıştay bu anlaşmaların saklandığı tespitini yapıyor. Ama Sayıştay’a göre bu tespit denetim görüşünü etkileyecek çapta değil.
KAMU ZARARI DEĞİLSE NEDİR?
Benzer bir fotoğraf Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü denetimi raporunda da var. Sayıştay’ın “Doğru ve güvenilirlik” görüşünü etkilemeyen tespitlerinden bazıları da şöyle:
♦ Otoyol hizmet tesislerinin on yıllık süre ile kiralanmalarına ilişkin bakanlık onayında tesislerin kiralanacağı firmaların ismen belirtilmiş olması,
♦ Otoyol hizmet tesislerinin açık teklif usulü veya kapalı teklif usulü yöntemleriyle ihale edilmesi gerekirken, kiralamaların tek bir kişi ile görüşülerek pazarlık usulüyle ihale edilmesi,
♦ Yap-İşlet-Devret Modeli İle Yaptırılan Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu işinde kamulaştırılan taşınmazlara ilişkin kullanım bedellerinin tahsil edilmemesi,
♦ Yapım işi ihalesinin Danıştay Kararı ile iptal edilmesine rağmen işin devam ettirilmesi,
♦ Proje değişikliklerinde yüklenicinin yüksek teklif verdiği iş kalemlerinin tercih edilmesi,
♦ İşin yapımı sırasında ihaleye esas projelerin değiştirilmesi sonucu yeni imalatların ihale koşullarında oluşan fiyatlardan daha yüksek bedelle yaptırılması,
♦ Köprü yapıları inşaatlarında yüklenici ve yapı denetim elemanları tarafından onaylı projeler üzerinde değişiklik yapılması,
♦ Tasfiye edilen yapım işlerinin geçici kabul tutanaklarında, sözleşme kapsamında yer alıp yapılmayan iş miktarlarının detaylı olarak belirtilmemesi”
HER TARAFI DÖKÜLÜYOR AMA…
Sayıştay’ın yapımı, işletilmesi rant iddialarına konu olan şehir hastaneleriyle ilgili raporundaki çok önemli vurgular bile denetim görüşünü etkilemeyen tespitler olarak kabul edildi:
♦ Şehir hastanesi sözleşmelerinde, görevli şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için idareye ispat yükümlülüğü getirilmesi,
♦ Hizmete giren şehir hastanelerine ait sözleşmelerde atıf hataları ve mahiyeti belirsiz hükümlerin bulunması,
♦ Şehir hastanelerinin faaliyete geçtiği tarihte teslim edil(e)meyen trijenerasyon ve heliport tesisleri ile ilgili olarak, yaptırım uygulanmaması, geç teslim nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmemesi ve kullanım bedelinin bu tesis bedeli düşülmeksizin hesaplanması,
♦ Şehir hastaneleri sözleşmelerinde yatırım ve işletme aşamalarında uygulanmak üzere yer verilen yaptırım maddelerinin şirketin sözleşmeye uygun olarak hizmetleri sunmasında caydırıcı olmaması,
♦ İdare tarafından onaylı uygulama projesinde ticari alan olarak gösterilmeyen alanlarda ticari faaliyet yapılması, ticari faaliyetlere ilişkin firma tarafından ödeme yapılmaması ve ticari alanların iklimlendirme bedellerinin idare tarafından ödenmesi,
♦ Görevli şirket tarafından tedarik edilmesi gereken tıbbi cihazlara ilişkin hususlar,
♦ Bazı şehir hastanelerinde yapılmayan veya eksik yapılan imalatlar için kullanım bedeli revizyonu yapılmaması ve kusurlu imalatların bitirilmemiş işler kapsamına alınmaması,
♦ Kayseri Şehir Hastanesinde yapılan iş artışları kapsamında revize edilen kullanım bedelindeki artışın iş artış oranından fazla olması,
♦ Ankara Bilkent Şehir Hastanesinin 2., 3. ve 4. aşamasının geç tamamlanması nedeniyle idarenin doğrudan zararlar kapsamında maddi külfete maruz kalması,
♦ Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi yenileme işinde sözleşme hükümlerine uyulmaması,
♦ Türkiye Halk Sağlığı ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kampüs Projesine ilişkin mevzuata uygun arazi tahsisi yapılmadan sözleşmenin imzalanması, sözleşmenin feshine rağmen görevli şirketin proje alanından çıkmaması ve kesin teminatın süresinin dolması,
NEDENİ ANLAŞILAMIYOR
Karşı oy yazısında, bu bulguların bütçe uygulamaları üzerinde önemli derecede olumsuz etki yarattığı ve ciddi kamu zararlarına yol açtığının görüldüğü bildirildi. Yazıda, “Ancak kamu zararı da doğurduğu anlaşılan bu tespitlerin Sayıştay Denetim Raporlarında ‘Denetim Görüşünü Etkilemeyen Tespit ve Değerlendirmeler’ başlığı altında yer almasının nedeni anlaşılamamaktadır” denildi.