Cuma günü cami açılışında AKP Genel Başkanı, iki üniversite bitirdiğini söyleyen işsiz bir kadın seçmene “Herkes iş bulacak diye bir şey yok” dedi ve ardından sordu: Kocan ne iş yapıyor? Kadın seçmenin kocasının çalıştığını söylemesi üzerine, gayet mağrur şekilde, “Bak, gördün mü?” diyerek kendisini bekleyen makam aracına doğru yürüyüp gitti Genel Başkan. Etraftaki kalabalık bu […]

Cuma günü cami açılışında AKP Genel Başkanı, iki üniversite bitirdiğini söyleyen işsiz bir kadın seçmene “Herkes iş bulacak diye bir şey yok” dedi ve ardından sordu: Kocan ne iş yapıyor? Kadın seçmenin kocasının çalıştığını söylemesi üzerine, gayet mağrur şekilde, “Bak, gördün mü?” diyerek kendisini bekleyen makam aracına doğru yürüyüp gitti Genel Başkan.

Etraftaki kalabalık bu son sözleri hararetle alkışladı! Oysa halen yürürlükte olan Anayasa’mızın 49. maddesi aynen şöyle diyor: Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.

Anayasa’nın söz konusu maddesi, ‘kocası çalışan kadınlar, çalışma hakkına sahip değildir’ demiyor ya da ‘kadınlar hariç herkes çalışma hakkına sahiptir’ demiyor. Anayasa madde 49, ‘devlet, erkek vatandaşlar arasında işsizliği önlemeye elverişli ortam yaratır’ da demiyor. Anayasa hükmü çok açık. Ülkemizde işsiz sayısı, gizli işsizlerle beraber 10 milyona geldi dayandı. Her 3 gençten biri işsiz. Kadın işsizliği had safhada. Üniversite mezunu işsizler, sayılarıyla her gün yeni rekorlar kırıyor. Neredeyse her gün işsizlikten dolayı psikolojik bunalım yaşayan bir yurttaşın canına kıyma girişimine dair haberler, haber merkezlerine yağıyor. Ve devleti şahsında toplamış olan kişi, “Herkes iş bulacak diye bir şey yok” diyor! Hayır efendim öyle değil, herkes iş bulacak diye bir şey var ve çalışmak isteyen herkese iş bulmak da senin ve bugünkü koşullarda damadının görevi, bu anayasada yazıyor.

Kimsenin damadı değilim. SGK emeklisi babamın oğluyum. İki buçuk yıl işsiz gezdim. Gezdim evet çünkü evlere yerlere sığamadım. İşsiz insan hele ki emekli olamayacak kadar gençse kendini yerküre üzerinde fazla hissetmeye başlıyor bir süre sonra. Her zaman arayıp soranlar arayıp sormaz oluyor, etrafındaki insanlar acıyan gözlerle bakıyorlar sana. Onlar, “Çok üzüldük sana çok” derken siz bu cümleyi “Allah’ın enayisi uyum sağlayamadın bu düzene, bak herkes tıkır tıkır maaşını alırken sen böyle kumru kuşu gibi düşün dur bakalım” diye duyuyorsunuz. Borç para istemek, gururlu insanın ağrına gidiyor, borcunu ödeyememek yer yarılsa da içine girsem hissi uyandırıyor. Borçlu olduğunuz bir gerçek kişi değil de örneğin bir bankaysa o da kötü. Her sabah postacının getirmesi muhtemel icra kâğıdını bekliyorsunuz.

Tanımadığınız numaralara telefonu açamaz oluyorsunuz bir süre sonra. Bir yandan “Ya arayan yine alacaklılarsa” diye düşünürken bir yandan da “ya bu bir iş teklifiyse” deyip sessize aldığınız telefonun titreşmesi bitene kadar büyük bir ikilemde düşünüp duruyorsunuz. Daha sonra borcu dolayısıyla hattınız görüşmelere kapanıyor. En son dışarıdan arayan da size ulaşamıyor. Uzay boşluğunda kayboluyorsunuz sanki o saatten sonra. Kendinizde eksik yanlar aramaya başlıyorsunuz. Okuyarak geçirdiğiniz zamana hayıflanıyorsunuz. Gelen her yemek daveti, ağrınıza gitmeye başlıyor.

Buzdolabınıza bakıp bakıp sövüyorsunuz. Sadece su içerek geçirdiğiniz bir uzun gün boyunca yaratıcı iş fikirleri aklınıza geliyor. Bu fikirleri hayata geçirecek cesaretiniz de zamanla ve tecrübeyle kırılıyor. Elde avuçta olanı satma fikri aklınıza düştüğü andan itibaren evdeki halıya kadar her şey gözünüze internette ikinci el eşya sitesi ilanı gibi görünüyor. Düşündükçe daha çok bileniyorsunuz haksızlıklara. Hak etmediği halde hak etmediği makamları işgal etmiş olanlara kin doluyorsunuz. Öyle bir öfke biriktiriyorsunuz ki içinizde aç karnınızla kendinizi dünyayı yakacak kadar güçlü, kendinizi yakacak kadar çaresiz hissediyorsunuz.

Yakmayın kendinizi işsiz milyonlar. Bu düzeni yanmadan ve yakmadan değiştirmek mümkündür. Anayasa açık ve ortadadır. Bakın burası çok önemli: Bu anayasa damatları ve kayınpederlerini de bağlamaktadır!