Yıl 2007… Eski AKP Milletvekili Turhan Çömez, İstanbul’da Bahçelievler yurdunda kız çocuklarının yurttan alındığı veya kaçırıldığı yönünde ihbar aldığını açıkladı, ardından yurdu ziyaret ederek 33 kız çocuğunun kayıp olduğunu ortaya çıkardı. Yurtta kalan kız çocuklarından biri, Habertürk’e şunları anlattı: “13 yaşında bir kız çocuğu, gıda sevkiyatı yapan kişi tarafından yurdun bahçesinde tecavüze uğradı. S.M. isimli kız çocuğu da yurdun bahçesinde tecavüze uğradı. Kaçıp barlara, pavyonlara konsomatrisliğe giden kızlar var. Bir kız var mesela madde bağımlısıydı. Dışarı gidip gelirdi hamile kaldı, doğum yaptı, çocuğu yuvada.”


Yıl 2010… İstanbul’da toplam 426 çocuğun kaldığı beş merkezle ilgili araştırma yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün raporundan: “Yurtta kalan çocuklar, idarenin baskısından kaçarak Taksim’deki barlarda konsomatrislik yapıyor. Dışarıda hamile kalıp gelen kızlar, hamilelik süresi boyunca kadın sığınma evinde kalıyor. Doğumdan sonra da bebekleri evlatlık olarak veriliyor. Yurtta büyüyen M.A.’nın doğurduğu iki çocuktan 2 yaşındaki S.A., annesiyle hiç görüştürülmeden evlatlık verilmiş. Anneye, bebeğin öldüğü söylenmiş. Çocuklar üzerinde kurum yönetimi sürekli baskı ve şiddet uyguluyor. Yurttaki baskı ve şiddetten kaçan M.G. isimli kız çocuğu, Taksim’deki barlarda uğradığı cinsel istismarın ardından polise sığındı.”

43 YIL 9 AY HAPİS CEZASI

Yıl 2016… Uşak Sevgi Evleri Çocuk Yuvası ve Kız Yetiştirme Yurdu’nda kalan bazı çocuklar yaşadıklarını ailelerine anlattı. Ailelerin başvurduğu Uşak Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü, çok sayıda çocuğun cinsel istismar, taciz, şiddet, eziyet, kötü muamele ve hakarete uğradığı şikayetini incelemeye aldı.

Savcılığın da başlattığı soruşturma sonucu hazırlanan iddianamede, “koruma altındaki” çocuklara kurum çalışanları tarafından cinsel istismar, taciz, şiddet, eziyet, kötü muamele ve hakarette bulunulduğu öne sürüldü. Ayrıca, yurt yönetim memurunun da kız çocuklarına cinsel tacizde ve istismarda bulunduğu, bakıcı annelerin ve hizmetlilerin de bazı çocuklara şiddet ve eziyet çektirdikleri ifade edildi. Dava iki yıl önce sonuçlandı, yurt yönetim memuruna istismar suçundan ve kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüyü kullanma suçlarından 12 yıl, yurt hizmetlisine 13 erkek çocuğuna karşı eziyet, kasten yaralama suçlarından toplam 43 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Yıl 2020… Yurtta büyümüş olan Aleyna Çakır öldürüldü. Olayın nasıl kapatıldığını birkaç hafta önce yazmıştım, yine cinayette adı geçen Uygun ailesinden Gülay Uygun’un “yurt anneliği” yaptığı kurumda 18 yaşını dolduran genç kadınları oğlunun da dahil olduğu bir çete üzerinden seks işçiliğine zorladığı iddiası üzerine soruşturma başlatıldığını da…

Bu yıl aynı ailenin adı, ikisi de yurtta büyümüş olan Esra Hankulu ve Eda Nur Kaplan’ın Ankara’daki şüpheli ölümleriyle gündeme geldi. 18 yaşındaki Eda Nur Kaplan ölmeden önce cinsel saldırıya maruz kaldığına dair şikâyette bulunmuştu. Ancak ölerek sesini duyurabildi, şu anda iki kişi cinsel saldırı suçlamasıyla tutuklu.

İDDİALAR ÇOK DAHA FAZLASI

Yurtlardaki cinsel istismar ve şüpheli ölüm iddialarını Meclis’e taşıyan HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın yanıtlamasını istediği önergesinde şu iddialara yer verdi: “Avukat Dr. Dilek Ekmekçi 2018 yılından itibaren Ankara’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı yetiştirme yurtlarında kız çocuklarının fuhuş ve uyuşturucu şebekesi tarafından para karşılığı cinsel istimara maruz bırakıldıklarını, kız çocuklarının bürokrat, hakim, savcı, istihbarat ve emniyet yetkililerine eskort olarak gönderildiklerini veya yetiştirme yurtlarında kızların istismara zorladıklarını açıklamıştı.”

Bu bilgiler, iddialar ve çok daha fazlası, “herkesin bildiği sır”. Toplumun en altındakilerin bu kadar “harcanabilir” görüldüğü bir düzende de işleyişin, soruşturmalar veya önergelerle düzeltilemeyeceği açık.