Geçen günlerde RTE Diyarbakır’a gitti. Toplu açılış yapmak amacıyla tekrar kürsüye çıktı. Hizmetlerini anlatırken esti köpürdü. Bağırdı çağırdı. Devletin asker ve  polisiyle koruduğu meydanda, açıkça kabadayılık yaptı. Anlatılanlara bakılırsa, Diyarbakır’da  kullanımda bulunan birçok tesisi yeniden açtı.

• • •

RTE, “Kürt Sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimin ufak tefek istekleri vardır” diye başladığı konuşmasında HDP’den bahsederken alandan gelen “yuh” seslerine çok kızmış. Kendince ince (!) bir felsefe yaparak; “Bu yuhlar güzel de, demokraside bu yuhların asıl atılması yer belli değil mi?” diye sormuş.

O yer neresidir, pek anlaşılmıyor. Doğrusu bu zarif(!) soruya aynı nezaketle(!) cevap vermek gerekir. “Siz Berkin Elvan’ın annesini toplama yandaşlarınızla yuhalattığınız parti toplantısını demokrasinin yeri olarak mı görüyordunuz?

Ya da, Hopa’da üzerine saldırttığınız güvenlik güçlerinin aşırı şiddeti neticesinde “kalp krizi” geçirip meydanda ölen Metin Lokumcu’nun naaşı daha musalla taşında dururken, “Bu adama rahmet bile okumam” dediğiniz AKP grup salonunu mu demokrasinin yeri olarak bellemiştiniz?

Dahası, 4+4+4 adlı ucube eğitim yasası çıkarken muhalefete saldırılan, polis devletini yaratacak iç güvenlik yasasına karşı duranları terörist ilan ettiğiniz, halktan kopuk çoğunluğunuzla parlamento olmaktan çıkardığınız Meclis’i mi demokrasinin kutsal mekânı olarak tanımlıyorsunuz?

• • •

Demokrasinin varlığı sokaklarda görülür.Demokrasinin gerçek yeri meydanlardır.

Demokrasi, insanın düşüncesini ifade edebildiği yerdir. Eşit olduğunu ilan ettiği, haklarını talep ettiği, özgürlüklerini kullandığı yerdir.

Demokrasi, “Gezi direnişinde” Taksim, Diyarbakır’da İstasyon Meydanı’dır. Baskının, şiddetin ve de biatin olduğu yerde demokrasi yoktur. Bir adamın, keyfince toplumun haklarını yok ettiği alanda demokrasi yoktur.

• • •

Daha çok yeni, “1 Mayıs’ı Bayram ilan ettik Taksim’de kutladık!” diye ilan verdikten iki yıl sonra,1 Mayıs 1977 şehitlerini anmak isteyen işçilerin şiddetle dövüldüğü, gaza boğulduğu yerde demokrasiden bahsetmek abestir.

Kaprisleri ve zaaflarıyla demokratik talepleri ezmeye çalışana “yuh” çekmek en azından medeni bir duruşun sergilenmesidir. Demokrasi talebinin dışa vurumu olarak algılanmalıdır.

• • •

Demokrasi üstadı RTE diyor ki; “1 Mayıs’ı istediğin yerde yapamazsın. Yapamazsın diyorlarsa yapamazsın!” Ve ekliyor, “Bu ülke yol geçen hanı değildir.” Hani derler ya, “mezarıma tüküren bari Müslüman olsa!”

Sınırlarımız yol geçen hanı. RTE buyurmuş, “açın kapıları!” İnsanlar akın akın geliyor. Bugün Türkiye’de 1 milyon 500 bin Suriyelinin ne yaptığını, nerede olduğunu kimse bilmiyor.

IŞİD’ın ne planladığını, nerede ne kadar silah depoladığını kamuda bir tek yetkili takip etmiyor.  Suriye’deki Teröristlere TIR’larla gönderilen silahlar ortaya çıktı, uluslararası skandala dönüştü. Yapılan tek şey bu işi ayyuka çıkaran savcı ve askerleri tutuklayıp içeri atmak. Bu nasıl akıldır?

• • •

Akıl başka işleyince, hukuksuzluk, usulsüzlük ve müsriflik dilinden dökülüveriyor. RTE bağıra bağıra yaptıklarını anlatıyor. “Meydanlara kimin parasıyla çıkıyorum. Devletin parasıyla çıkıyorum. Bu benim yasal hakkım. Cumhurun başı olarak buraya çıkıyorum. Yüzde 52’nin oyunu alarak buraya çıktım.”

Öncelikle bir yanlışı düzeltelim. Cumhurun başı anayasaya göre partisiz ve tarafsızdır. Cumhurbaşkanı, milletin vergileriyle toplanan parayı keyfi harcayamaz. Hele Cumhurun yarısından fazlası aç ve işsizse, ekonomik kriz kapıya dayanmışsa, yatırımlar durmuşsa israf yapılamaz.

Parti propagandası yapmak suçtur.

Şayet cumhurun başkanı olduğunu iddia ediyorsa keyfinin istediği gibi mitingler yapamaz.

Hele hele meydanlarda diğer siyasi partilerin başkanlarına söz söyleyemez.

Hakkı da hukuku da yoktur.

• • •

Ahlaka sığmayan, yasaları askıya alan bu tutum, toplumun büyük kesiminde RTE’nin az kalan saygınlığını, giderek yok ediyor.

Bir kere RTE şunu iyi bilmeli. Ağustos seçimlerinde katılım çok düşüktü. Söylediği sonuç yapaydır. Yapılan hesaplara göre aldığı oy toplam seçmenin yüzde 38’ine tekabül ediyor. Kısaca RTE halkın çoğunluğunu temsil etmiyor. Bu gerçeği kabul etmeyen aklın demokrasiyi anlaması beklenemez.

• • •

RTE iyice düşünmeli. Kaderde, 8 Haziran’da o kaçak saraydan indirilip hesap vermek de var.