Dilek Yeğin Ankara’da önceki gün yaşanan sel felaketi, uzun süredir Dünya’yı tehdit eden unsurların başında gelen iklim değişikliğini bir kez daha gündeme getirdi. BirGün’e konuşan iklim ve enerji uzmanı Önder Algedik, kentlerin iklim değişiminin etkileri üzerinde büyük rolü olduğunu belirterek, “Bir kentin ancak belediyecilik anlayışı ve iklim değişikliğine uygun politikaları bu sorunların üstesinden gelebilir” dedi. […]

‘Hiçbir altyapı bu kadar asfaltı kaldırmaz’

Dilek Yeğin

Ankara’da önceki gün yaşanan sel felaketi, uzun süredir Dünya’yı tehdit eden unsurların başında gelen iklim değişikliğini bir kez daha gündeme getirdi.

BirGün’e konuşan iklim ve enerji uzmanı Önder Algedik, kentlerin iklim değişiminin etkileri üzerinde büyük rolü olduğunu belirterek, “Bir kentin ancak belediyecilik anlayışı ve iklim değişikliğine uygun politikaları bu sorunların üstesinden gelebilir” dedi.

İklim değişikliğinin bir kriz halini aldığı ve kimsenin bu krize müdahale etmek istemediğini ifade eden Algedik, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bile belediyecilik özelinde hedefi, 2023’e kadar ‘İklim Eylem Planları’ ile demagoji yaparak kamuoyunu meşgul etmek” diye konuştu.

‘ANKARALI BAŞINA 1.5 TON ASFALT’

Algedik, belediyeciliğin iklim krizine etkilerini şöyle anlattı: “Ankara en fazla asfalt döken kentler arasında. Belediye, 2013’te yedi milyon tondan fazla asfalt döktü ve bunu ‘rekor’ olarak tanıttı. Bu miktara ilçe belediyelerini de eklersek bu Ankaralı başına 1,5 ton asfalt demek. Hiçbir altyapı şekli bu kadar fazla dökülen asfaltın etkilerini durduramaz. 2017 yılında Ankara’da 700’den fazla imar planı değişikliği yapıldı. Bu da daha fazla toprak örtüsünün yok olması demek.”

Algedik, krizin tek çözümünün iklime dair uzun vadeli politikalarda olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Normal bir hastaya verilen ilacı kalp krizi geçiren birine veremezsiniz, oysa biz hala iklim krizine normal bir müdahalede bulunmaya çalışıyoruz. Kömür, asfalt, beton, petrol ve doğalgazı azaltmayan, bunlara dokunmayan bir politikanın hiçbir karşılığı yok. 2018 yılı Türkiye’de ölçülmüş en fazla doğal afetin yaşandığı ikinci yıl oldu, birincisi ise 2015… Tüm verileri ortaya döktüğümüzde iklim krizi ve çözümünün şekli net şekilde görülüyor.”