Milyonları etkileyen eğitim ile ilgili kararlar 1 Mart gecesi okulların açılmasına saatler kala son dakikada açıklandı. MEB ise Milli Eğitim Bakanı’nın sosyal medya paylaşımı alıntısı üzerinden ilk açıklamayı 22.46’da paylaştı.

Yaklaşık bir yıldır gerekli önlemler alınmadığı için ertelenen yüz yüze eğitim vaka sayılarının on bini aştığı, mutasyonlu virüs vakalarının yaygınlaştığı bir dönemde eğitim emekçileri aşılanmadan, seyreltme ile ilgili hazırlıklar dahi tamamlanmadan ve gerekli tedbirler alınmadan başlatıldı.

Salgın, sağlık krizi ile birlikte bir eğitim krizine dönüştü. Şu an yüz yüze eğitim ve uzaktan eğitimde yaşanılan sorunlar ve eşitsizlikler devasa boyuta ulaşmış durumda. Salgının başından bugüne yürütülmeye çalışılan algı kampanyasının eğitim emekçilerinin, öğrencilerin, velilerin yaşamında bir karşılığı olmadığı ise somut bir gerçeklik. Tüm adımlar siyasi iktidarın bekası, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda alınıyor ve salgın siyasi iktidar tarafından yönetilemiyor. Salgında sağlık hakkı ve eğitim hakkı birbirinden ayrılamaz haklar olmasına rağmen en temel hakların birinden vazgeçilmesi isteniyor.

Milli Eğitim Bakanı tarafından salgın süresince “Bütün senaryolara hazırlıklıyız” cümlesi o kadar çok tekrarlandı ki… Kamuoyu, eğitim emekçileri, veliler süreklilik halinde gerçekten bir hazırlık yapıldığına ikna edilmeye çalışıldı.

Aylardır yüz yüze eğitim tartışmaları sürüyor. 1 Mart öncesi “1 Mart’ta ilkokullarda, 8. ve 12. sınıflarda, meslek liselerinin uygulama derslerinde yüz yüze eğitime geçileceği” açıklaması ile tartışmalar daha da arttı. Yüz yüze eğitim için alınması gereken önlemler ise bilim insanları ve alanın özneleri tarafından defalarca açık ve net şekilde ifade edildi. MEB tarafından ise başta Milli Eğitim Bakanı’nın aşılanma görüntüleri olmak üzere her duruma hazırlıklı olunduğuna dair algı kampanyası devam ettirildi.

Yüz yüze eğitim son açıklama sonrası genişletilerek devam ettiriliyor. Okullarda ise salgın öncesi durumda var olan koşullar açısından değişen bir şey yok. Ve salgın süresince tekrarladığımız onlarca soruya tek bir yanıt dahi verilemiyor. Vaka sayılarının, yüksek ve çok yüksek riskli illerdeki vakaların ve mutasyonlu virüsün artışına rağmen hangi bilimsel verilere dayanılarak yüz yüze eğitim başlatıldı?

Okullar salgın artışına neden olmuyor açıklamaları yapılıyor. “Normalleşme” süreci ile birlikte fiziksel hareketliliğin arttığı durumda okullar tüm yaşam alanlarından izole alanlar mı?

Son açıklamaya kadar orta ve düşük riskli illerde tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçileceğine dair tek bir açıklama yapılmazken bu karar ne zaman ve hangi bilimsel gerekçe üzerine alındı? Aşı var mı? Eğitim emekçilerinin aşılanması ne zaman ve hangi takvimle gerçekleştirilecek? Yüz yüze eğitim sırasında aşılanana kadar geçen sürede eğitim emekçilerine, öğrencilere Covid-19 tanısı konması durumunda ne olacak?

Yüz yüze sınavların ise ayrımsız tüm illerde yapılacağı açıklandı. Milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime erişemediği, yüz yüze eğitime kaygılar nedeniyle katılamadığı, erişebilen öğrencilerin dahi düzenli erişiminin sağlanamadığı koşullarda yaşanacak sorunlar ve eşitsizliğin, öğrencilerin kaybettiği umutlarının, hayallerinin sorumlusu kim olacak?

Eğitime yeterli kaynak ayrılacak mı? Yeterli öğretmen ataması yapılacak mı? Her okulda yeterli temizlik görevlisi istihdam edilecek mi?

Eğitim ile ilgili atılacak tüm adımlarda aslolan öğrencilerin üstün yararı, kamusal fayda olmak zorundadır. Açıklanan kararlarda ise neyin yapılacağına tek kişinin karar verdiği, bilim insanlarının, eğitim emekçilerinin, velilerin, öğrencilerin sesinin susturulmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz yine…

Eğitimle ilgili tartışmaları yürütürken ortak geleceğimizi konuşuyor ve tartışıyoruz. Verdiğimiz mücadele geleceğimize sahip çıkma mücadelesidir. “Karar alıcılar” kendi tarihlerini yazıyorlar. bizim tarihsel ve toplumsal sorumluluğumuz da eğitim emekçilerinin haklarına, öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmanın tarihini yazmaktır.

Sorunların ve eşitsizliklerin derinleşerek arttığı bir süreçte ise esas olan bizim sorularımız ve cevaplarımız olacaktır. Eğitim emekçilerinin ve öğrencilerimizin yaşamına dokunan her meseleye ilişkin “eski” olanı mı devam ettireceğiz, birlikte yeni bir yol mu açacağız?

Onlar hiçbir senaryoya hazırlıklı değiller… Bu “hazırlıksızlıkları” ise politik bir tercih… Bizim ise 113 yıllık mücadele tarihimizden devraldığımız bir miras var. Yeniyi, yeni olanı örgütlemek için…