Hiçbir şeye benzemez sefaletimiz. Çünkü soran olursa dünyanın en zenginiyiz. Kesinlikle sefil değiliz. Aç değiliz, açıkta değiliz. Hatta o kadar hiçbir şeye benzemez ki açlığımız, dün ‘Açım’ deriz, ertesi gün ‘Yanlış anlamışsınız’ deriz.

Hiçbir şeye benzemez bizim adaletimiz. Asalet gibidir adaletimiz. Sadece kendimize kadar vardır her şeyden. Ya bizdensin zaten ya da düşman. Hiçbir şeye benzemeyen adaletimizle ortada dolaşırız. Kimseyi de inandıramayız bunun adalet olduğuna. Hiçbir şeye benzemez çünkü.

Hiçbir şeye benzemez bizim bakanlarımız, vekillerimiz, iktidarımız. Gün gelir halkına ‘Maske, mesafe, fasafiso’ diye kızar, gün gelir salgına rağmen hınca hınç salonları doldurur. Aynı hiçbir şeye benzemeyen zenginlerimiz gibi. Her yer kapalıyken açık olan otellerimiz.

Hiçbir şeye benzemez bizim bakanlarımız. Zaten bakan olduklarını da bilmezler. Havadan gelirler her yere. Turizm acentesi sahibi bakanlarımız, hastane sahibi bakanlarımız, okul sahibi bakanlarımız gibi. Hepsi bir ağızdan hep aynı kötü pop şarkısını söyler durur. Bakan değişir, parça değişmez. Dışarıya takım verilmez.

Hiçbir şeye benzemez bizim idare biçimimiz. Sadece bize özeldir, hatta sadece şahsa özeldir. Sanayasak, banayasaldır adaletimizin temeli. Hiçbir şeye benzemeyen yargımız gibi. Dışarıda sorarlarsa kimseden emir almaz, bağımsızdır. İçeriden bakarsan ise içli köfte gibidir. Yurt dışından atılan bir tivit bile dizlerinin bağını çözer gözleri kapalı kantarcının.

Hiçbir şeye benzemez bizim vekillerimiz. Çoğunun emekliliği garantidir meclise gitmese, imza atmasa, yasa yapmasa bile çünkü zaten bir karşılığı yoktur temsil ettikleri halkın onlar için. Sadece seçilir ve seçildikleri gibi de devam ederler.

Hiçbir şeye benzemez bizim muhalefetimiz. Yasalara uygun olmasa da ‘he’ der her türlü saçmalığa. Yolsuzluklar, mantıksızlar, akıl tutulmaları karşısında suratına far tutulmuş tavşan gibi kalır, ne diyeceğini bilemez durur öylece yıllar yılı olduğu yerde. Zaten geri kalanını da terörist diye paketleriz. Seçme halkım sen de artık. Seçme hakkı da budur aslında. Bir daha seçme diyedir.

Hiçbir şeye benzemez bizim otoyollarımız. Kimse geçmese de cepten paralar gider, geçen olsa da. Hatta ‘O kadar yetmez biz size dolu gününde bile geçemeyecek kadar araç geçiş garantisi verelim’ denir. Devletin malı deniz bile değildir, artık ufak bir su birikintisi gibidir. İki damla su için birbirini yiyen serçeler gibi pençelerini ve gagalarını birbirine geçirir en bilinen beş holding.

Hiçbir şeye benzemez bizim vergi sistemimiz. Milyarlarca lirayı sıfırlarlar patronlardan, vatandaşın ensesinde ise ıslak odun gibi patlar.

Hiçbir şeye benzemez bizde adaletten, huzurdan sorumlu olan bakanlar. Gerektiğinde anayasayı bile uygulamaz ama her zaman yeni yasa peşinde koşar. Halka karşı sorumluluk değil nefret besler gün geldiğinde. En değerli öğrencilerimiz ya da patates soğan satanlarımız bile teröristtir çünkü gün geldiğinde. Herkes eşittir nefretin önünde.

Hiçbir şeye benzemez bizim halkımız, her şeye rağmen sever kendisini yönetenleri ve dövenleri. O yüzden hiçbir şeye benzemez bizim hiçbir şeyimiz. Böyle yaşar böyle gideriz biz.