Hıfzı Topuz 100 yaşında: Gazeteciliğin Everest’i
Fotoğraf: BirGün

Hıfzı Topuz için bir yazı yazmak hiç kolay değil. Ama bugünü atlamak “çok ayıp” olur. Çünkü Hıfzı Topuz 25 Ocak 1923’de İstanbul’da dünyaya geldi.

O halde buradan devam edelim. 1942’de Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1948’de mezun oldu. Avukatlık stajını tamamladıktan sonra altı ay mesleğe devam etti. Strasbourg Üniversitesi’nde 1957-1959 arası devletler hukuku ve gazetecilik dallarında yüksek lisans yaptıktan sonra 1960’da aynı üniversitede gazetecilik doktorasını tamamladı.

Hıfzı Ağabey Türkiye’nin ilk doktoralı gazetecisidir. Aynı zamanda Fransa’nın da ilk doktor unvanlı ilk gazetecisi olma şerefine nail olmuş medar-ı iftiharımızdır!

Gazeteciliğe öğrenciliği döneminde 1947’de Akşam gazetesinde başlıyor. Kısa sürede istihbarat şefi ardından da yazı işleri müdürü oluyor. Sadece habercilik yapmıyor, gazetecilerin özlük haklarıyla da yakından ilgileniyor. İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer alıp başkanlık görevini üstleniyor.

Paris’te yüksek lisans ve doktora yaptığı yıllarda Unesco’ya giriyor. Özgür Haber Dolaşım Şefi olarak Uluslararası gazetecilik örgütleri arasında mesleki işbirliği, basın ahlakı, gazetecilik eğitimi ve gazetecilerin korunması projelerini yönetiyor. Afrika ülkelerinde, Hindistan’da, Filipinler’de eğitim seminerleri düzenliyor. Kara Afrika’da kırsal basın projesini oluşturuyor.

Afrikalılar onun bu hizmetlerini unutmuyorlar. 23 Kasım 2013’te Kongo Demokratik Cumhuriyeti Lubumbashi Üniversitesi “Fahri Doktora” unvanı veriyor.

Hıfzı Ağabey’in meslek kariyeri bir gazeteci için olabilecek en heyecanlı çalışmalarla doludur. Onun özellikle Afrika yılları sinema filmi olacak kadar renklidir. “Elveda Afrika Hoşça kal Paris” adlı kitabı ile birlikte “Kara Afrika” ve “Büyülü Afrika” kitapları birbirinden renkli anılarla doludur.

Hıfzı Ağabey’in 1940’larda “Beyoğlu muhabirliği” ile başlayan gazetecilik yolu Akşam, Vatan, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinden geçip 1974-1975 yıllarında TRT Genel Müdür Yardımcılığına kadar ulaşıyor. TRT’nin Radyo-1, Radyo-2 ve Radyo-3 onun yöneticilik yıllarında hayata geçiyor.

Hayatından geçen ünlülerin isimlerinden bir müze oluşabilir. Hepsini bu yazıya sığdırmak elbette mümkün değil.

Bunlardan birkaçını burada anmadan geçmeyelim. Paris yıllarında dünya çapındaki Türkiyeli ünlülerin neredeyse tamamı ile röportajlar yapıyor. İlk sırasında ressam Fikret Mualla yer alıyor. Bağlantıyı Avni Arbaş kurmuştu. Ama nasıl? Adresini vermiş, “git tanış-konuş” demişti. Yaşadığı dairede telefon falan yoktu. Hıfzı Ağabey de öyle gitmişti, 1952’de Paris’teki Çıkrık Çıkmazı sokağına… Fikret Mualla onu alabildiğine sıcak karşılıyor. Hemen bir resim satıp, aşağıdaki kafeye davet ediyor, o parayla içkilerini yudumlayarak söyleşiyi tamamlıyorlar. Akşam gazetesinde yayınlanan bu görüşme Fikret Mualla ile yapılmış ilk röportaj olarak kayıtlara geçiyor.

Paris röportajlarının “en babası” Nâzım Hikmet ile olan görüşmesi oluyor. Onu da Abidin Dino aracılığıyla sağlıyor. Aralarında samimi bir dostluk bağı kuruluyor. Paris’e her geldiğinde buluşup hasret gideriyorlar. 1961’de Havana dönüşünde bir araya geldiklerinde Hıfzı Ağabey’in oğlu Kerem elini uzatıp “Bonjour Monsieur” deyince Nâzım şaşırıyor:

Oğlum bak ben monsieur falan değilim, senin amcanım amcan!..

Hıfzı Topuz Unesco’dan emekli olup Türkiye’ye döndükten sonra büyük bir disiplinle kitap yazmaya başlıyor. Remzi Kitabevi’nden çıkan devasa bir Hıfzı Topuz külliyatı oluşturmuş bulunuyor.

Benim yolum Hıfzı Ağabey ile 2000’li yıllarda kesişti. Digitürk İZTV’de onun belgeselini yapmak kısmet oldu. Çok da iyi arkadaş olduk. Bir gün Hıfzı Ağabey ile Akmerkez’de Remzi Kitabevi’nin kafesinde oturuyorduk. Çok şık bir hanımefendi gayet sıcak bir şekilde yanımıza gelip Hıfzı Ağabey’e selam verdi:

Merhaba beni hatırladınız mı?

Yok hatırlayamadım, söyleyin!

Söylemeyeceğim işte! dedi ve sinirli biçimde yanımızdan ayrıldı. Eski renkli günlerden kalan anılar bazen böyle gerginliklere neden oluyordu.

Ama Hıfzı Ağabey hepsini hoşgörüyle karşılamasını biliyordu.

Hıfzı Topuz gerçek bir Cumhuriyet çocuğu olarak bugün 25 Ocak 2023’te 100 yaşına basıyor. Hem de Türkiye Cumhuriyeti’nden dokuz ay önce… Onun görkemli meslek yaşamını iki kelimeyle taçlandırmak gerekirse şu tespite kimsenin itirazı olmaz:

Hıfzı Topuz gazeteciliğin Everest’idir!