Hindistan'da HES karşıtlığı büyüyor: Ganj'a 197 santral yolda, çok eleştirilen 6 HES'e onay

Türkiye’nin dört bir yanında HES projeleri balta değmemiş doğal alanları tahrip ederken, Hindistan’da benzer sorunlarla boğuşuyor. Ülkenin başlıca akarsularında inşa edilen hidroelektrik santralların yol açtığı ekolojik sorunlar son yıllardaki sel felaketleriyle daha da gözler önüne serilirken, hükümet bu kez de Ganj nehri ve kollarında 197 yeni hidroelektrik santral inşa etmek için kolları sıvadı.

Toplam 45 HES’in bulunduğu Alaknanda Bhagirathi nehirlerinde 29 tane daha HES’in inşasına başlandı bile, 96’sı ise plan aşamasında. Ama asıl eleştiri oklarını toplayan ise Şubat ortasında büyük tartışmalara rağmen Çevre ve Orman Bakanlığı'nın, ülkenin kuzeyindeki sellerden muzdarip dağlık Uttarakhand bölgesinde altı HES’in inşasına yeşil ışık yakması oldu.


‘TAMPON TAPONA HES’LER’
HES’lerin “tampon tapona” inşa edildiğini söyleyen çevrecilere göre barajlar o denli peşpeşe ve aralıkları sık yapılıyor ki, bir rezervuardan çıkan suların bir diğeri tarafından hapsediliveriyor.

Ancak iktidar yıllarca, dünyaca ünlü yazar Arundhati Roy’un da aralarında bulunduğu HES karşıtlarının uyarılarına kulaklarına tıkadı. Ne var ki 2013’te Uttarkhand’da meydana gelen ve 6000’ne yakın kişinin hayatını kaybettiği Haziran 2013 selleri birden tüm dikkatleri bu projelere çekti. Zira birçok uzman, altı köyün haritadan silindiği, onlarcasının sular altında kaldığı ve yolların yerle bir olduğu selin bu denli yıkıcı olmasının nedenini baraj taşkınları olarak gösterdi. Bununlar beraber felaket, HES’lerin inşaat aşamasında yamaçları düzleştirmek için kullanılan patlayıcıların da çok sayıda toprak kaymasına sebep olduğu görüldü.

Eleştiriler üzerine hükümet, planlanan altı HES projesi için bilirkişi ekibi atadı. Ekip raporunda, HES’lerin sadece doğal yaşamı ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilemekle kalmadığını, bölgenin parameterlerini de değiştirdiğini belirterek projenin gözden geçirilmesi tavsiyesinde bulundu. Hatta o dönemde Türkiye’deki birçok projede benzer şekilde gündeme getirildiği gibi, altı projenin her birinin etkisinin değerlendirilmesi yerine bunun bütünsel etkisinin incelenmesi gerektiği vurgulandı. Ancak tüm bu ihtarlara rağmen Bakanlık HES’lerin inşaatını geçtiğimiz ay onayladı.


ROY: ONLAR YOLSUZLUK ANITLARIMIZ
Arundahti Roy ise ülkesinde HES’lere karşı bakış açısının geçmesine işaret etti. Hidroelektrik santralların birçok Hintli için milli bir sembol olduğunu vurgulayan Roy, “Barajlar adeta seküler Hindistan’ın tapınaklarına benziyor ve onlara neredeyse tapılıyor. Ben her seferinde zihnimizde devasa ve ıslak çimento bayraklarımız olduğunu söylüyorum. Eğer Baraj Olimpiyatları yapılsaydı, bronz madalyaya sahip olurduk ve en sadık barajcı olarak görülürdük. Nitekim son 50 yılda 3,300 baraj inşa ettik” diyor.

Barajlar yüzünden yüzbinlerce kişinin de zorla tahliye edildiğine dikkat çeken Roy, sözlerine şöyle devam ediyor: “3,300 barajımız var ama kuraklık ve sel riski olan bölgelerin sayısı arttı. Barajlar bir hayalden son derece yozlaşmış bir girişime dönüştü. Bu sayede hükümet yüksek miktarda paralar elde etti, kaynaklarını merkezileştirdi, nehirleri fakirlerden alarak zenginlere geldi. Ve barajlar yolsuzluk anıtları haline geldi.”