Guru meselesi toplumsal patlamanın bir bahanesi de olabilir. Çünkü Hindistan yoksul bir ülke, iğrenç bir kast sistemi var, umutsuzluk diz boyu, çaresizlik de...

Hindistan usulü mürid uçurma

Hindistan birkaç haftadır Gurmeet Ram Rahim adlı Guru’nun destekçilerinin yol açtığı olaylarla çalkalanıyor. En az 32 kişinin yaşamını yitirmesine yol açan bu olayların nedeni destekçilerinin Guru’nun tecavüzden suçlu bulunmasını kabul etmemeleri.

Ortada adı geçen Guru için bir haksızlık varsa bir yere kadar anlaşabiliyor ama görünen o ki, 2002’de gerçekleşen tecavüz olayında Guru kesin olarak suçlu. Ayrıca karara bağlanması beklenen bir de cinayet soruşturması var. İki kadına tecavüz iddialarının ortaya atıldğı sırada olayı araştıran bir gazetecinin öldürüldüğü de biliniyor.

Buna rağmen destekçilerinin tecavüzcü de olsa “Guru’larına sahip çıkmaları çok vahim. Demek ki yediği halt ne olursa olsun bu, adamın var olduğuna inanılan “kutsallığı”nı ortadan kaldırmıyor.

Nasıl bir etki bırakmışsa tam 32 kişi bu Guru yüzünden hayatından oldu. Binlercesi kararı protesto etmek için polise, karakollara, hükümet binalarına saldırmışlar. Yani tuhaf bir “inanç” temelli cinnet vakası ile karşı karşıyayız. Tabii Guru meselesi toplumsal patlamanın bir bahanesi de olabilir. Çünkü Hindistan yoksul bir ülke, iğrenç bir kast sistemi var, umutsuzluk diz boyu. Milyonlarca insan binlerce tanrıdan ya da artık hangisiyse o tanrılardan birinin temsilcisi olduğunu yutturan binlerce Guru’dan medet umuyor.

Uğruna can verilen Guru ülkenin en tanınmışlarındanmış. Zat da hem oyuncu, hem şarkıcı, hem yönetmen bu arada. Bunlardan en azından “oyunculuk”da başarılı olduğu görülüyor, kendisini ciddi ciddi binlerce insana “Tanrı elçisi” olduğuna inandırdığına göre. Yeri gelmişken belirteyim, inançlara, ritüellere saygı türünden “liberal sayıklamalara” uzun zamandır mesafeliyim. “Hepsini yok edelim” dediğim de yok elbette, ama “ay ne otantikler” “bu da bir renk” falan diyecek de değilim. Tüm bu saçmalıklar insanın insan eliyle yaratılan sorunlarını unutturma çabası, nesine saygı duyacağım? Guru’su için verecek kadar değersiz bir hayatı varsa kişinin, “aferin devam et” deyip bu tür şaklabanlıklara onay verecek halimiz de yok.

Tabii ki sosyoloji, antropolojij vs benzeri disiplinler benim gibi bakmıyorlar meseleye. Bu “kişi tapınması”nın altında dünya kadar neden yatıyor çünkü. Hindistan bir milyardan fazla insanın yaşadığı bir ülke, semavi dinlerin dışında binlerce din, bu dinlerin yüz binlerce tanrısı var, haliyle dünya kadar da guru.

Zenginin ayrı bir gurusu var, fakirin ayrı. Hintlilerin Sachin Tendulkar adlı ünlü bir kriketçileri vardı. 2011’de ölen Sai Baba adlı bir gurunun müridi idi bu adam. Hindistan eski Başbakanlarından İndira Gandhi’nin bile Dhirendra Brahmachari adlı bir yoga uzmanı gurusu vardı örneğin. Ona danışırmış sık sık. İşe yaramadığı İndira Gandi’nin bir suikaste kurban gitmesinden belli. Çok güçlü bir başbakandı İndira Gandi. Dünyanın en etkili poitikacı kadınlarından biriydi. Demek ki onun da danışmak için “ruhsal” bir kılavuza ihtiyacı varmış.

İşleri güçleri ticaret
Zaten Sankritçe’de “usta, kılavuz, yol gösteren” anlamlarına geliyor guru. Bu gurular işi ticarete dökmüşler artık. Geleneksel ilaçlar yapan, sağlık ürünleri pazarlayan, yogadan ruhsal terapilere kadar “ders”lerin verildiği okullar açıp “öğrenci” toplayan tipler çoğu. Hastane işletenler bile var.

İşte bu tecaüzcü guru, rock konserleri bile düzenlerdi bir zamanlar. Kalabalık toplamak için popüler ne kadar araç varsa kullanmış adam. Demek ki guruluğunun bir hayrını görmemiş, o nedenle oyunculuk, şarkıcılık derken bir hayli taraftar “yapmış” kendine, uyanık.

Hepsini aynı kefeye koymuş da olmayayım. Yaşadığı köyün ya da yörenin insanlarına yararlı olan gurular da var elbette. Uyuşturucu bağımlıları için yararlı çalışmalar yapanların hakkını verelim. Yoksul çocuklar için okul açanlar var, burada bildiğimiz anlamda eğitim yapıyorlar. Yani Cübbeli vb tarzı eğitimler değil. Kan bağışı kampanyaları düzenleyenler de var. Benim en tuttuğum ise vejeteryenliği yaygınlaştırma çabası içinde olanlar.
Hani bizde “şeyh uçmaz müridleri uçurur” diye bir vecize vardır ya. Hindistan’da buna uygun çok da örnek var aslında. Hep de bu şarlatanlarda değil suç yani. Takipçileri de saçmalıklara inanmaya dünden hazır. Pencap’da Ashutosh Maharaj diye bir guru vardı. Öldü adam. Müridleri kalktılar, adamın cesedini derin dondurucuya koydular. Kendisini bile diriltemediğini gördükleri halde kendilerine hayat vereceğini inanıyorlardı adamın.Yani hayret ki hayret.

Tabii ki yaşamın ağırlığı, çaresizlik, yoksulluk, üstüne üstlük o kadar tanrı, tanrıçanın varlığının yarattığı kafa karışıklığı (insan neye inanacağını şaşırır gerçekten) kişiyi sersemletebilir. Sersemlemiş bir kafanın inanç temelli birçok saçmalığı cazip bulması kolaylaşıyor tabii. Sonra, tamam ben küçümsedim ama, düşününce hak veriyorum, uğruna ölünecek bir şeyleri de var bu müridlerin. Bence haklarını ararken ölseler, kendilerinden sonrakiler için güzel bir ülke bırakmış da olurlar ama bu inanç temelli tutumlarda “bireycilik” esas haliyle. Cennet tek kişilik bir mekân birey için malum.

Gurular takipçilerine mucizeler vaat ediyor. Bu mucizeleri gösteri­p göstermediklerinin bir önemi yok. Bu vaadin gerçekleşeceğini bilmek yeterli takipçisi için. Bu müthiş bir terapi yerine geçiyor. Doğru bir saptama mıdır bilemem ama “Hindistan’da din, mezhep kavgası olur, hak, hukuk kavgası olmaz. Bunun nedeni guruların vaat ettiklerini binlerce insanın beklemiş olmalarıdır” derler.

Guruların yol açtığı ciddi sosyal patlamalara sık rastlanıyor Hindistan’da. 2016’da bir kaç polis Ram Vriksh Yadav adlı bir gurunun başlattığı çatışmalarda yaşamını yitirmişti. Yadav destekçileri ile beraber kutsal Hindu kenti Mahura’da bir toprak parçasını yasadışı olarak işgal etmiş, orada “Özgür Hindistan Hükümeti”ni kurduğunu açıklamıştı. Amaçlarından biri, ülkenin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki bağımsızlık hareketinin kahramanlarından (1945’te öldüğü sanılıyor) Subhash Chandra Bose’un geri dönüşünü beklemekti. Hindistan yönetiminin Yadav gibi düşünmediği, Yadav ile takipçilerinin ölümleriyle sonuçlanan büyük bir operasyon gerçekleşmesinden belli olmuştu.

Tüm roller kendisinin
Bu tecavüzcü guru, aslında tam bir şarlatan. Hakikat adlı (Urduca’da bizim gibi yazılıyor anlamı da Türkçedekinin aynı) bir film şirketi var. Üç film çevirmiş. İlginç olan, tümü de hakkında çekilmiş olan bu filmlerde ne kadar rol varsa kendisi oynamış. Bazen bir Hint kahramanını, bazen bir askeri, tabii ki çoğu zaman bir “aziz”i canlandırmış.

Gurmeet Ram Rahim öğretisini yayarken farlı dinlere mensup olanlara da seslenmek için kurnazca bir yol izlemiş. Bunu seçtiği addan anlamak mümkün. Gurmeet bir Sih ismi, Ram Hindu, Rahim de malum, bir Müslüman adı. Bunca taraftarı olduğuna göre muhtemelen bu taktik işe yaramış olmalı. Üç dine mensup taraftarı olduğu söyleniyor ki, doğruluk payı var.

Çok tanrı çok Guru
Hindistan’da gurulara bu kadar inanılmasının, guruların bu kadar ilgi görmesinin ülkenin en büyük dini olan Hinduizmle ilgisi olmalı. Hinduizm’in tek bir tanrısı yok bilindiği gibi. Çok tanrılı bir din, dolayısıyla bir Hindu, Şiva, Vişnu, Rama, Krişna başta olmak üzere birçok tanrıya tapabilir, bu nedenle de onların temsilcisi olduğunu iddia eden bir çok guruya da inanabilir. Stelik Mahabharata ile Ramayana gibi “yaşayan” tanrılar da var. “Ben yaşayan ya da yaşamayan bu tanrılardan herhangi birinin ruhunu taşıyorum” diyen biri, ikna yeteneği de varsa rahatlıkla kendisine taraftar bulabilir. Destekçilerinin ne beklediğini bilen bir guru, bu konuda beklentiyi sürekli diri tutmayı başardığı anda da dilediğini yaptırabilir. Bir toprak parçasının üzerinde, ölmüş bir kahramanın gelişini beklemek için “özgür bir ülke” de ilan eder, tecavüzcü olduğu halde taraftarlarını kendisi için ölmeye de çağırabilir. Gerçi Gurmeet Ram Rahim, taraftarlarına şiddete başvurmamaları çağrısı yaptı ama bunun Hindistan hükümetinin zoruyla yapılmış bir çağrı olduğu yolunda iddialar da var.

Yoksulluk, açlık, hastalık gibi onlarca sorunla boğuşan Hindistan’da insanların çaresizlikleri üzerine “inanç” oluşturan şarlatanların yarattığı çok sorun bulunuyor. Biz, sadece birinden haberdar olabildik. Gurusu için karısını, kızını ateşe atıp ruhunu arındıran erkekler, yeniden geleceği dünyaya bu kez daha iyi şartlarda gelmeye inandığı/inandırıldığı için kendini yakan genç kızlar, arınmanın yollarından birinin seks olduğuna inandırılıp şehvet endüstrisinin çarklarına atılan kadınlar, eşcinseller.

Kurtarıcılarının Guru değil kendilerinin olduğunu fark etseler birçok mesele hallolacak oysa.