Hindistan’da sistematik şiddete isyan: Sokaklar bizimdir
Hindistan’da kadın doktorun cinsel saldırıya uğrayarak katledilmesi, ülkede kadına yönelik sistematik şiddete ve cezasızlığa isyan ettirdi. Ülke çapında on binlerce kadın, “geceyi geri almak” için yürüyüş düzenledi.
Dış Haberler
Hindistan’ın Batı Bengal eyaletinin başkenti Kalküta’da kadın bir asistan doktorun cinsel saldırıya maruz bırakılarak öldürülmesi ülkeyi sokaklara döktü. Hindistan’ın dört bir yanında kadınlar, güvenli sokaklar ve çalışma ortamı talep ederken cinsel saldırılara yönelik cezasızlığa isyan etti.
Başta Kalküta olmak üzere ülke genelinde on binlerce kişi, kadına yönelik cinsel saldırı ve şiddete karşı “Geceyi geri al” sloganıyla gece yarısı yürüyüşü düzenledi. Kalküta’nın yanı sıra Delhi, Haydarabad, Mumbai, Pune dahil birçok şehir, protestolara sahne oldu.
Aynı zamanda ülkenin bağımsızlığının 78’inci yılı kutlamalarının başlayacağı çarşambayı perşembeye bağlayan gece binlerce kadın, aynı zamanda özgürlük içinde ve korkusuzca yaşama bağımsızlığı” için mum ışığında yürüdü. Kitlesel gösterilerde “Gece bizimdir” sloganları atılarak katledilen doktor için adalet ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele çağrısı yapıldı.
EYLEMLERE SALDIRI
Öte yandan yerel medyaya göre göstericilerin arasına sızan bir grup, doktorun katledildiği hastaneye girdi. Sosyal medyadaki görüntülerde grubun hastane binasına ve ekipmanlara zarar verdiği ve protestoculara saldırdığı görüldü. Göstericiler, grubun “hastanedeki kanıtları yok etmeye çalıştığını” belirtirken polisin saldırganlara müdahale etmediğini söyledi.
Eyalette ana muhalefet konumunda bulunan iktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP), saldırganların Batı Bengal Başbakanı Mamata Banerjee’nin Trinamol Kongresi (TMC) partisi tarafından gönderildiğini iddia etti.
CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ
Hindistan Komünist Partisi-Marksist (CPI-M) liderliğindeki Sol Cephe ise doktorun katledilmesi ve protestolardaki şiddet olayları sebebiyle Başbakan Banerjee ve Kalküta Polis Komiseri Vineet Goyal’e istifa çağrısı yaptı.
Genç hekimin katledilmesi, ülkede yaygın olan cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddet ile cezasızlık kültürünü tekrar gündeme getirdi.
SİSTEMATİK ŞİDDET
Ulusal Suç Kayıtları Bürosu'nun (NCRB) geçen yılın sonlarında açıklanan verileri, günde ortalama 90 cinsel saldırı ihbarının yapıldığı ülkede kadına yönelik suçların 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 4 arttığını gösterdi. Öte yandan NCRB’ye göre Kalküta, geçen sene “ülkenin en güvenli şehirlerinden birisi” ilan edilmişti.
Kadın-erkek eşitliğinin Anayasal güvence altında olmasın rağmen ayrımcılık ve kadına yönelik sistematik şiddet, Hindistan’da sosyokültürel bir olgu olmaya devam ediyor. Susturma ve mağdurları suçlama kültürü nedeniyle cinsel saldırı ve şiddet “normalleştirilirken” bu saldırılara uğrayan kadınlar, hukuki ve sosyal desteğe erişmekte zorlanıyor. Bu durumda ortaya çıkan faillerin cezasız kalması, kadınları ve kız çocuklarını korumaya yönelik siyasi irade eksikliği nedeniyle devam ediyor. Yargının söz konusu davalara özel bakacak mahkemeler kurma çabaları ise yetersiz kalırken, çoğu siyasetçi ve hukukçu da söz konusu suçlarda “örtbas” çabalarına dahil oluyor.
KADINLARIN ‘GECEYİ GERİ ALMA’ SAVAŞI
Genç mikrobiyolog Susan Alexander Speeth'in gece eve yürürken bıçaklanarak öldürülmesinin ardından 1975 yılında ilk Philadelphia kentinde bir “Geceyi geri al” mitingi düzenlendi. İki yıl sonra Almanya'da kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla bu tür yürüyüşler düzenlendi. 1977'de İngiltere’nin Leeds'teki kadınlar, bir dizi cinayetin ardından polisin kadınlara “hava karardıktan sonra evde kalmaları” yönündeki talimatını protesto etmek için “Geceyi geri kazanma” yürüyüşü düzenlediler. Yıllar geçtikçe dünyanın farklı yerlerinde cinsiyet şiddetini ve mağdurları suçlamayı protesto etmek için bu tür protestolar düzenlendi. Hindistan’da daha önce kadınlar, başkent Delhi’de 23 yaşındaki bir kadının otobüste bir grubun cinsel saldırısına uğrayarak öldürülmesi sonrası 2012’de ve Bengaluru şehrinde kadınlara kitlesel cinsel saldırının ardından 2017’de “Geceyi geri kazan” yürüyüşleri düzenlemişti.
NE OLMUŞTU?
Kalküta’da geçen hafta perşembe günü RG Kar Tıp Fakültesi’nde çalışan 31 yaşındaki asistan doktor, cinsel saldırıya uğrayarak öldürüldü. 36 saatlik mesainin ardından dinlenme alanı olmadığı için uyumaya gittiği seminer odasında cansız bedeni bulunan doktorun ailesine en başta kızlarının “intihar ettiği” söylendi. Ancak otopsi raporu, genç hekimin cinsel saldırıya uğrayarak katledildiğini ortaya koydu. Olayla hastanede gönüllü çalışan bir şüpheli tutuklanırken olayın yeterince ciddi şekilde ele alınmadığı eleştirileri yükseldi.
Pazartesi günü ülke çapında binlerce hekim, kadına ve sağlıkçılara şiddete karşı somut adımların atılması talebiyle ülke çapında iş bıraktı. Protestoların devam ettiği bu süreçte, olay yerel polisten alınarak Hindistan'ın Merkez Soruşturma Bürosu'na devredildi.