Dr. Barış Adıbelli – Asya – Pasifik Uzmanı Geçtiğimiz pazar günü Sri Lanka’da büyük bir trajedi yaşandı. Görünürde bir terör saldırısı olmakla beraber Sri Lanka’nın Hint Okyanusundaki jeostratejik konumu dikkate alındığında meselenin sadece bir terör olayı olmadığı, meselenin jeopolitik bir hesaplaşmanın yansıması olarak görülmektedir. Resmi ismi Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti olan Sri Lanka adası […]

Hint Okyanusu’nda batmayan uçak gemisi: Sri Lanka

Dr. Barış Adıbelli – Asya – Pasifik Uzmanı

Geçtiğimiz pazar günü Sri Lanka’da büyük bir trajedi yaşandı. Görünürde bir terör saldırısı olmakla beraber Sri Lanka’nın Hint Okyanusundaki jeostratejik konumu dikkate alındığında meselenin sadece bir terör olayı olmadığı, meselenin jeopolitik bir hesaplaşmanın yansıması olarak görülmektedir.

Resmi ismi Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti olan Sri Lanka adası Hindistan’ın 31 km güneyinde Hint Okyanusunda yer almaktadır. 65.000 km karelik yüzölçümüyle stratejik bir adadır. Yaklaşık 21 milyon insanın yaşadığı bu adada farklı etnik gruplar, farklı inançlar ve  farklı kültürler bulunmaktadır.

Özellikle Batı’dan Doğu Asya’ya giden stratejik deniz yollarının hemen bu adanın yakınından geçiyor olması ve bu adanın bölgenin önemli gücü olan Hindistan’ın yanıbaşında  bulunuyor olması nedeniyle her zaman dikkatleri çekmiştir. Bu stratejik deniz yolları üzerinden bölgenin ticareti yapılıyor,  hem de Asya bölgesinin ihtiyacı olan enerji bu yollar üzerinden sevk ediliyor. Dolayısıyla Sri Lanka’yı kontrol eden, etkisi altına alan aynı zamanda Hint Okyanusu’nu ve stratejik deniz yollarını da kontrol eder ve Hindistan üzerinde jeopolitik bir avantaj sağlar.

Sri Lanka’nın bu jeostratejik önemi bölgenin büyük güçlerinin de gözünden kaçmamıştır özellikle Sri Lanka üzerine Çin ile Hindistan arasındaki örtülü rekabet dikkat çekicidir. 2013 yılında Çin devlet başkanı Xi Jinping tarafından ilan edilen Kuşak ve Yol girişimi kapsamında Çin, Sri Lanka ile  ilişkilerini daha da geliştirmiştir. Özellikle, Çin’in Sri Lanka’ya ekonomik yardımları bağlamında Sri Lanka’nın en önemli stratejik limanı olan Hambantota limanı 99 yıllığına Çin’e kiralanmıştır. Bu limanın ticari gemiler açısından kullanılmasının yanında Çin donanmasının da kullanacak olması başta Hindistan olmak üzere ABD’yi de rahatsız etmiştir. Zira Sri Lanka’nın hemen yakınlarında ABD ve İngiltere’nin ortak askeri üslerinin bulunduğu Diego-Garcia adası bulunmaktadır.

Jeostratejik açıdan bu kadar önemli bir adada trajik bir terör saldırısının yaşanması açıkça ülkenin iç dinamiklerinden öte dış dinamiklerin kendi aralarındaki bir mücadelenin dolaylı ya da doğrudan etkisi olduğu düşünülebilir. Üzerinden yaklaşık iki gün geçmesine rağmen saldırıları üstlenen bir örgüt ya da grubun ortaya çıkmaması bu saldırılar üzerindeki şüphe bulutlarını daha da artırmaktadır. Sri Lanka’nın Çin’in dünya  düzeni olarak da adlandırılan Kuşak ve Yol Girişiminin önemli bir parçası olması ve  limanlarının  Çin’in Afrika’ya, Akdeniz havzasına ve Ortadoğu’ya; hatta Avrupa’ya açılmasında önemli bir lojistik destek noktası olduğu düşünüldüğünde terör saldırılarının ortaya çıkardığı kaosun Çin’in Kuşak ve Yol Girişimine yapacağı olumsuz etki de görülecektir. Çin, Hint Okyanusunda  ince eleyip sıkı dokuyarak inşa ettiği stratejik limanlar halkasıyla Kuşak ve Yol Girişimine hayat vermektedir. Bangladeş, Myanmar, Tayland, Sri Lanka, Maldivler, Seyşeller ve  Tanzanya’daki limanlar aracılığıyla Hint Okyanusu olmak üzere Umman Denizi, Basra Körfezi ve Akdeniz Havzasında etkinliği artırmaktadır. 25-27 Nisan tarihleri arasında Pekin’de düzenlenecek ve 37 devlet başkanının katılacağı Kuşak ve Yol Girişimi Forumunun ikinci toplantısı arifesinde böyle bir saldırının gerçekleştirilmiş olması düşündürücüdür. Çin’in Hint Okyanusundaki varlığından ve Pakistan, Bangladeş, Myanmar ,Tayland, Maldivler ve Sri Lanka ile stratejik ortaklığa varan ilişkilerinden memnun olmayan tek bölgesi ülkesi Hindistan’dır. Sri Lanka’daki saldırıların arkasında Hindistan gizli servisi olabileceği de gündeme getirildi. Hindistan kaos yaratarak Sri Lanka’yı Kuşak ve Yol Girişiminden ayırmak istiyor olabilir.

Sadırıların intihar eylemi ile olması akıllara bu eylem türünü icat eden bu coğrafyanın bir parçası olan Tamil Kaplanlarını getirdi; ancak bu örgütün 2009’da silah bırakması ve saldırıların Kiliselere ve Batılıların sıklıkla bulunduğu lüks otel ve restoranlara yapıldığı gözönüne alındığında Tamil Kaplanları olmadığı görülmektedir. Saldırılarda dinsel bir amacın gözetildiği açıktır.  Yakın zamanda Yeni Zelanda’da Müslümanlara camilerde yapılan saldırılar hatırlandığında böyle bir saldırının da misilleme olarak, intikam yolarak yapıldığı sonucuna ulaşılabilir, ya da öyle bir sonuca ulaşılmasını birileri istemiş olabilir.

Çok geçmeden hükümet yetkilileri saldırılardan Ulusal Tevhit Cemaati adında Müslüman bir örgütü sorumlu tuttu. Bu arada Sri Lanka nüfusunun yüzde onu sünni Müslümanlardan oluşuyor. Sri Lanka Tevhit Cemaati, Hindistan’ın güneyinde bulunan Tamil Nadu eyaletindeki Tevhit Cemaatinin bir şubesi; ancak Hindistan’daki Tevhit Cemaati daha çok sosyal işlerle kendisini duyurmuş durumda, Hindistan yetkililerine göre Tevhit Cemaati  vahabbi bir yapılanma.  Sri Lanka’daki Tevhit Cemaati ise biraz daha sertlik yanlısı. Özellikle Suriye’de savaşıp geri dönen cihatçı militanların bu örgütün bünyesine katıldığı iddia ediliyor; hatta örgütün İŞİD ve El Kaide ile bağlantılarının olduğu iddia ediliyor.

Güney ve Batı Asya’daki bütün sünni Müslüman grupların bir şekilde yolları Pakistan’a çıkmaktadır. Pakistan’ın hemen hemen bu grupların hepsiyle bir şekilde teması vardır. Özellikle Pakistan’daki medreseler bu iş için uygundur. Bu medreselerin örtülü finansörü ise bugün Ortadoğu’da ABD’nin bir numaralı müttefiki olan Suudi Arabistan’dır. Dahası Pakistan’ın Sri Lanka ile geçmişe dayalı oldukça önemli yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. İki ülke arasında askeri işbirliği ve askeri eğitim anlaşmaları bulunmaktadır. Her iki ülkenin ortak paydasını ise Çin oluşturmaktadır. İki ülke de Çin’in stratejik ortakları iken aynı zamanda Hindistan’ın bir numaralı düşmanlarıdır. Sonuç olarak bu saldırılar bölgede çok bilinmeyenli bir jeopolitik denklemin olduğunu göstermektedir. 2009 yılında Sri Lanka kriket takımı’nın  Pakistan’da Taliban militanlarının saldırısına hedef olması, Sri Lanka’daki bu terör saldırılarının da arkasında örtülü olarak Pakistan’ın olduğu söylentilerine neden olmaktadır. Bu tip bir söylenti Pakistan’ın hem Sri Lanka ile hem de Çin ile olan ilişkilerini tehlikeye sokarken, Hindistan’ın ise çıkarlarına hizmet edecektir. Oysa Çin, Pakistan ve Hindistan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün daimi üyeleriyken, Sri Lanka da Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağıdır.

Bir başka deyişle hepsi Şanghay İşbirliği Örgütü çatısı altında olduğu halde Hindistan ve diğer ülkeler karşı karşıya gelmiş durumdalar. Bu da Şanghay İşbirliği Örgütü’nün geleceğini tartışmaya açmaktadır. Görüldüğü üzere Sri Lanka’daki terör saldırıları bölgedeki dengeleri yerinden oynatmış durumdadır.