‘Hırçın Kız’ ve ‘eril tahakküm’

Eda YILMAYAN

İstanbul Devlet Tiyatroları Shakespeare’nin ‘Hırçın Kız’ eserini sahneye koyuyor. Dramaturgi ve reji Yücel Erten’e ait. 2 perdelik oyunun kadrosu kalabalık. Veda Yurtsever, Hakan Meriçliler, Uğur Hakan Güneri, Turan Günay, İlkay Akdağlı, Fatih Dokgöz, Zülfikar Ali Sinan Demir, Burak Altay, Çiğdem Yıldız, Bilal Ercan, Erhan Tuna, Ömer Hüsnü Turat, Vehbi Akıntürk, Seda Özgiş ve Tuba Aydın Shakespeare’nin 'Hırçın Kız’ına hayat veren ekip. Güldürü öğelerinin yoğun olduğu oyunda zapt edilemeyen, asi ve hırçın Katherina’nın hikâyesini izliyoruz.

Kadının önce babası ardından evleneceği adam tarafından boynuna vurulan kement, yüzyıllar öncesinden bugün de kendini gösteriyor. Güçlü oyuncu kadrosunun sahnede yarattığı büyünün yanı sıra başta hırçınlığını görmeye alıştığımız Katherina’nın nasıl bir kurbana dönüştüğünü üzülerek seyrediyoruz. Ancak oyunun sonunda seyirciyi farklı bir son bekliyor. Oyun boyunca Katherina’ya üzülüp, Petruchio’nun deliliğinin sınırlarını anlamaya çalışırken canına kıyıp asla bir erkeğin boyunduruğu altına girmeyen bir kadını görüyoruz. Devlet Tiyatrolarında ilk kez 1985’te sahnelenen 'Hırçın Kız' güldürünün nasıl bir trajediye dönüşebileceğinin de göstergesi.

Shakespeare’nin yirmili yaşlarında İtalyan komedyasından esinlenerek yazdığı metinde Petruchio karakteri bir komedi oyuncusu gibidir. Oyunda Hakan Meriçliler’in etkileyici bir Petruchio karakteri ortaya çıkardığını söyleyebiliriz.

Shakespeare’nin eserini Türkçe’ye çeviren ve oyun üzerine bir değerlendirme yazısı yazan Özdemir Nutku, Petruchio’nun aksi bir kız olarak bilinen Katherina’yı uysallaştırmasını maço erkeğin hayali olarak anlatır. Nutku, Sokrates’in büyük bir düşünür olmasının sebebi olarak gösterilen karısı Ksantippe’den ve bizim kültürümüzde de Karagöz’ün karısından örnek verir. Karagöz’ün karısı o kadar aksidir ki "kocasının kafasında boza pişirir” der ve hemen hemen tüm ülkelerin folklorunda aksi ve huysuz kadınların olduğunu, bunun güldürü öğesini ateşlediğini belirtir. Shakespeare döneminde kadının uysallaştırılması ve zapturapt altına alınmasına ilişkin pek çok uygulama olduğu biliniyor ancak Shakespeare kadının uysallaştırmasını farklı bir şekilde sahneye taşıyor. Özdemir Nutku, “Petruchio’nun aksi ve hırçın bir kadının eğitilmesini bir atmacanın, bir şahinin eğitilmesiyle bir tutan zihniyeti, her ne kadar komedya açısından çekici gibi görünse de, o dönemde erkek gözüyle kadına nasıl bakıldığını açık ve seçik gösteriyor” der.

BİR ÜLKENİN ÖZGÜRLÜĞÜ KADINLARDAN ANLAŞILIR

1998’den beri devlet tiyatroları oyuncusu olan Hakan Meriçliler, 'Hırçın Kız’ın İstanbul Devlet Tiyatroları’nın en prestijli oyunlarından biri olduğunu söylüyor. “Çok özenerek bir kast yaptılar. Bu kastın en önemli özelliği birbirini çok iyi tanıyan, anlaşan bir topluluk olması” diyor ve ekliyor: İyi oyunculuk iyi oynamaktan ziyade iyi oynatmaktır. O imkânı partnerine tanımaktır, seyirciye de bu geçiyor. Petruchio, Katherina’ya boyun eğdirmek için onu aç, susuz bırakır. Hakan Meriçliler, aslında Petruchio’nun zalim bir adam olmadığını, Katherina’yı yönetebilmek için öyle davrandığını, bunu da seyirciye anlatabilmek için oyunda onlarla konuşan tek karakter olduğunu vurguluyor. “Shakespeare’in dehasını da gösteriyor bu oyun. Dünyada bir arpa boyu ilerleyemediğimizi görüyoruz. Ben Mustafa Kemal aşığı bir adamım. İzmirliyim, kadın kentinde büyüdüm. Kordonda gençliğimde yürürken sekizli, onlu kadın gruplarının oturup özgürce içkilerini içtiklerini görürdüm. Bir ülkenin özgürlüğü kadınlarından anlaşılır. Paris’ten bile ilerideydi İzmir.”

‘SHAKESPEARE’İN EN SEVMEDİĞİM OYUNU BU’

Katherina’yı canlandıran Veda Yurtsever oyunun sahneleniş biçiminden dolayı maalesef 'Hırçın Kız'ın derdini yeteri kadar anlatamıyor. Oyun seyirciyi etkileyen bir sonla bitmesine rağmen belki de Katherina’nın gücünü sahnede daha çok hissetmek istiyoruz. Tıpkı Petruchio’nun sahnede seyirciye kendini anlatması gibi Katherina da çaresizliğini ve erkeklere olan isyanını dile getirebilirdi diye düşünmeden edemiyor insan.

Katherina’yı canlandıran Veda Yurtsever, “Shakespeare insanı kıskandıracak kadar tanrısal bir dile sahip. O dönem kocasına, babasına rest çeken bir kadın kelepçeler takılıp dolaştırılıyormuş. Bugünün hırçın kadını ile o zamanın hırçını bile aynı değil. Üç cümle fazla kuruyor diye kadınların başına bunlar geliyor. Kadının var olması için mücadele eden tüm kadınlara büyük saygı duyuyorum. Bu oyun ilk bana geldiğinde Shakespeare’nin en sevmediğim oyunu bu dedim. Oyunun finalini öğrenince oynamaya karar verdim. Kadının aşağılanmasına, ikinci sınıf insan olarak görülmesine, kadını terbiye etmeye çalışan erkek zihniyetine bir yerinden dokunabiliyorsak ne mutlu bize” diyor.