Yolda bulduğunuz hafıza kartını, Terörle Mücadele Şubesine teslim eder misiniz? Bu davranış, hayatın olağan akışına uygun mu? Savcı Muhammed Akif Ongun’a göre uygun ki, kimin, neden ve nasıl “bulduğu” belirsiz olan bir hafıza kartından iddianame çıkarmış. Peki, delil zincirinin bozulmaması açısından hukuka ve kanuna uygun mu? Uysa da olmuş, uymasa da. Gazeteci Hayri Demir hakkında […]

Yolda bulduğunuz hafıza kartını, Terörle Mücadele Şubesine teslim eder misiniz? Bu davranış, hayatın olağan akışına uygun mu?

Savcı Muhammed Akif Ongun’a göre uygun ki, kimin, neden ve nasıl “bulduğu” belirsiz olan bir hafıza kartından iddianame çıkarmış.

Peki, delil zincirinin bozulmaması açısından hukuka ve kanuna uygun mu? Uysa da olmuş, uymasa da.

Gazeteci Hayri Demir hakkında daha önce de iddianame hazırlayan savcı Ongun, bu ikinci iddianameyi de yine Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Mahkeme de kabul etti, dava açıldı. Hayri, gazetecilik faaliyetlerinden bir kez daha yargılanacak.

Son iddianamenin delili bir hafıza kartı. İddianameye göre içinde, “elinde fotoğraf makinesi ve kamera bulunan Demir’in, Suriye sınırında diğer birçok gazeteci ile birlikte çektiği görüntüler var”.

Hayri ile konuştum, “O dönem sınırdaki olayları herkes benden takip etmişti, gizli saklı gitmedim, hatta görüntüleri sosyal medyadan da paylaştım. Dönemin Başbakanı Davutoğlu ‘görüntülerdekilerin Kürt değil Arap unsurlar olduğunu’ söyleyerek haberlerime dair açıklama bile yapmıştı. Zaten savcı da görüntülerin gazetecilik faaliyeti olduğunu iddianamede kabul ediyor, ‘gelişmeleri aktardı’ ifadesini kullanıyor” dedi.

Olaydaki asıl tuhaflık, görüntülerin savcılığa ulaşma hikayesi.

Hayri’nin Ankara’daki evine 28 Şubat 2017’de hırsız girdi. Nakit para ve cep telefonu da dahil evde maddi anlamda değeri olan eşya yerine, çekmecedeki iki hafıza kartı çalındı.

Hayri polisi aradı, Olay Yeri İnceleme ekipleri evine gelip parmak izi aldı, “Bundan bir şey çıkmaz” diyerek gittiler. O tarihten beri de hırsızlık olayına dair Hayri’ye bir bilgilendirme yapılmadı, failler bulunmadı. Hayri, “Ben merak ediyorum, hırsız neden evde para da varken hafıza kartına tenezzül etti…” diyor.

Ancak iddianameye göre, Ö.H. isimli bir kişi hırsızlık olayından bir gün sonra hafıza kartlarını “yolda buldu”.

Ö.H. ilk ifadesinde kartı evine götürüp içindeki görüntülere baktığını, daha sonraki ifadesinde ise kartı Terörle Mücadele Şubesine götürdüğünü ve polislerle birlikte görüntüleri izlediklerini anlattı.

Bu görüntülerden de “terör örgütü propagandası” suçlaması çıktı.

Hafıza kartının “yolda nasıl bulunduğunu” ve neden polise teslim edildiğini, usulüne uygun elde edilmeyen delilin delil olma niteliğini sorgulamayan savcılık, kartın “bulunmasından” 2,5 yıl sonra, 16 Mayıs 2019’da gazeteci Hayri Demir hakkında iddianame hazırladı.

Hayri, dava açılana kadar hafıza kartının evine giren hırsızlarca çalındığını sanıyordu, basit bir asayiş olayı olduğunu düşündüğü için de olayın üzerinde durmamıştı. Ama hırsızlık sanılan olayın üzerinden 24 saat geçmeden hafıza kartı Terörle Mücadele Şubesine ulaşmıştı.

Bu soruşturma kapsamında 8 gün de gözaltında tutulmuş olan Hayri Demir 24 Eylül’de, Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısında olacak. Belki mahkeme görüntülere ulaşan polisleri de tanık olarak dinler de, hafıza kartının çok ilginç yolculuğunu öğreniriz.