“Hollanda’da sistematik ırkçılık, ayrımcılık yapılıyor” itirafında bulunan Başbakan Mark Rutte ve kabinesinin yasal düzenlemeler yapmayı planladıklarını söylemek imkânsız

Hollanda'da ırkçılığa karşı somut adımlar atılmıyor

Turap Tercan / Hollanda

Amerika’da siyah George Floyd’un polis şiddetiyle öldürülmesinin ardında başlayan ırkçılık karşıtı eylemler dünyanın başka yerlerine olduğu gibi Avrupa ülkelerine de sıçradı. Birçok Avrupa ülkesinde korona salgınına rağmen on binlerce insan sokaklara dökülerek ırkçılığı protesto etti. Bununla da kalmadı, kölelik döneminin önemli isimlerinin heykelleri bir bir yıkıldı.

Bütün bu protestoların ardından geçmişte köle ticareti yapan birçok Avrupa ülkesi hükümetleri geçmişlerine ait bu kara lekeden dolayı özür dilediklerini açıkladı.

IRKÇILIK TARTIŞILIYOR

Konu Hollanda Parlamentosunda da tartışılıyor. Geçtiğimiz günlerde PvdA’lı Peter Nicola parlamentoda yaptığı konuşmada, “Hollanda anayasal devleti, kölelik ve köle ticareti için yapılan adaletsizliklerin sorumluluğunu üstlenmelidir” dedi.

Rotterdam Belediyesi ise kölelik ve sömürge yönetimine karşı savaşan insanların isimlerini Charlois bölgesinde beş yeni sokağa verilmesini uygun buldu.

Haber bloğu nu.nl’nin haberine göre, yeni sokak isimleri Tulastraat, Thicopad, Janey Tetarypad, Virginia Gaaipad ve Bonipad olacak. Sokaklara isimleri verilen bu beş kişi Hollandanın eskiden sömürgesi olan Surinam, Curaçao ve Aruba’da kölelik ve sömürge yönetimine karşı savaşmışlardı.

Simão Miguel tarafından köleliğe karşı savaşanların isimlerinin sokaklara verilmesi önerisi Kasım 2019’da Sokak Adları ve Anma Komitesine verilmişti.

Rotterdamlılar, önerinin kabul edilmesinden memnun. "Sömürgeci geçmişin Rotterdam'da görünür olması iyi. Sadece galiplerin değil, aynı zamanda bu yöneticilere karşı savaşan insanların bilinmesi gerek. Bunlar direnişi sağlayan gerçek kahramanlar. Şehirdeki herkes için bir ilham kaynağı” denildi.

SOMUT ADIMLAR ATILMIYOR

Peki bütün bunlar Hollanda’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin günümüz ırkçılığına karşı somut adımlar atmasını da beraberinde getiriyor mu? Son dönemde yaşanan pek çok örnek bu soruya olumlu yanıt verilmesini engelliyor.

Geçtiğimiz günlerde Hollanda’da vergi dairesinin insanları etnik kökenleri sebebiyle fişlediğinin ortaya çıkmasıyla birlikte Hollanda’da ırkçılık tartışmasının tekrar alevlenmesine neden olmuştu. Başbakan Rutte bu konuda, “Hollanda’da sistematik ırkçılık söz konusudur” açıklaması yaptı.

HER YERDE AYRIMCILIK VAR

Hollanda’da iş sektöründe yabancı kökenliler ciddi şekilde ayrımcılığa maruz kaldığı ve iş başvurularında etnik kökene göre karar verildiği, pek çok şirketin başvuru filtrelerinde ırka göre kotalar uyguladığı iddia ediliyor.

Eğitim’de gençler özellikle staj yeri bulmakta ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu yüzden birçok yabancı uyruklu genç eğitimini yarıda bırakıyor.

Ev kiralama sektöründe yine yabancı yerli ayrımı yapıldığı ve yerlilere yani Hollandalılara öncelik tanındığı kanıksanmış bir gerçek.

Yabancılar, hükümetlerin ve belediyelerin izlemiş olduğu politikalar sonucunda her bakımdan geri bırakılmış gettolarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Bu durum çoğunlukla yabancı çocukların gittiği ve eğitim seviyesinin düşük olduğu “Zewarte school”lar (Siyah okullar) ortaya çıkmasına sebep oldu.

ÇÖZÜMSÜZLÜK SİYASETİ

“Hollanda’da sistematik ırkçılık, ayrımcılık yapılıyor” diyen, bunun itirafında bulunan Başbakan Rütte ve kabinesinin ise tüm bu konularda yasal düzenlemeler yapmayı planladıklarını söylemek imkânsız. Avrupa ülkelerini yönetenlerin bugüne ait sorunlara çözümler üretmemeleri ve somut adımlar atmamaları akla şu soruyu getiriyor; Avrupa ülkeleri geçmişle yüzleşiyoruz adı altında, toplumda yükselen ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı muhalefetin gazını mı almayı amaçlıyor?