Hollanda’da seçim zamanı

Konuk Yazar: Kıvanç Eliaçık

Amsterdam, “en yaşanabilir kent”, “en mutlu şehir” vb. araştırmalarda üst sıralarda yer alıyor. Kenti bu kadar çekici kılan belki de belediye hizmetleri… Eski binaların yenilenmesi, tarihi köprülerin bakımı, su baskınlarına karşı amansız mücadele, göçmenlere veya uluslararası şirketlere yönelik hizmetler derken büyükşehir çok çalışıyor!


14-16 Mart 2022 tarihleri arasında Hollanda genelinde yerel seçimler var. Seçimler Covid-19 tartışmalarının, emlak krizinin, yükselen enerji fiyatlarının ve Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde düzenleniyor. Üç gün sürecek seçimler için sadece okullarda değil tren istasyonlarında, kiliselerde ve hatta mağazalarda bile sandıklar kurulacak. Seçmen kartınızı vekâletle aynı bölgede oturan birine devretmeniz mümkün. Partilere ve adaylara ayrı ayrı oy verilebiliyor. Oylar sadece belediye meclisi üyelerine verilecek; belediye başkanı ayrıca belirleniyor.

Seçim tartışmaları Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde yapılıyor. Adaylar, medyanın sadece savaş haberlerine yer vermesinden ve seçmenlerin belediye hizmetlerini değil Ukrayna’yı konuşmak istemesinden şikayetçi. Savaş, seçimleri doğrudan etkiliyor çünkü Hollanda iç tüketimde kullandığı Rus doğalgazını aynı zamanda dünyaya satarak önemli bir gelir elde ediyor. Seçmenler yükselen enerji faturalardan endişeli. Partiler, Ukraynalı göçmenlere istihdam, barınma, eğitim ve oturum izni konularında avantajlar vaat ederken diğer ülkelerden gelen göçmenler ‘bu haklar, zamanında bize verilmemişti’ diye tepki gösteriyor.

Hansların Peterlerin Belediyesi

Stem op een Vrouw (Oylar Kadınlara) isimli platform, seçmenleri ayrım yapmaksızın kadın adaylara oy vermeye çağırıyor. Oylar Kadınlara daha önce yaptığı bir araştırmada adı Peter olan CEO sayısının toplam kadın CEO sayısından fazla olduğunu ortaya koymuştu. Belediye meclislerinde de benzer bir tablo var. Meclis üyelerinin çoğunun adı Jan, Peter veya Hans. Kadın aday sayısı çok az, üstelik seçilen kadınlar süreleri dolmadan görevi bırakıyor. Amsterdam bu konuda önemli bir istisna: Belediye meclisinin yarısı kadınlardan oluşuyor. Üstelik mevcut belediye başkanı Femke Halsema şehrin ilk kadın belediye başkanı. 55 yaşındaki Halsema siyasete İşçi Partisi’nde (PvdA) başladı ve daha sonra YeşilSol’un (GroenLinks) liderliğini yürüttü.

Amsterdam’da 680 bin seçmenin yaklaşık yüzde15’i yabancı. Bütün partiler yabancıların oyuna talip. AB ülkelerinden gelenler veya 5 yıldır seçim bölgesinde yaşayanlar seçme ve seçilme hakkına sahip. Yabancıların yanı sıra Hollanda nüfusunun önemli bölümü göçmenlerden oluşuyor. Hollanda genelindeki 13 milyon seçmeninin 350 bini Türkiye kökenli ve yüzlerce Türkiye kökenli aday, belediye meclisi için yarışıyor. Partiler, yabancılara ve göçmenlere hitap etmek için farklı diller kullanıyorlar. Otobüs duraklarında, reklam panolarında veya posta kutularında Türkçe, Arapça veya Kürtçe afişler, bildiriler görmek mümkün.

Amsterdam belediyesini hali hazırda Yeşil Sol (Groenlinks) ve liberal D66 koalisyonu yönetiyor. Seçimlerde esas yarış bu iki ortak arasında. Hemen arkalarından Başbakan Rutte’nin muhafazakâr-liberal VVD’si ve sosyal demokrat İşçi Partisi (PvdA) geliyor. Bij1 (1likte-Birlikte) alternatif bir sol parti olarak öne çıkıyor. Hayvan Partisi (PvdD), Pan-Avrupacı Volt da dikkat çekiyor.

Amsterdam’da 26 farklı liste yarışırken Hollanda genelinde 800’den fazla parti seçime giriyor. Bu partilerin çoğu sadece tek bölgede aday gösteriyor. Hollanda’da yerel, kısa dönemli veya tek bir talebe odaklanmış parti kurma geleneği var.

Partiler bu seçimlerde bütçelerini özellikle internet reklamlarına ayırdılar. Sosyal medya veya cep telefonu uygulamaları üzerinden ilgili seçmenlere ulaşmaya çalışıyorlar. Yaptığınız alışverişe, okuduğunuz haberlere ve hatta dinlediğiniz müziklere bağlı olarak farklı propagandalar karşınıza çıkıyor. Seçmenin düşüncesiyle parti programlarını kıyaslayarak tavsiyeler veren cep telefonu uygulamaları da yaygınlaşıyor.

Krizlere karşı adalet

Amsterdam turistik yönleriyle ve çok uluslu şirketlerin yoğunluğuyla dikkat çekse de madalyonun diğer yüzü oldukça farklı. Bütün ülkede olduğu gibi başkentte de uzun bir süredir emlak krizi yaşanıyor. Amsterdamlılar “yaşanamayacak evler”, “ödenemeyecek kiralar” ve artan faturalarla boğuşuyor. Şehrin eski sakinleri hayat pahalığı ve sosyal haklara erişimin zorluğu nedeniyle şehri terk ediyor. Hollanda genelinde yükselen ırkçılık ve ayrımcılık Amsterdam’daki çok kültürlü, saygı ve özgürlüğe dayalı günlük yaşamı olumsuz etkiliyor.

Sol partiler, barınma sorunu karşısında belediyeye ait konut sayısının artırılmasını, iklim ve enerji krizi karşısında güneş paneli ve rüzgâr türbini gibi alternatiflerin yaygınlaşmasını savunuyor. Ayrımcılığa karşı özgürlük, yoksulluğa karşı gelir adaleti afişleri sokakları süslüyor.