Sosyalist cumhurbaşkanı adayı François Hollande yarın programını açıklıyor. Hollande'ın sesi son aylarda beklendiği kadar çıkmıyordu. Sarkozy’den kurtulmak isteyen ve ırkçı bayan Le Pen’e oy vermeyi asla düşünemeyen Fransızlar için Hollande’ın programını açıklamasının zamanı çoktan gelmişti. Geçtiğimiz Pazar günü Paris’in Le Bourget banliyösünde 20.000 kişinin katıldığı “özel” toplantıda Hollande, birçok sol sempatizanın “fazla yumuşak”, “fazla sağda” olmasından dolayı duydukları endişelere cevap vermeye başladı. Ve rotasını biraz daha sola kaydırarak, sol seçmenleri bir nebze rahatlattı. “Gerçek rakibimin adı ve yüzü yok, partisi ise belli değil. Asla adaylığını koymasa da, iktidar onun elinde. Bu rakibin adı, finans dünyasıdır” sözleriyle safhını belirliyordu.

Ama daha savaş kazanılmış değil. Zira Sol Cephe’nin adayı Jean-Luc Mélenchon giderek sosyalist oy geleneği olanları da kendi safına çekiyor. Popülist ama solun ilkelerine sadık, saldırgan ama kendi ile de dalga geçen, parlak bir zekanın ürünü mizah gücünün renklendirdiği söylemiyle Mélenchon’a oy vermeyi öngörenlerin sayısı her gün artıyor. Bu köşede aday adaylığı yarışında Martine Aubry’yi neden desteklediğimi açıklarken, Sosyalistlerin ciddi bir sola açılım göstermeleri gerektiği ve bunu Aubry ile yerine getirmelerinin mümkün olduğunu yazmıştım. Hollande henüz Fransa’yı sola taşıyacak kişi olduğunu ispatlamadı. Ancak Le Bourget’de telafuz ettiği ifadeler sevindirici.

Ayrıcalıkların sonuna imza atan Cumhurbaşkanı olacağını” söyleyen Hollande, seçimlere üç ay kala yapılan kamuoyu araştırmalarına bakılırsa, birinci turda tüm adayların önünde, ikinci turda da ciddi farkla ipi göğüslüyor. Seçimlere üç ay kala ikinci turda bu denli farklı bir sonuç şimdiye kadar görülmemişti.

Buna rağmen, Hollande hala söyleminden Sarkozy’nin ve Le Pen’in seçim araçlarının başında gelen güvenlik konusunu parti içindeki homurdanmalara kulak asmadan sürdürüyor. Mélenchon ve Sol Cephe’nin Hollande’ı nereden vuracağına da işaret etmiş oluyor. Yanısıra ulus ve ulusal birlik kavramında israr etmesi de cabası. Öte yandan, Marine Le Pen’in üzerine konduğu laiklik konusunu nihayet aşırı sağın tekelinden çıkacak anlaşılan. Zira Hollande Le Bourget’de “laiklik insanları özgür kılan ve koruyan bir değerdir. Bu nedenle kiliseyi devlet işlerinden ayıran 1905 yasasının Anayasaya’ya kaydedilmesini sağlayacağım” diyordu.

Gençlere istihdam, laiklik, finans dünyasıyla mücadele, eğitim bütçesinin arttırılmasına diyecek yok. Ancak Hollande’ın yarın açıklayacağı kapsamlı programının püf noktası her şeye rağmen ekonomik kriz için önerileri olacak. Ülkenin kredi notunun düşürülmesinin yarattığı şaşkınlık ve global ekonomik krizin giderek derinleşerek verdiği hasarlar sürerken, kamuoyu yoklamalarına bakmak yetmez. Seçmenlerin büyük bir bölümü Hollande’ın ekonomik kriz için çözüm ve önerilerini merakla bekliyor. Hollande Sol Cephe adayı Mélenchon’un kendisini “deniz bisikleti kaptanı” nitelemesinden kurtulmak istiyorsa, Fransızların karşısına çok sağlam bir programla çıkmak zorunda...