Geçmişten Günümüze Kooperatifçilik ve Sol adlı yazı dizimizin ikinci gününde Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nden Harun Vayiç ile konuştuk.

Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi: Üreticilerin sömürülmemesi için uğraşıyoruz

Kooperatifi hangi ihtiyaçtan kurdunuz, kuruluş nedeniniz nedir?

Hopa Çay Ekicileri Kooperatifi üreticilerine ucuz gıda ve gübre temini amacı ile kurulmuştur.

Kooperatifi ne zaman kurdunuz? Kaç kişi ile kurdunuz, mevcut üye sayınız kaç, kaçı kadın?

1959 yılında Hopa Çay Ekicileri olarak kurulan kooperatifimiz üreticilerine ucuz gıda ve gübre ihtiyacı için kurulmuş olsa da sonralarda Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ismini aldı. Çay üreticilerinin özel sektör tarafından sömürülmesine karşı çıkabilmek adına çay üretimi yapabilmek için öz sermayesi ile günlük 40 bin kilogram yaş çay işleyebilme kapasitesine sahip olan bir çay işletmesini devralarak tüketim kooperatifinin yanı sıra üretim kooperatifine evrildi.

Üyelik kriteriniz ne?

Tarımsal kalkınma kooperatifi olduğumuz için tarımsal anlamda üretici olduğu vasfını kanıtlayabilen herkes buradaki kriterimizin ilçe tarım ve ziraat odalarında çiftçi kayıtlarının olabilmesi zorunluluğu. Fakat kooperatifimiz uzun yıllardır çay üretimi alanında işlevli olduğu için ortaklarımızın tamamı çay üreticilerinden oluşmakta.

Kararları nasıl alıyorsunuz, üyeler kararlara katılabiliyor mu? Nasıl bir demokrasi, işleyişe sahipsiniz, örgütlenme anlayışınız ne?

Karar alma süreçlerinde ortaya koyduğumuz modeli özetleyecek olursak köy meclisleri ve köy meclislerinden çıkan temsilcilerden oluşan yönetim meclisimizde görüşerek karar alma ve yürütme mekanizmalarını işletmeye çalışıyoruz, Dönem dönem bunu yapmakta kooperatifin geçmiş dönemlerde yanlış yönetim biçimleri sebebiyle ortakları ile güven ilişkisi kopma noktasına gelse de 2012 yılından bu yana dek bu bozulan ve kopan ilişkileri onarmak ve hayata geçirebilmek adına çaba sarf etmekteyiz, bu sebepten kaynaklı iddia ettiğimiz yönetim biçimini hayata geçirebilme noktasında zorluklar yaşasak da zamanla bu sorunları aştığımızı gözlemliyoruz.

Yerel yönetimlerle ilişkileriniz nasıl?

Kooperatifimizin ürettiği ürünleri aracısız bir şekilde tüketiciye ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak gibi bir gayesi var bu sebeple yerel yönetimler ile doğrudan temin usulu alım yöntemi ile ilişki kurmaktayız, bunun en somut örneğini İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerinden verebiliriz son 3 yıldır belediyenin sosyal yardımlaşma daire başkanlığınca ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere hazırlanan gıda kolilerine Hopa çayı da ekleyerek yerel yönetimlerin kooperatiflere hangi şekillerde destek olabileceğini somutlamış oldu. Bunun dışında birçok yerel yönetimler ile bağlarımız mevcut fakat bu bağların hedeflediğimiz noktanın gerisinde olduğunu söylemek gerekir.

Diğer toplumsal örgütlenmelerle ilişkiniz nasıl?

Emekçilerin alın teri ve emekleri ile kurulan kooperatifimizin üretmiş olduğu değerleri ve deneyimleri ebette ki bu alanlarda faaliyet gösteren toplumsal örgütler ile paylaşıyoruz, özellikle üretmiş olduğumuz ürünleri aracısız bir şekilde tüketicilere ulaştırabilme noktasında tüketim kooperatifleri ile kurduğumuz bağlar bunun en somut örneğidir, özellikle büyük kentlerde dayanışma tüketim kooperatifleri ovacık doğal tohum tüketim kooperatifleri ve yurdun bir çok yerinde irili ufaklı bir çok tüketim kooperatifi ile ortak çalışmalar yürütmekteyiz.

Mevcut kooperatif yasasını nasıl buluyorsunuz, ne tür sınırlar yaratıyor, bu sınırları nasıl aşıyorsunuz?

Özellikle 1980 anayasası ile ülkemizdeki kooperatifçilik yasası kooperatifçiliği tarım kredi kooperatifleri nezdinde değerlendirmeye ve tekelleştirmeye yittiğini gözlemliyoruz. Anayasada bulunan ve ihtiyaç duyulması halinde kooperatiflerin bir nevi özerk yapılar olduğunu gözeterek onlara sunulabilecek imkân ve destekler bahsettiğimiz gibi sadece tarım kredi kooperatifleri nezdinde değerlendiriliyor maalesef. İhtiyaç duyulması halinde kooperatiflere ekonomik girdi uygun üretim alanlarının tahsisi gibi hususlarda sağlanabilecek kolaylıklar maalesef uzun yıllardır gerçekleşmemektedir. Aslında ülkemizde kooperatifler kooperatifçilik yasasında faaliyet gösterdikleri alanlardan kaynaklı birbirlerinden ayrıldıklarını da söyleyemeyiz. Bugün konut kooperatifi kurmak isteyen bir topluluk ile üretim kooperatifi kurmak isteyen bir topluluk da bakanlık nezdinde bir görülmekte ve iç işleyişlerinin de ortak olduğu varsayılarak ortak ana sözleşmeye tabi tutulmakta, bu da elbette ki pratikte bizlerin birçok sorun ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde kooperatifler halen birere şirket olarak görülmekte ve buna göre birçok işlem yapılmakta.

Demokratik bir kooperatif yasası için ne düşünüyorsunuz, bunun için nasıl bir mücadele?

Yukarıda bahsedilen sorunları yasal düzeyde aşabilmek ve düzenleyebilmek için bu yasanın konunun asıl muhataplarının ihtiyaçları üzerinden değerlendirilerek konunun muhataplarının sürecin ortağı olduğu bir çalışma ile ancak mümkün kılınabilir. Ancak bu şekilde kooperatiflerin çalışma alanlarına yaşadıkları zorlukları aşabilmesi mümkün olabilir aksi takdirde kooperatifler yaşadıkları zorlukları aşabilmek adına birçok prosedür işlemi ile boğuşmak zorunda kalmaktadır.

Kooperatif vasıtasıyla ucuz girdi sağlamak şirketlere bağımlılığı azaltıyor mu?

Elbette ki son dönemlerde haberlerde tarlada kg fiyatı 50 kuruş olan domatesin mutfağa girene kadar 4-5 TL olduğunu görüyoruz, bunun aşılabilmesi elbette ki üreticinin kooperatifleşmeye teşvik edilmesi ve üretilen ürünlerin kooperatifler ve yerel yönetimlerce desteklenen tüketim kooperatifleri vasıtası ile aracı olmak sızın üreticiye ulaştırılması hem üreticilerin emeklerinin karşılığını alması hem de tüketicilerin yaratılan gıda rantının dışında kalmasını sağlayacaktır.

Sağlıklı gıda üretimi ve erişimi için neler yapıyorsunuz?

Ülkemizde çay tarımı yapılan bölgelerde özel üretim alanları hariç tamamen suni olan ve değerleri bakanlık tarafından belirlenen çay gübreleri kullanılmakta, Tarım Bakanlığı 2018 yılında çay tarımında organik gübreye geçebilmek için adımlar atsa da sebebini tam olarak bilmediğimiz bir şekilde bu niyetinden vaz geçmiştir. İş bu haldeyken bize kalan ile sadece üretim aşamasında ürünlere herhangi bir katkı maddesi katmaksızın üretebilmek.

Üreticilerin ve tüketicilerin birlikte örgütlenebildiği kooperatifler mümkün mü?

Elbette ki mümkün fakat bunun için öncelikle üreticilerimize tam anlamıyla kooperatifçilik ve tarım alanında bilgi ve deneyim aktarılması ve desteklenmesi gerekmektedir. Tüketicilerin bu konuya daha kolay adapte olabileceğini düşünüyoruz, burada asıl sorun yıllarca ürettikleri ürünleri satmayan tarım alanlarını terk ederek tarımı ve üretimi ek gelir olarak görme anlayışından çıkarmaktan geçiyor bunun mümkün kılabilirsek üretici ve tüketicilerin bir arada olduğu bir kooperatif yapısını kurmak neden mümkün olmasın.

Toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından ne tür sorumluluk içindesiniz?

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği olmazsa olmazımız aslında. Ama mevcut yaşam koşullarımız bu sürecimizin ilerlemesini engelliyor maalesef. Şöyle ki ev işleri, çocuk bakımı, yaşlı bakımı vs. İşlerini bölgemizde daha çok kadınlar üstlendiği için kooperatifimizin cinsiyet eşitliğini sağlaması biraz sekteye uğruyor. Ama en kısa zamanda bunun çözümünü muhakkak bulup eşit işe eşit ücret noktasında sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi düşünüyoruz.

Kooperatifçiliğin sizlere kazandırdığı nelerdir?

Kooperatifçilik bize öncelikle bir arada yaşamın ve başka bir dünyanın emeğimizin karşılığını alabilmenin mümkün olduğunu gösterdi.

Hangi ürünleri üretiyorsunuz, üretimde nelere dikkat ediyorsunuz, tüketici sizin ürünlerinizi neden tercih ediyor?

Bölgemizde hasadı olan yaş çay yapraklarını Hopa Çay markası altında tüketime hazır olacak şekilde paketli dökme kuru çay üretimi gerçekleştiriyoruz. Üretim aşamasında sağlıklı doğal ve kaliteli üretim yapabilmemiz için ortaklarımızın kooperatifimize ulaştırdığı yaş çay yapraklarının hasat süresi geçmemiş olmasına ve üretim aşamasında hiçbir katkı maddesi kullanmamayı ilke edinmiş bir üretim modeli ortaya koyuyoruz. Tüketicilerin bizi tercih etmesinin sebeplerinden birisi Hopa’nın Türkiye tarihindeki yerinden kaynaklı bir popülerlik olduğunu göz ardı edemeyiz fakat tüketicilerimizin bizi tercih etmesinin tek sebebi bu değil elbette ürünlerimizde herhangi bir katkı maddesi olmaması, paketli çaylarımızın içerisinde toz diye tabir edilen çay bardağında gözlemleyebileceğimiz uçuşan çok ince çayların olmaması ve elbette ki kooperatif olmamız üreticilerimizin Hopa Çay’ı tercih etmelerindeki başlıca sebepler arasında.

Ürünlerinize talep kimlerden geliyor? Tüketim kooperatifleri veya gıda toplulukları ile ilişkiniz var mı?

Son dönemlerdeki deneyimlerimizle şunu söyleyebiliriz ki Hopa Çay’ı tercih eden tüketicilerimiz bilinçli, gıda egemenliği ve sağlığı noktasında gerekli duyarlılığa sahip bireylerden oluşmakta, bunun yanı sıra kooperatifçilik yapısına sempati duyan, Hopa’ya sempati duyan ve sağlıklı kaliteli bir çay tüketmek isteyen herkes Hopa Çay’a kolaylıkla ulaşıp temin edebiliyor. Ürünlerimizi tüketiciye ulaştırma aşamasında Hopa Çay gönüllüleri ve tüketim kooperatifleri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Tüketim kooperatifleri ile bağı olmayan ya da üretim kooperatifleri ile bağı olan yapıların kooperatifçilik amacına uygun hareket ettiğini söylemek elbette ki imkansızdır.

Ürünleri nasıl alıyorsunuz, ödemelerinizi nasıl yapıyorsunuz?

Ülkemizde çay tarımının yön vericisi ve planlayıcısı son dönemlere kadar bir resmi kurum lan çay işletmeleri kurumu ÇAYKUR’du, fakat son dönemlerde Rize ve Trabzon borsasından açıklanan verilere göre Türkiye çay tarımı tarihi boyunca ilk kez özel sektör ÇAYKUR’dan fazla yaş çay işlediğini görmekteyiz. Bu sonucun ortaya çıkmasındaki en büyük sebep çay kurun yıllarca kota ve kontenjan uygulaması ile üreticileri özel sektöre mahkûm etmesi. Tüm bu yaşanılanların bir noktasında bir de kooperatifimiz var. Elbette ki tüm bu dinamiklerin ekonomik ve sosyal etki alanlarını kooperatifimizle kıyasladığımızda ne kadar büyük bir sektör ve kooperatifin arzu edilenin gerisinde olduğunu görebiliriz. Kooperatifimize üreticilerin çay verebilmesi için aranan şart elbette ki kooperatifimize üye olmaları. Geçen dönemlerden kalan borçların ödenmesinden kaynaklı kooperatifimizin kasasında para olmadığı için özel sektör gibi peşin, haftalık ödemelerle çay alımı gerçekleştiremiyoruz, bunun bize her ne kadar negatif etkileri olsa da kooperatife inancı ve güvenci ola üreticilerinde açığa çıkması noktasında bir doğal seçilim ortaya koyuyor. Özetle üreticilerden aldığımız ürünleri mümkün olan en kısa süre içerisinde tüketiciler ile buluşturarak üreticilerimizin çay paralarını ödemeye çalışıyoruz.