En büyük ortak özelliğimiz, değişmez gerçeğimiz; düşünmüyoruz! Hiçbir yerde, hiçbir şekilde düşünmeyi, tartışmayı, telakki etmeyi kabul etmiyor ve sevmiyoruz. Hazırcı, ezberci ve korku doluyuz

HOŞDENG!

EZGİ ÇELİK / e.ezgicelik@gmail.com

Hoşdeng Abla, her sabah ama her sabah yapardı o temizliği. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan. Her sabah kalkar, yumurtasını haşlar, bir bardak demlenmiş çayıyla beraber kahvaltısını yapar ve işe koyulurdu. Bu sistem o kadar rayında işlerdi ki, o çay demlenir, bir bardak içilir, temizlikten sonra devamı bitirilirdi. Hoşdeng Abla’nın bu düzeni nasıl tutturduğunu herkes merak ederdi. ‘Tek başına yaşayan kadın! Hergün ne temizliği yahu’, ‘Bu Hoşdeng bir işler çeviriyor ama dur bakalım’, ‘Ay yoksa evde bir gizli damat mı var! Ay ne gülerim’ ... Mahalleliyi susturmak imkansızdı. Hoşdeng kimseye cevap vermez, kimseyle de pek görüşmezdi. Arada sırada kullandığı sosyal medya hesaplarında, aniden gündemden bağımsız, mesaj kaygılı cümleler belirirdi. O zaman anlaşılırdı ki bazen kendini tutamayıp oradan, inceden döşeme çalışmaları yapmaktaydı Hoşdeng Abla. Geçen mesela, mahalle gıybetlerinin ayyuka çıktığı bir günün gecesinde, yapıştırdı Hoşdeng Abla: “Bu halk meraklanmadan yapamaz”. Tabii. Acayip aktif Hoşdeng Abla, sosyal medyada. Gündemi takip ettiği gibi yorumsuz da kalmıyor hani. Her türlü siyasi, sosyal olayda fikrini belirtir kendisi. Hiç çekinmeden yazar yorumlarını. Şaşırtıcı değil mi? Evet, herkes şok olmuştu ilk fark edildiğinde. ‘O pek kimseyle görüşmeyen, suspus Hoşdeng’e bak sen, neler neler de bilirmiş’ denmişti.

Günler, hatta aylar bu şekilde geçip giderken, bir gün bir olayla her şey yer değiştirdi sanki mahallede. Bir sabah çığlıklar ve bağrışlarla uyandı tüm apartman. Neler oluyor demeye kalmadan anlaşıldı, üst kattaki komşunun kedisi sen Hoşdeng Abla’nın balkona düş. Ordan bir panik olunmuş evet, ama esas olay Hoşdeng Abla’nın cevabından sonra patlamış. “Ben kimseyi evime sokmam” demesin mi bizim sosyal medya canavarı. “Yahu kediyi alıp çıkacağız” demişler, olmamış. “E sen kurtar, ver” demişler, olmamış. Yok ikna olmuyor Hoşdeng Abla. En sonunda evin abisi dayanamamış ve evin kapısını bir tarafa, bizim ablayı öbür tarafa savurup girmiş içeri. Giriş o giriş...

İşte her şey o sabah değişti bizim mahallede. Bir daha da üstüne konuşulmadı. Kimse konuşmak istemedi. Olay çok daha büyüyecek derken, aksine son hızla üstü kapandı. Çok şaşırdık önce, dedik ki “Nasıl herkes kapatır konuyu, nasıl normalleşir her şey?” Sonra zamanla anladık. Herkes aynıydı. Herkes aslında birer Hoşdeng Ablaydı. O gün onun özeline girildi. Ama aslında herkes kendi evine girilmiş gibi hissetti. Ve kimse de kendi özelinden konuşulmasından haz etmezdi. O yüzden de konu hemen imha edilmeliydi.

O gün Hoşdeng Abla’nın zorla açılan evinin kapısının ardından, çok ağır bir koku yayıldı apartmana. Herkes sanki bakkala giriyormuşçasına daldı evin salonuna. Kokunun peşindeydi herkes. Çok ağırdı ama bir türlü nereden geldiği anlaşılamıyordu. En sonunda o meşhur kedi buldu sebebini. Halıyı eşeler gibi yapınca, bıçkın abi kaldırıverdi halıyı. Ve her şey o an ortaya çıktı. Hoşdeng Abla’nın her sabah müthiş disiplinle süpürdüğü bütün çöpler halının altındaydı. Evet, bunca yılın kiri orada öylece duruyordu. Evin içi akıl almaz şekilde gizlenmiş kir ve çöple doluydu. Bunca zamanın birikmişi. Bu kadar zaman kokunun çıkmayışına şaşırdı zaten herkes.

O sosyal medya fenomeni, orada cayır cayır konuşan, lafını esirgemeyen Hoşdeng Abla’nın evi bir efsaneydi gerçekten. Daha da efsanesi, tüm mahallelinin aslında bu şekilde yaşadığı gerçeğiydi. Bizim abla sosyal alemlerde konuşuyordu, onlar mahallede. Bizimkisi oradan laf atıyordu, bunlar çay partilerinden. Bizimkisi her şeyden uzak gibiydi, bunlar her şeyin içinde gibi. Oysa her iki taraf da dört duvar arasında aynı şekildeydi. Kirini, pasını, tüm kötülükleri, aksaklıkları halının altına süpürüyorlar, sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlardı.

Herkes birer Hoşdeng Abla’ydı! Hepimiz birer Hoşdeng Abla’yız. Hepimiz mahalleliyiz. Yer değiştiriyoruz, bazen o oluyoruz, bazen diğeri. Bazen biz öteki oluyoruz, bazen de biz ötekileştiriyoruz. Ama en büyük ortak özelliğimiz, değişmez gerçeğimiz; düşünmüyoruz! Hiçbir yerde, hiçbir şekilde düşünmeyi, tartışmayı, telakki etmeyi kabul etmiyor ve sevmiyoruz. Hazırcı, ezberci ve korku doluyuz. Ezberlediğin şeyi unutursun, hazır gelene güvenemezsin, zeminin kaygansa korkup durursun. E paket halinde bu şekilde yaşarsan da, ezilip mahvolursun.

Hoşdeng Abla! Demle bir çay, bu sefer oturup bütün demliği içelim ama! Konuşalım, sohbet edelim, düşünelim, felsefe yapıp, birbirimize bir taraflarımızla gülelim. Kendi tekamülümüzü edelim be abla!

Çok kolay gelsin!