Metin-Kemal Kahraman, Sümbülteber albümü ile dinleyiciyle buluşuyor. Kemal Kahraman, albüme ilişkin, “Dünyanın gidişatından memnuniyetsizliği söyleyen ve sevginin kurtarıcılığına işaret eden şarkılar” dedi

Hoyratlık hüküm sürüyor

Işıl ÇALIŞKAN

Uzun yıllardır ürettikleri eserleri kültürel bağlamıyla müzikseverlerle buluşturan Metin - Kemal Kahraman’ın son albümü müzikseverlerle buluşuyor: Sümbülteber. Adını şair Turgut Uyar’ın ‘Kırlardan Geliyor’ şiirinden alan albüm özgün bestelerden oluşan 10 eserden oluşuyor. Albümde sözlerini kendi yazdıkları şarkıların yanında, Ömer Hayyam gibi klasik, Turgut Uyar, Metin Altıok gibi çağdaş şairlere ait şiirlerden yaptıkları besteler yer alıyor. Kemal Kahraman ile “Sevginin kurtarıcılığına işaret eden şarkılar” dediği albümü ve müzik serüvenlerini konuştuk.

Dersim’de mutlaka her evin duvarında asılı olan bağlamayı elinize almanız hem sizin hem de müzikseverler için bir dönüm noktası olmuş. Sizin için müziği hobiden öteye taşıyan etken ne oldu?
Bağlamayı evin duvarında hazır bulmanız çevrenizde akrabanız, komşunuz, abiniz, ablanızla temsil olunan bir müzik pratiğine şahit olmanızı sağlıyor. Yani müzisyenliği bir kariyer meselesi değil de hayatın içinde kendini ifade etme, duygu ve düşünce dünyanla var etme imkânı olarak tanıyorsun. Bu biraz da Alevi terbiyesi tabii; Alevi öğretisinin bütün mana kurgusunu müzikle ve şiirle aktarmış olması müzik ve sözü gerçeği yeniden var eden, haklı çıkaran bir medyum olarak tanımanızı sağlıyor.

Bizim için de müziği hobiden öteye taşıyan temel etmen ergenlik yılları olarak 80’li ve gençlik yıllarımız olarak 90’lı yılların ortamına da bağlı olarak müziği kendi sözünü bulmanın ve söylemenin bir imkânı olarak görmemizdir, diye düşünüyorum.

Zazaca türkülerle, deyişlerle, Dersim yöresi öykülerinden ağıtlarıyla geçmişi günümüze taşıyorsunuz. Zazaca hiç olmasaydı müziğinizde ne eksik olurdu?
Zazaca ve Alevilik bizi bu toprakların kadim kültürel hafızasına bağlayan bir kültür damarı sundu. Bence bu topraklardaki en trajik öykümüz ne olduğumuza, nasıl bir tarihten geldiğimize dair bize rağmen dayatılan siyasi hafızadır. Bu topraklarda doğmuş olmanın büyük şansıyla bizi insanlığın derin hafızasına bağlayacak birçok değer birtakım ideolojik hesaplarla masa başında üretilmiş ezberlerle boğuluyor. Bu ezberlerin değeri her tarafından kültür fışkıran bir coğrafyayı betonla kapatmak övüncüyle eşittir.

‘Deniz Koydum Adını’ parçasının sizdeki ve müzik kariyerinizdeki yerini nasıl ifade edersiniz?
Doğrusu şarkıların yayınlandıktan sonra artık sizin denetiminizden çıkıp kendi hikâyesini yazdığı gerçeğine en tipik örneklerden biri Deniz Koydum Adını olabilir. Yani aslında 90’lı yıllar atmosferinde, içinden geldiğimiz sol geleneğe yazılmış sitemkâr bir şarkı, bir anlamda artık savunduğu değerlerden çok uzaklaşmış bir sol geleneği 70’lerin idealist devrimcilerine şikâyet etmek gibi duygularla yazılmış bir şarkı zaman içinde neredeyse Deniz Gezmiş ağıdı olarak kabul gördü, böyle bir hikâye kurdu. Bu kabulle de en çok sevilen şarkılardan biri oldu. Biz de hemen hemen her konserde hâlâ severek söylüyoruz.

Kardeşlik bağı sanatınızı nasıl etkiliyor?
Dersim kültürü ve Zazaca tamamen sözlü gelenekle aktarılmış olduğu için derleme ve kayıt altına alma çabası çok önemliydi. Metin neredeyse 90’lı yılların başından itibaren bu işi kendine görev bilmişti. Gerçekten çok büyük bir çaba, emek ve zaman gerektiren bu işi, üstelik çoğu zaman kendi cep harçlıklarıyla hiç üşenmeden yaptı. Bu onun gezip dolaşmayı, yeni insanlarla tanışmayı seven tabiatına da uyuyordu. Bu sayede hakkını yeterince verememiş olsak da yıllar içinde çok zengin bir kayıt arşivi oluştu. Bense çok gezip dolaşmayı sevmem. Bu yüzden onun getirdiği kayıtları çalışmak da bana düşmüştü. Böyle bir doğal iş bölümü oluşmuştu aramızda. Bu sayede ikimiz için de verimli bir ilişki oldu diye düşünüyorum.

SEVGİNİN KURTARICILIĞINA İŞARET EDEN ŞARKILAR

10 şarkıdan oluşacak Sümbülteber isimli albümünüzün hikâyesi nedir?

Sümbülteber albümündeki şarkıların yarısı 15 – 20 yıl öncesine dayanan eski şarkılardan diğer yarısı da son 3 – 5 yıl içinde yaptığımız yeni şarkılardan oluşuyor. Hepsi beraber nasıl bir hikâye kuruyorlar bilemiyorum ama dünyanın gidişatından memnuniyetsizliği söyleyen ve sevginin kurtarıcılığına işaret eden şarkılar diyebiliriz.

Ülkenin geleceğine dair umutlu musunuz?
Doğrusu ülkenin de dünyanın da geleceğine dair çok umutlu değilim. Ne yazık ki, dünya her geçen gün biraz daha haklının değil güçlünün tercihleriyle şekillenen bir dünya oldu. İnsanın teknik ilerleyişi bir varlık olarak daha erdemli olması ya da daha insani bir düzen kurmasını sağlamadı; buna hizmet etmedi. Hâlbuki çok güzel sözler söylemiş, çok derin manalar keşfetmiş, çok yüce idealler tarif edip peşinde koşmuştu insanlık; bütün bunlara işaret eden ne büyük şaheserler kurmuştu. Mesela ölümsüzlük peşinde koşan Gılgamış ya da Şahmeran hikâyeleri gibi.

Mesela benim için Pir Sultan, Şah Hatayi Türkçe’de söylenebilecek en güzel sözleri söylemişlerdi; sizin için bir başkası olabilir. Goethe insanlık adına söylenebilecekleri en güzel şekilde Almanca söylemiştir. Ama yetmemiştir; Hitler gibi bir caninin çıkışını ve meşruiyet buluşunu engellemeye. Bugün de hâlâ yalan, dolan, riyakârlık, inkârlar, savaşlar, mülteci dramları, silah sanayine yatırılan paralar, silahlanma yarışları; bunlarda huzur arayan, kendine bunları reva gören bir insanlık. Artık alarm veren çevre sorunları, hormonlu yiyecekler, kirli sular, yaşanmaz beton yığını şehirler ve bütün bunlara rağmen hâlâ her yerde hüküm süren bir hoyratlık. Bugün doğrunun, hakikatin, iyinin, güzelin, mananın kendine daha az yer bulduğu bir dünyadayız ne yazık ki. Evet, insandan umut kesilmez ama gidişatın farklı olacağına dair ufukta bir umut ışığı da görünmüyor.