Hrant Dink cinayeti davasında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ile Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında, 'kaçak sayılma' ve 'mallarına tedbir konulması' talebinde bulunuldu.

Hrant Dink davasında savcıdan 13 sanık hakkında kaçak sayılma ve tedbir talebi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün gazetesi yazarı Hrant Dink cinayeti davasında savcı, FETÖ'nün lideri Fetullah Gülen ile FETÖ üyesi firari eski savcı Zekeriya Öz'ün de aralarında olduğu 13 sanık hakkında "mallarına tedbir konulması" talebinde bulundu.

Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 76 kamu görevlisinin yargılandığı dava, yapılan 130 duruşmanın ardından sona ermiş, aralarında Fetullah Gülen ve eski savcı Zekeriya Öz'ün bulunduğu 13 sanığın dosyası yakalandıklarında yargılanmaları için ayrılmıştı.

Cumhuriyet Savcısı bugün de söz konusu 13 sanığın "kaçak sayılması" ve "mallarına tedbir konulması" talebinde bulundu.

DİNK AİLESİ KONUŞTU

Dink ailesinin avukatı, arkadaşları ve meslektaşları Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı.

Avukat Hakan Bakırcıoğlu, sürecin ve yaşananların etkili bir şekilde soruşturulmadığını belirterek, şunları söyledi:

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, cinayete giden süreç ve bu süreçte yaşananlar etkili bir şekilde soruşturulmamıştı ve Hrant Dink'i linç kampanyasını düzenleyenler hakkında iddianame düzenlenmemişti. Başsavcılık tarafından cinayete iştirak eden, cinayette sorumluluğu olan devlet görevlilerinin önemli bir kısmı hakkında iddianame düzenlenmemişti. Ve soruşturmada esas olarak da cinayet kararını kimlerin verdiği, hangi süreçlerden geçirilerek bu emrin hayata geçirildiği somut olarak açığa çıkartılmamıştı.”

"KARAR HATALIDIR"

Avukat Bakırcıoğlu kararın hatalı olduğunu şöyle anlattı:

“Sınırları ve kapsamları belirlenmiş olan bu davada bugün verilen karar önemli ölçüde hatalar içeren bir karardır. 2012 yılında da o dönemde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karar olmuştu. Ve bu karar Yargıtay tarafından 2013 yılında bozulmuştu. Bugün verilen karar da Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle açığa çıkartmayan ve sorunlar hakkında hüküm kurmayan bir karardır. Bu karara itiraz edeceğiz. Elbette ki bu kararın bozulması ve yargılamanın hakkıyla yapılması için sonuna değin bu süreci zorlayacağız. Bu karar bozulacaktır. Bu karar hatalı bir karardır. Bu karar cinayette sorumluluğu olan ve delillerle açığa çıkmış olan birçok kişinin hatalı şekilde beraatiyle sonuçlanmış bir karardır."

"HRANT İÇİN ADALET GERÇEKLEŞMELİDİR"

Hrant’ın arkadaşları adına Bülent Aydın da kararı eleştirerek, şunları söyledi:

“Hrant'ın arkadaşları da sözünü söylemek ister. Biz 14 yıldır izlediğimiz bu davanın ve kararıyla ilgili görüşlerimizi önümüzdeki günlerde ayrıntılı olarak sizlerle paylaşmaya çalışacağız biraz önce hrant dink ailesinin avukatların söylediklerine katılıyoruz. Bu davanın bu cinayetin üstündeki karanlık perdeyi kaldırmadığını bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Biz ilk günden beri nasıl bu cinayette payı ve parmağı olan herkesin mahkeme karşısına çıkması ve hak ettiği cezaya çarptırılmasına kadar bu davayı takip edeceğimizi adalet mücadelesini sürdürebileceğimizi daha önce defalarca söyledik. Bugün bir kez daha tekrar ediyoruz, Hrant Dink cinayetine karar verenler bu süreci işletenler ortaya çıkmalıdır. Öldür diyenler yargılanmalıdır. Hrant için adalet gerçekleşmelidir. Bu nedenle bu kararla adalet mücadelesi sona ermedi. Belki yeni bir aşamasına geçti. Tekrarlamak istiyorum, biz bitti demeden bu dava bitmez.”

"20'NİN ÜZERİNDE KAMU GÖREVLİSİNİN DAHİL EDİLMESİ GEREKİRDİ"

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ve Uluslararası sınır tanımayan gazeteciler temsilcisi Erol Önderoğlu da karara ilişkin yorumda bulundular.

Danzikyan, “Karar, Dink ailesi avukatlarının da söylediği gibi eksik bir karardır. Hrant’ı korumayanlar, Hrant Dink hakkında bir cinayet ihbarı olduğu halde korumayanlar, cinayet işleyen örgüt üzerine operasyon yapmayanların cezasız kaldığını görüyoruz” dedi.

Önderoğlu, şu görüşleri savundu:

“14 yıldır izlediğimiz bu dosyayla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Sınır tanımayan gazeteciler açısından bu dosya nasıl ki bir zamanlar Ergenekon terör örgütü dosyası diye adledilen süreçte ne şekilde siyasi hesaplara malzeme edildiyse bugünkü kararlar da Hrant Dink cinayetinde rol alan devlet içindeki aktörlerin tamamının dahil edilmediğini ve birtakım başka siyasi hesapları karşılamak için manipüle edildiği izlenimi verdi. Dolayısıyla dink ailesi avukatlarının Avrupa insanlar hakları mahkemesine yaptığı başvuruda da gösterdiği gibi bu dosyaya 20’nin üzerinde daha kamu görevlisinin dahil edilmesi gerekirdi.”