Google Play Store
App Store

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Kırkçeşmeler Su Yolu’na zarar verdiği için faaliyet durdurma kararı verilen Cebeci taş ocakları, kararı tanımayarak çalışmaları sürdürüyor. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunan halk tepkili.

Hukuka rağmen zehir saçıyorlar
Mahkeme kararına karşın taş ocaklarının faaliyetine ara vermeden devam ettiği ortaya çıktı. (Fotoğraf: BirGün)
Sibel Bahçetepe
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net

İstanbul’un Sultangazi ilçesindeki Cebeci köyünde yıllardır üretim yapan taş ocaklarının faaliyetleri hakkında, Kırkçeşme Su İshale Hattı üzerinde kaldığı ve koruma alanını ihlal ettiği gerekçesiyle verilen durdurma kararına karşın çalışmaların devam etmesi tepki çekti. Halk ve yaşam savunucuları, ‘‘Taş ocaklarının faaliyeti bir gün bile durmadı, tozdan nefes alamıyoruz. Zehir soluyoruz. Temiz hava, temiz su hakkımız. Taşocakları mahkeme kararlarını yok sayarak suç işliyor. Faaliyetler bir an önce durdurulmalı’’ dedi.

GEREĞİ YAPILMALI

Taş ocaklarının faaliyetlerine ilişkin bir yurttaş, 26 Aralık 2024 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na şikâyette bulundu. Bunun üzerine bakanlığa bağlı İstanbul 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü, bölgeye giderek inceleme yaptı.

İncelemenin ardından bölgedeki taş ocağı faaliyetlerinin Kırkçeşme Su İshale Hattı üzerinde kaldığı ve koruma alanını ihlal ettiği tespit edildiği, konuya ilişkin karar alınıncaya kadar herhangi bir inşai ve fiziki müdahalede bulunulmaması, herhangi bir faaliyet varsa durdurulması gerektiği belirtti. Karara karşın bölgedeki yurttaşlar çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Mahallede yaşayan Merve Sönmez, BirGün’e yaptığı açıklamada, ‘‘Durdurma kararına karşın çalışma devam ediyor. Hiçbir şekilde mahkeme kararını dikkate almadılar. Evimizin hemen karşısında olan taş ocaklarının çalışmaları görüyoruz. Burada 50-60 yıldır taş ocakları var ve sürekli isim değiştirerek faaliyetlerini sürdürüyor. Yetkililerden bir an öne gereğini yapsın’’ dedi. ‘‘Zehir soluyoruz’’ diyen Sönmez, ‘‘Buradaki tozun, doğa katliamının ve de çamurun durdurulmasını istiyoruz. Burada taş ocakları sadece toz değil zehir de saçıyor. Onları soluyoruz. Köy halkı astım hastası oldu. Sadece hani köy halkı da değil, birçok mahalle halkının sağlığı bundan olumsuz etkileniyor’’ diye konuştu.

Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü Avukat Esma Çağlak da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği kararın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İSKİ tarafından da verilmesi gerektiğini belirterek ‘‘Taş ocaklarının hemen dibinde İstanbul içme su kaynağını oluşturan Alibey Barajı var. Onların bu kararı vermesi gerekir. Taş ocakları giderek Alibey Barajına doğru genişliyor. Zaten barajın su seviyesi her geçen yıl hızla düşüyor. Bunların en büyük sebepleri Cebeci’deki taş ocakları. Her şeye rağmen yani faaliyeti durdurma kararına kararı faaliyetleri sürdürmesi kabul edilemez’’ değerlendirmesini yaptı.

EYLEMLER SÜRECEK

Taş ocağının hem merkezi iktidar hem yerel yönetimler tarafından da desteklendiğini söyleyen Çağlak, şöyle devam etti: ‘‘Sultangazi ve Sultançiftliği mahallelerinde ciddi oranda tozdan kaynaklı kalıcı solunum yolu hastalıklarının oluştuğu bir durum var. Sadece bir tarihi eserlere zarar vermesiyle değil, halkın sağlıklı yaşama hakkını da engelleyen bir proje. Kuzey Cebeci aktif faaliyette olan madencilik. Ancak tahribin gerçekleştiği bölge içerisinde Güney Madenciliğin taş ocağı havzası da yer aldığı için iki şirkete faaliyeti durdurma ve ruhsat iptal kararı verilmiş. Karar ayın 12’sinde çıkmış. Ancak şirketler kararlara uymuyor. Hâlâ çalışıyor. Karara uyulmazsa eylemlilik süreci devam edecek.’’

∗∗∗

KUZEY ORMANLARI’NIN YOK OLUŞU DEMEK

Bölge halkı ve yaşam savunucuları dün Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne giderek sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Burada yapılan açıklamada ‘‘Her gün dinamitler patlatılıyor. Çevre mahalleler de ciddi hava kirliliğiyle karşı karşıya. Cebeci Taş Ocakları’nın kapatılmasını istiyoruz. Bunun için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü o bu taş ocağı faaliyetinin devam ettirilmesi, İstanbul’un Kuzey Ormanları’nın yok oluşa doğru sürüklenmesi anlamına geliyor’’ ifadelerine yer verildi.