İdare Hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararını 'absürt' olarak nitelendirdi. "16 milyon İstanbullunun iradesi gasp edilmek isteniyor" diyen Günday, yargı sürecini de anlattı. Siyaset Bilimci Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan ise 31 Mart seçimlerini hatırlatarak "Yalnızca İmamoğlu’na değil İstanbul halkı başta olmak üzere değişim isteyen tüm yurttaşlara verilmek istenen bir cezadır. İktidarın bitmek bilmez rövanşizminin yeni bir örneğidir" ifadelerini kullandı.

Hukukçu Günday ve Siyaset Bilimci Öztan İmamoğlu kararını değerlendirdi: İrade gasp edilmek isteniyor

İdare Hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday ve Siyaset Bilimci Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararını değerlendirdi.

Hukuki sürece yönelik değerlendirme yapan Günday, "Absürt bir yargılama ve karar. 16 milyon İstanbullunun iradesi gasbedilmek isteniyor. Bundan sonra tabii İstinaf ve Yargıtay süreçleri olacak. Karar kesinleştikten sonra ise İmamoğlu’nun sözlerinin muhatabı olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Danıştay’a başvuracak. İmamoğlu’nun görevinin sona erdirilmesini isteyecek ve Danıştay da görevden alacak. Fakat süreç sona ermeden İçişleri Bakanı görevden uzaklaştırabilir. Kayyuma gerek duyacaklarını sanmıyorum. O zaman başka bir skandal olur. Meclis bu süreçlerin herhangi birinde bir kişiyi başkanvekili olarak seçebilir" bilgilerini paylaştı.

"Karar tamamen yanlış" diyen Günday, “İmamoğlu 31 Mart 2019’da seçildi. Sonra seçim iptal edildi. Tam bir kara mizah örneği. Bu kararı da Yüksek Seçim Kurulu verdi. Bu tabii YSK’nin ilk hukuksuzluğu değil. 2017’de de yasada açıkça ve yoruma kesinlikle kapalı bir şekilde yazmasına rağmen mühürsüz oylar sayıldı ve sistem değişti. YSK’nin aldığı bu iki karar da yanlıştır. İmamoğlu da bunu söyledi. Soylu bunun üstüne İmamoğlu’na ahmak dedi. İmamoğlu da bu sözleri iade etti. Peki neden yargılandı? Kurul halindeki kamu görevlilerine hakaretten… Halbuki Mahkeme Başkanı dahi bu ifadelerin Soylu’ya söylendiğini belirtmişti. Bir cumhuriyet başsavcısı buna nasıl iddianame düzenleyebilir, hâkim nasıl kabul edilebilir, doğal yargıç ilkesi yok sayılarak yargıç nasıl değiştirilebilir? Bunun hukuk tarihi yazacaktır. Çok açık intikam aldılar. İstanbul’u kaybettiler, hazmedemediler" diye konuştu.

"TÜM YURTTAŞLARA CEZA VERİLİYOR"

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan ise 31 Mart 2019 seçimlerini hatırlattı. "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen haksız ceza ve siyasi yasak getirme çabası, 31 Mart 2019 Yerel seçimlerinden sonra sandığın ikinci kez iktidar tarafından devrilmesi girişimidir" diyen Öztan, "Yalnızca İmamoğlu’na değil İstanbul halkı başta olmak üzere değişim isteyen tüm yurttaşlara verilmek istenen bir cezadır. İktidarın bitmek bilmez rövanşizminin yeni bir örneğidir" ifadelerini kullandı.

Öztan şunları kaydetti:

"Bu kararla iktidar, seçimin olağan akışında gerçekleşmeyeceğini bir kez daha ilân etmiştir. Saray rejimini sürdürmek için geniş kitlelerin moralini bozmak, ne pahasına olursa olsun iktidardan gitmeyecekleri mesajını vermek arzusundalar. Ancak nasıl 31 Mart sonrasında bu senaryo ters teptiyse şimdi de benzer bir sonuç doğuracak. 31 Mart 2019'da iktidar sandığı hukuksuzca devirdi, o sandık bir daha geldiğinde altında ezildiler. Bugün Ekrem İmamoğlu hakkında çıkan haksız karar daha büyük bir değişimin habercisi olmaya aday. Yurttaşlar bu rövanşizme tepkisini iktidar değişimiyle gösterecek.

Siyasi yasak kararı, iktidarın seçimlerden ne denli korktuğunu. Son güne dek muhalefeti sindirmek için her imkânı kullanacağını kanıtlamıştır. Tüm muhalefetin bu kuşatmayı delecek kitlesel, meşru ve kararlı bir politik cevap üretmesi tarihi bir sorumluluktur. Gezi'den Hayır kampanyasına oradan yerel seçimlere uzanan muhalif hat kitlesel bir dinamizm ile masa diplomasisine indirgenen siyasal muhalefetin durağanlığını aşacak bir imkan yaratma potansiyeline sahip. Demokratik iradeye meşru, kararlı ve kitlesel bir tarzda sahip çıkmak ve halkın acil talepleriyle bu iradeyi birleştirmek tüm ilerici güçlerin görevidir"