Gezi Davası’nda verilen hapis cezası kararına hukukçulardan tepki yükseldi. Kararı değerlendiren avukat Celal Ülgen, “Bu karar tahrik edici bir karardır. Gezi'yi ve Gezi'de direniş gösteren gençleri, işçi sınıfını, herkesi tahrik eden bir karardır. Tahrik sonucu insanların sokağa dökülmesini bekliyorlar" şeklinde konuştu. Kaboğlu ise “Bunu ancak politik, demokratik hukuk devleti yolundaki mücadeleyle aşabiliriz” ifadelerini kullandı.

Hukukçular Gezi Davası kararını değerlendirdi: Yargı siyasetin sopası haline geldi

Bugün görülen Gezi davasında iş insanı Osman Kavala’nın, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla’ tutuklanmasına karar verildi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi hakkında ise 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verildi.

Davada verilen hapis cezalarına hukukçulardan tepkiler yağdı.

CELAL ÜLGEN: HERKESİ TAHRİK EDEN BİR KARARDIR

Kararın ardından TELE1 canlı yayınına katılan Avukat Celal Ülgen, "Beklemediğimiz bir gün müydü? Asla, bekliyorduk. Siyasetin arka bahçesi olmayı bile aşmış, siyasetin sopası haline gelmiş yargıdan beraat kararları beklemek mümkün değil" diye konuştu.

"Önemli bir şey söylemek istiyorum. Bu karar tahrik edici bir karardır. Gezi'yi ve Gezi'de direniş gösteren gençleri, işçi sınıfını, herkesi tahrik eden bir karardır. Tahrik sonucu insanların sokağa dökülmesini bekliyorlar" diyen Ülgen, şunları söyledi:

"Kaos yaratarak seçimden kurtulmanın yollarını arıyorlar. Bu devam edecek. Sadece bu karar değil.

Yakında başka türlü çeşitli olaylarda acaba Türkiye'de kaos çıkarabilir miyiz, seçimden kaçmanın yollarını arayabilir miyizi deneyecekler.

Bu karar ne kadar gidici olduklarının bir göstergesi.”

KABOĞLU: UTANÇ DUYUYORUM

Bir diğer hukukçu CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Bunu ancak politik, demokratik hukuk devleti yolundaki mücadeleyle aşabiliriz” diyerek şunları belirtti:

"Gezi demokrasinin postmodern mantığını temsil ediyor. Tamamen demokratik, barışçıl bir hareketti. Kitlelerin hareketiydi. 10 yıl sonra yeniden yeniden beraat etmiş, hiçbir şekilde suç oluşturmadığına karar verilmiş dosyaları tezgâhlayıp bu şekilde hapis cezalarına çevirmek Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yargı organları açısından yüz kızartıcı bir durumdur. Ben de hukukçu olmaktan utanç duyuyorum. Bunu ancak politik, demokratik hukuk devleti yolundaki mücadeleyle aşabiliriz. Kabul edilemez bu" ifadelerini kullandı.

TAŞÇI: HAİN YERİNE KONULAN, GEZİ’YE GİDEN HERKESTİR

Çağlayan önünde açıklama yapan avukat Akçay Taşçı, “Oraya giden herkese dediler ki, ‘Kökünüz dışarıdadır. Başkasının fonu ile solculuk yapıyorsunuz, başkasının fonu ile çevrecilik yapıyorsunuz’ dediler. Söylenen budur. Hükmün anlamı budur” şeklinde konuştu.

Taşçı’nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Az önce adına hüküm dedikleri bir metin dinledik. Bunu bir yargılamanın sonunda elde ettikleri kanaatin sonucu olarak açıkladılar. Dediler ki ‘Gezinin kökü dışarıdadır. Giden herkes vatan hainidir. Darbecidir. Başka yerden fonlanmıştır.’ Söyledikleri budur. Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman bunların finansörü olmuş. Ülkenin en önemli mimarlarından biri, 70 yaşında hala kirada oturan Mücella Yapıcı finanse etmiş, Gezi’ye giden 10 milyon insanı. Her birimiz için söylendi bu. Oraya giden herkese dediler ki, ‘Kökünüz dışarıdadır. Başkasının fonu ile solculuk yapıyorsunuz, başkasının fonu ile çevrecilik yapıyorsunuz’ dediler. Söylenen budur. Hükmün anlamı budur. En başından beri reddettik. Bu memleketin öz evladı biziz, dedik. Bu memleketin suyu, ağacı, parkı, kamusal alanı, özgürlükleri için biz mücadele ediyoruz, siz değil, dedik. Kaybettiğimiz canların davalarında bir tek kişiyi bir gün yatırmayanlar, bugün arkadaşlarımızın, Taksim Dayanışması’nın, Gezi’nin kökü dışarıda bir komplo olduğu gerekçesi ile utanmadan, beş yıldır yargılandıkları, ayaklarını dışarı çıkarmamış insanlara utanmadan kaçma şüphesi dediler. Şimdi bunun üstüne Yargıtay’ı, sanki onlar başka bir mahkemeymiş gibi, onların süreçlerini de bekleyeceğiz. Ama sözümüz şudur: ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ dedik. ‘Bu daha başlangıç mücadeleye devam’, dedik. Bunu söylemeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımız birazdan cezaevine gidecekler. Orada görüşe gideceğiz, orada söyleyeceğiz. Ama Gezi’ye gelen herkes, defterini açıp önüne koysun. Bu hüküm, yalnızca buradakileri yatırıyor olsa da esas olarak hepsi için geçerlidir. Hain yerine konulan, Gezi’ye giden herkestir. Herkesin, bu arkadaşların üzerinde sorumluluğu vardır. Gezi onurumuzdur. Her yer Taksim, her yer direniş; hala geçerlidir.”