12 Eylül’de Merkez Bankası yeni faiz kararını açıklayacak. Faizlerin düşürülmesi halinde oluşacak riskleri ekonomist Baki Demirel ve Atilla Yeşilada anlattı. Uzmanların ortak görüşü faiz indiriminin çözüm olmadığı yönünde

Hükümet fren yapmamakta kararlı, uzmanlar ise uyarıyor: Faizi düşürmek çok riskli

HAVVA GÜMÜŞKAYA

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 12 Eylül’de toplanıyor. Toplantının ardından politika faizi ile ilgili alınacak kararlar piyasaların merak konusu.
Eski Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile faiz konusunda ters düştüğü için görevden alınmıştı. Çetinkaya’nın yerine atanan Murat Uysal’ın göreve başlamasının ardından PPK, temmuz ayı toplantısında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 425 baz puan düşürerek yüzde 24’ten yüzde 19,75’e çekmişti.

PPK’nin perşembe günü yapılacak toplantının ardından faiz oranlarını tekrar düşürmesine kesin gözle bakılıyor. Erdoğan da geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada “İnanıyorum ki faiz daha da düşecek. Faiz düştükçe enflasyon da düşecektir, bunu göreceksiniz” ifadelerini kullandı.

Ekonomistler Doç. Dr. Baki Demirel ve Atilla Yeşilada faiz indirimi kararının sene sonuna kadar olumsuz sonuçlar doğuracağı görüşünde.

FAİZ İNDİRİMİ EKONOMİYİ CANLANDIRMAZ

Yeşilada, faiz indiriminin ekonomik etkileri üzerine yaptığı değerlendirmede “Merkez Bankası 100-200 puan faizleri düşürebilir. Merkez Bankası faizlerinin ekonomiye ulaşma yolu banka kredileri. Özel bankalar da kredi veremiyor artık. Çünkü takipteki alacakları çok arttı, yani son derece kaygılı durumdalar. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi ekonomiyi bu sefer canlandırmaz” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası’nın bağımsızlıktan uzak olduğunu belirten Yeşilada, “Kararları Merkez Bankası değil, Erdoğan veriyor” dedi.

“Faizleri çok hızlı düşürürseniz yararından çok zararı ortaya çıkar” diyen Yeşilada, Türkiye’nin sene sonuna kadar kur şoku yaşama ihtimalinin çok yüksek olduğunun altını çizdi. Yeşilada, “Yabancılar paralarını alıp kaçarlar, yerliler döviz almaktan hiç vazgeçmedi, onlar da döviz almayı hızlandırırlar. Korkarım bir kur şoku daha yaşanır, belki bu ay olmaz ama Merkez Bankası tek haneli faize inmek konusunda ciddiyse Türkiye bunu kaldırmaz” dedi.

BİLANÇO SORUNLARI ÇÖZÜLMEDEN FAİZLERİ DÜŞÜRMEK ÇÖZÜM DEĞİL

Baki Demirel ise yaptığı değerlendirmede özel bankaların kredi vermeye istekli olmadığını ifade ederek, faiz düşürmenin çok riskli olacağını kaydetti.

Demirel, “Faiz indirimine gerek var mı? Gelişen piyasa ekonomileri faizleri düşürüyor fakat yine orda pozitif reel faiz var. Ama bizim risk primimiz daha yüksek. Yıl sonunda eğer enflasyon yüzde 15 seviyesinde olursa zaten bunun üzerine 4-5 puanlık bir marja ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Demirel faizleri düşürmek için riskli bir dönem olduğunu belirterek, “Bilanço sorunları çözülmeden faizler düşürülse bile bankalar kredi vermeye hevesli değil. Kredi talebi hane halkı tarafında olmayacak, özel bankalar da kredi arzlarını artırmayacak. Ekonomik daralmayı yavaşlatmak için faizleri düşürmek bir çözüm olamaz. Özellikle kasım- aralık ayında baz etkisi tersine dönecek ve her şeye rağmen iç talepte bir artış olursa bu enflasyonu daha da yükseltir. Dolayısıyla şu dönemde faizleri düşürmek çok riskli” şeklinde konuştu.