Bir iş cinayeti olur, yoksullar ölür, aileleri daha da yoksul ve yalnız kalır. Ölümlerin faturası birkaç ustabaşına/şirket yetkilisine çıkar

Hükümetin iş cinayetiyle  ne ilgisi var?

Bir iş cinayeti olur, yoksullar ölür, aileleri daha da yoksul ve yalnız kalır. Ölümlerin faturası birkaç ustabaşına/şirket yetkilisine çıkar. Çünkü inşaat, çünkü alışveriş merkezi, çünkü “merdivenaltı işletmeler” ekonominin tam ortasında, tüm dokunulmazlıklara sahip olarak oturuyor. Ekonominin sahipleri, ne hükümet ne bakanlık yetkilileri mahkeme önüne çıkıyor, sorumlu tutuluyor.

3 Şubat 2011’de Ankara OSTİM’de sabah 11.00 civarında patlama meydana geldi. Dokuz işçi hayatını kaybetti, 30 işçi yaralandı. Aynı gün İvedik’de bir patlama daha oldu, 11 işçi öldü, 13 işçi yaralandı. Organize sanayi bölgesindeki iki patlama da, bilirkişi raporuna göre, oksijen tüpleri kaynaklıydı. Tüp satısıcı Ersoy Gaz ile dokuz işyeri yetkilisine dava açıldı. Üç yılda sanık sayısı 19’a ulaştı. Davanın 22. duruşması dört gün önce, 5 Eylül 2014’te yapıldı. Halen bir sonuca ulaşılamadığı gibi, patlamayla ilgili bilirkişi raporu sorunu bile halledilmedi. Mahkemeye sunulan son bilirkişi raporunun taraflı olduğunu söyleyen avukatların itirazı gelecek duruşma görüşülecek... Peki ya kamu görevlileri? Onlar hakkında soruşturma sürüyor. Üç yıldır.

Son duruşmada ailelerin avukatları bir kez daha “kamu kurumlarının ve tüm sanıkların sorumlulukları yönünden yeniden inceleme yaptırılmasını” talep etti. İlk bilirkişi raporunda ise zaten işyerinin ruhsatsız ve denetimsiz olmasından sorumlu olan Ankara Büyükşehir Belediyesi, Yenimahalle Belediyesi, Ostim ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi yönetimleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı’na bir sorumluluk yüklenemeyeceği belirtilmişti. Bilirkişi, “Kamu görevlileri sorumluluklarını yerine getirse bile ‘kaza’ önlenemezdi” dedi. Kamu görevlileriyle ilgili dosya ayrıldı, soruşturma hâlâ bitmedi.

11 Mart 2011’de İstanbul Esenyurt’ta, pazar günü 22.00 civarında Marmara Park AVM şantiyesinde çalışan işçilerin yatakhane olarak kullandıkları çadırlar yandı, 11 işçi yanarak öldü. Bilirkişi raporu, “çadırın giriş kapısının yanına sünger yatakları istifleyip giriş çıkışı engelledikleri gerekçesiyle” yaşamını yitiren işçileri sorumlu tuttu. Şirket yetkilileri yargılanıyor, bakanlık da dahil kamu görevlileri ise suçlanmadı bile.

31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’daki Emek İşhanı’nda kaçak bir maytap atölyesinde patlama oldu. 21 kişi hayatını kaybetti, 130 kişi yaralandı. Dava ancak iki yıl sonra açılabildi, 14 Temmuz 2014’te sonuçlandı. İki belediye görevlisiyle, iki bina sahibine 5 ila 7,5 yıl arasında cezalar verildi. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ise beraat etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bilirkişi raporunda sorumluluğu tespit edilmesine rağmen yargılanmadı.

İnşaatlar, sanırım hepimizin üzerine beton dökülene dek devam edecek. Hükümetin ekonomiyi kurtarmak için can simidi saydığı inşaat sektörü geliştikçe işçiler daha çok ölecek. Ekonominin arka kapısı, ruhsatsız/denetimsiz işyerleri de kendi haline bırakılacak. Olur da birileri ölürse, faturası birkaç ustabaşına/şirket sahibine çıkacak. Ya da biz sesimizi çıkarıp “Nerede bu cinayetin gerçek sorumluları” diye soracağız.

 

*İş cinayetleriyle ilgili detaylar, Adalet Arayana Destek Grubu’nun hazırladığı İş Cinayetleri Almanağı 2013’ten.