İsveç siyasetinin kırk yılı aşan bir geleneği bu pazar başlıyor. Geleneğin adı, Almedalen Haftası. Almedalen’ın programı, önümüzdeki hafta pazar gününe kadar devam edecek. Bu hafta boyunca, İsveç’te söyleyecek sözü olan herkese açık bir demokrasi platformu sunuluyor. Siyasiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, enstitüler ya da kişiler, binin üzerinde etkinlikle Gotland Adası’nda buluşuyor. Meclis’te temsil edilen her partiye hafta boyunca bir toplantı ve konuşma günü verilecek. Bunun dışında adanın meydanı, çayırı, çimeni herkese açık olacak.

Almedalen Haftası, doğrudan demokrasiyle Twitter arası bir yerde duruyor. Bu iş, 1968’de dönemin Başbakanı Olof Palme’nin başlattığı bir siyasi gelenek. Palme Ailesi’nin yaz tatillerini geçirdiği İsveç’in Gotland Adası’nda, Başbakan’ın bir kamyonun kasasına çıkıp yaptığı bir konuşma haftanın temelini atıyor. 68 yazından sonra Gotland Adası, parlamento çatısı dışında, siyasetin karşılıklı atışmalarla tartışmalarla yürütüldüğü bir alan halini alıyor. Giderek ülke siyasetine şekil şemail çıkartılan bir zemin oluşuyor. Siyasi partilere, ticari amaç gütmeyen organizasyonlar tarafından “Şunun şöyle olmasını istiyoruz” mesajlarının gönderildiği bir hafta yaşanıyor.

Bu yıl ki Almedalen’ın kapışma konusu, maaş görüşleri olacak. Gelecek sene 2,9 milyon İsveçli yeni toplu sözleşmelerinin altına imza atacak. Bu konudaki mücadele şimdiden başladı. Dokuz milyonluk bir ülkede 2016’nın sonuna kadar toplamda 457 toplu sözleşmenin gözden geçirilecek olması her şeyi etkiliyor. Almedalen Haftası boyunca özellikle kadın çalışanların maaşlarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret sözlerinin tutulması için feminist bir baskı yapılmaya hazırlanıyor. Kadın ağırlıklı olan kamu sendikaları atağa hazırlanıyor. Kommunal Sendikası, üniversitelerdeki eğitim görevlilerinin üye olduğu Akademiker Sendikası ve LO Sendikası “Neden erkekler, kadınlardan daha değerli?” diye soracak. “Eşit maaşlar İsveç modelinin ikilemi” başlığı altında seminerler düzenlenecek.

Önümüzdeki mart ayının sonuna kadar İsveç’te çalışma hayatındaki kişilerin üçte ikisinin sözleşmesi sona eriyor. Şimdi İsveç’teki sendikalar için çok sıkı çalışma zamanı. İşveren sendikaları, dünyayla rekabeti yakalamayı bahane gösterip özellikle teknoloji şirketlerinin çalışan sendikalarından baskı görmesini istemiyor. İsveç’te herhangi bir sendikaya üye ol ya da olma, sana şirketin tarafından yapılan zam, sektöründe sendikalı bir çalışana yapılandan daha az olursa sendikaya başvurup şirketinin zam oranını düzeltme şansın var. Bu kuralla her çalışan sendika güvencesine alınmış oluyor. Şimdi yeni gelişen teknoloji ve yazılım şirketleri, endüstri kendi maaş seviyesini belirlesin kimse kimseye karışmasın istiyor.

Eksi faizler, sıfır enflasyon, hafif artan üretim ve azalan ihracat gelirleri tüm bunlar çalışan sendikalarını, işverenleri iknada zora sokacak noktalar. İşveren sendikaları, durumun çok zorlanması karşısında şirketlerin küçülmeye giderek işten çıkarmalara yöneleceği tehdidini kullanıyor. Sürdürülemez maliyetlerin ortaya çıkartılmaması için büyük cümleler kuruluyor.

“Küreselleştik ya hatırlamıyor musun?” kapışma Gotland Adası’na bir kez daha taşınacak. Sosyal Demokrat Parti’yle Çevre Partisi’nin azınlık hükümetinde yönetilen İsveç, azınlık hükümeti bütçesini Parlamento’dan geçiremeyince erken seçim yoluna girdiğinde hiçbir ekonomik kargaşa yaşamadı. Borsa sakin, kurlar yerinde, herkes işinde gücünde yaklaşık bir ay, Aralık Anlaşmasına kadar, işlemeyen bir hükümetle hayat aktı gitti. İsveç’te başbakansız hayat gider ama sendikasız şuradan şuraya kimse adım atmaz. Şimdi Almedalen’da çalışan sendikaları adayı sallayacak “Sallamayın bize” diyecek.