Hükümetten AİHM'e 'Ahmet Şık' savunması: Soruşturma gazetecilikle alakalı değil

348 gündür tutuklu olan Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık’ın AİHM’ye yaptığı başvuruya ilişkin savunma yapan hükümet, FETÖ kumpası olan Ergenekon davasına “sarıldı”.

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, Daha önce FETÖ’yü anlatırken Odatv davasını örnek veren hükümet, Şık’ın “gazetecilik faaliyetlerinden” tutuklanmadığını öne sürdü. Hükümet, Ahmet Şık’ın 11 aylık tutukluluğunu savunurken de AİHM’nin İtalya’da 40 mafya üyesinin yargılandığı davada 2 yıl 8 aylık tutukluluğunu makul bulan kararını örnek gösterdi.

Cumhuriyet davası kapsamında 348 gündür tutuklu olan Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık’ın AİHM’ye yaptığı başvuruya ilişkin savunma gönderen hükümet, Şık’ın tutukluluğunu skandal örneklerle “savundu.”

FETÖ’yü anlatırken Ahmet Şık’ın da mağduru olduğu OdaTV davasını kullanan hükümet, Şık’ın başvurusunun reddedilmesini isterken FETÖ kumpası Ergenekon davasına “sarıldı.” Ahmet Şık’ın “gazetecilik faaliyetlerinden” tutuklanmadığını öne süren hükümet, Şık’ın o tarihteki 11 aylık tutukluluğunun da makul olduğunu ileri sürdü. Hükümet bu görüşüne, İtalya’da görülen ve 40 mafya üyesinin yargılandığı davada 2 yıl 8 aylık tutukluluğu makul bulan AİHM kararını örnek gösterdi. Halen FETÖ sanığı firarisi olan Ergenekon savcısı Zekeriya Öz de OdaTV davası kapsamında Ahmet Şık’ın tutuklanmasını, 2011’de “Gazetecilikten değil” diye savunmuştu.

Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanı Hacı Ali Açıkgül, AİgHM’ye 48 ve 17 sayfalık olmak üzere iki savunma metni gönderdi. Uzun süre savunma göndermeyen ve ek süre isteyen hükümetin bu iki savunmasının daha önce Turhan Günay’ın başvurusu için Anayasa Mahkemesi’ne 2 Mayıs 2017’de gönderilen savunma ile büyük benzerlik taşıması dikkat çekti. Bu da hükümetin, Ahmet Şık davası için gönderdiği savunmanın daha önceden hazır olmasına karşın bekletildiği yorumlarına neden oldu.

FETÖ’yü Şık’la anlattı

27 Kasım 2017 tarihli savunmanın 16 sayfasında, 20 Temmuz 2015’ten itibaren Türkiye’de yaşanan terör saldırıları anlatıldı; PKK, FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi hakkında bilgi verildi. FETÖ ile ilgili bölüm anlatırken; örgütün Ergenekon, Şemdinli, Balyoz, Askeri Casusluk, Devrimci Karargâh, OdaTV ve Şike davalarını amaçları doğrultusunda kullandığı belirtildi.

Mafya dediği için

Ahmet Şık’ın 30 Aralık 2016 tarihinde “PKK, DHKP/C ve FETÖ terör örgütlerinin propangandasını yaptığı” iddiasıyla tutuklandığı anımsatılan savunmada, Şık’ın tutuklanmasının nedenleri arasında attığı bazı tweet’ler, Cemil Bayık röportajı, MİT TIR’ları haberleri sayıldı. Şık’ın devlet ve kolluk kuvvetleri için “katil, mafya, şiddet” gibi ifadeler kullandığını ileri süren hükümet, 348 gündür tutuklu olan Şık’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediği ve tutukluluğun makul olduğunu öne sürdü. Hükümet, Şık’ın tutukluluğunu savunurken İtalya’daki bir mafya davasında AİHM’nin 2 yıl 8 ay süren tutukluluğu makul kabul etmesini örnek gösterdi: “Mahkeme, daha önce bilhassa organize suçlarla mücadele bağlamında 3 yılı aşan ve hatta 4 yıl 3 güne varan tutukluluk sürelerini makul bulmuş ve sözleşmenin ihlal edilmediğine hükmetmiştir. Mahkeme, Pantano davasındaki kararında, 60’tan fazla suçluma bulunduğunu, 44 mafya üyesinin yargılandığını, çok sayıda karmaşık bir yapıya sahip bulunduğunu göz önüne tutarak 2 yıl 8 ay 14 günlük tutukluluk süresinin makul olduğuna hükmetmiştir.”

İç hukuk yollarının tüketilmediğini ve bu nedenle başvurunun reddedilmesi gerektiğin savunan hükümet, FETÖ kumpası olan Ergenekon davasında AİHM’nin verdiği benzer ret kararlarını kullandı. CMK’nin 141. maddesi uyarınca devletten tazminat isteme hakkına sahip olan Ahmet Şık’ın bu haktan yararlanmadığını ve bu nedenle iç hukuk yollarının tüketilmediğini savunan hükümet, başvurunun reddedilmesi gerektiğini belirtti.

Aynı söylem

Ahmet Şık’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin başvurusunu kabul etmeyen hükümet, savunmasında Zekeriya Öz tarzı ifadeler kullandı:

“Hükümet, soruşturma konusunun, başvurucunun gazeteci olarak ‘gazetecilik faaliyetinde bulunduğu’ iddiası ile ilgili olmadığının altını çizmek ister. Dosyadaki bilgi ve belgeler, yazıları ve sosyal medya paylaşımları dikkate alındığında, başvurucu Türkiye Cumhuriyeti’ni ve kurumlarını terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi yansıtmış, ayrıca terör örgütünün bilhassa Türkiye’nin doğru ve güneydoğu bölgelerinde şiddet içeren eylemleri karşısında devletin terörü önlemeye ve kamu düzenini yeniden tesis etmeye yönelik faaliyetlerini şiddetin kaynağı olarak tasvir etmiştir. Dolayısıyla başvurucu, terörü öven ve şiddeti meşrulaştıran fiillerde bulunmuştur”

Ahmet Şık’ın terör örgütlerinin eylemlerini destekler nitelikte yayınlar yaptığı, sosyal medya sitelerindeki paylaşımlarında devleti “katil”, güvenlik güçlerininin meşru operasyonlarını da bir terör faaliyetiymiş gibi gösterdiği öne sürülen iddianamede, Şık’ın bu şekilde “kaos ortamı yaratmayı amaçladığı” ileri sürüldü. Hükümet “gazetecilik faaliyetinden değil” esasına dayanan savunmasına delil olarak sadece Ahmet Şık’ın haberlerini gösterebildi.

Hükümet ders almadı

Savunmasında birçok kararı emsal gösteren hükümet, AİHM’nin OdaTV davasında Ahmet Şık’ın haklarının ihlal edildiğine ilişkin 8 Temmuz 2014 tarihli kararına ise hiç değinmedi. 6 Mart 2011’de OdaTV davası kapsamında tutuklanan Ahmet Şık ve Nedim Şener, 12 Mart 2012 tarihinde tahliye edilmişti. AİHM, Ahmet Şık’ın tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği ile ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm etmişti. Dönemin Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, Şık’ın tutuklanmasına yönelik tepkiler üzerine “Gazetecilikten tutuklanmadılar” diye açıklama yapmıştı.