‘Hür dünya’nın baronları savaş istiyor
Kendisini “demokratik değerlerin koruyucusu” ilan eden savaş örgütü NATO’nun Washington’daki zirvesinden daha fazla çatışma kararı çıktı. Ukrayna’da sahaya sürülen NATO’nun gözü Ortadoğu ve Asya-Pasifik’te. Batı emperyalizminin jandarmalığını yapan örgütün F-16 savaş uçaklarını Ukrayna'ya gönderme ve Asya-Pasifik’e yığınak yapma kararı daha büyük gerilimlerin habercisi. İktidarın NATO sevdası bir kez daha ortaya çıktı.
Dış Haberler
ABD’nin başını çektiği Batı emperyalizminin yeni savaş politikaları Washington’daki NATO zirvesinde somutlaştı. Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü’nün (NATO) 75’inci kuruluş yıldönümünde yapılan zirvede Rusya “düşman” ilan edilirken Çin, Kuzey Kore, İran açıkça hedef alındı.
İttifak üyesi ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları’nın katıldığı zirvede “savaş örgütü” NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı devreye sokulması kararlaştırıldı.
Üç günlük zirvenin 38 maddelik sonuç bildirgesinde Rusya’ya karşı Ukrayna’ya daha fazla askeri, politik ve mali destek sözü verildi. Tüm üye ülkelerin kabul ettiği sonuç bildirgesinde, Rusya'nın birliğin güvenliğine "en büyük ve doğrudan tehdit" olduğu vurgulandı.
NATO SAVAŞA DAHİL OLUYOR
Bildiride, İttifak üyelerinin gelecek yıl Ukrayna’ya en az 43,3 milyar avro askeri yardım sağlayacakları taahhüt edildi. Ukrayna’ya silah yardımı ve askeri eğitimler konusunda koordinasyon sorumluluğu NATO’ya verildi. İttifak’ın Ukrayna’da aktif rol üstleneceği ilan edildi.
Tek tek İttifak üyeleri Kiev’e silah gönderse de NATO daha önce “kurumsal” olarak resmi şekilde silah sağlamadı veya Ukrayna askerini eğitmedi. Şu ana kadar yalnızca yakıt, kişisel zırh gibi lojistik destekte bulundu. Bundan sonra yardımların, "Ukrayna için NATO Güvenlik Yardımı ve Eğitimi" (NSATU) adlı yeni bir misyon üzerinden yapılması bekleniyor.
ÇİN DE İTTİFAK’IN HEDEFİNDE
Türkiye’nin de imzaladığı ortak bildiride başta Çin olmak üzere Ukrayna’da Rusya’ya destek veren ülkelerin desteğini sonlandırma çağrısı yapıldı.
Bildirgede, Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaş çabalarının "kesin olarak kolaylaştırıcısı" şeklinde nitelendirilirken, Pekin’in Avrupa-Atlantik güvenliğine sistemik zorluklar yaratmaya devam ettiği iddia edildi.
Rusya ve Çin’in arasındaki "stratejik ortaklık derinleştiğinin" ileri sürüldüğü metinde, "devlet ve devlet dışı aktörlerin kötü niyetli faaliyetleriyle karşı karşıyayız" vurgusu da yapıldı.
Metinde ayrıca Çin’in nükleer silahlarından duyulan rahatsızlık dile getirildi. Liderler, İran ve Kuzey Kore’yi de Rusya’ya Ukrayna savaşında kullanılmak üzere silah sağlamakla suçlandı.
BALKANLAR MERKEZ ÜS
Bildirgede, Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgeleri İttifak açısından stratejik öneme sahip olduğuna da vurgu yapılarak, NATO’nun bölgenin güvenliğine ve istikrarına güçlü bir şekilde bağlı olduğunun altı çizildi.
Batı Balkanlar ile siyasi diyaloğun ve pratik işbirliğinin geliştirilmeye devam edileceği kaydedilen bildirgede, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesine de atıf yapılarak, Müttefiklerin Karadeniz bölgesinin güvenliği, emniyeti, istikrarı ve seyrüsefer özgürlüğünü korumaya yönelik çabalarına destek teyit edildi.
Terörle mücadelenin, NATO’nun kolektif savunması açısından vazgeçilmez olmaya devam ettiği ifade edilen bildirgede, “Teröristler ve terör örgütleri tarafından ortaya konan tehdit ve zorluklara kararlılıkla karşı koymaya devam edeceğiz” denildi.
ÜRDÜN’E NATO OFİSİ
Liderler Zirvesi’nden çıkan karar doğrultusunda NATO Ürdün’ün başkentinde ilk kez bir irtibat ofisi açacak. NATO ve Ürdün’den yapılan ortak açıklamada, karar, “derin stratejik ortaklıkta önemli bir kilometre taşı” olarak nitelendirildi. Eylem planı doğrultusunda NATO, Ortadoğu’ya da yerleşmiş olacak.
NATO’nun benzer şekilde Japonya’da da bir ofis açma planı var. Çin’i kuşatmak için Asya-Pasifik’e yığınak yapmaya hazırlanan NATO’nun Washington zirvesine bu kapsamda Yeni Zelanda, Avustralya, Japonya, Güney Kore ve Filipin liderleri de katıldı.
NATO’nun Asya-Pasifik bölgesine yayılma hevesi Çin’in tepkisini çekiyor. Çin yönetimi, NATO’yu ABD’nin hegemonya arayışının bir unsuru olarak niteliyor. Japonya’nın yeniden silahlanma politikasına NATO’nun destek vermesi Çin için bir endişe kaynağı.
∗∗∗
SİYASAL İSLAMCI REJİMİN NATO SEVDASI ZİRVEDE
ABD’nin talebi doğrultusunda GSYİH’nın yüzde 2’sinden fazlasını silahlanmaya ayırma kararı alan siyasal İslamcı rejimin NATO sevdası zirvede bir kez daha gözler önüne serildi. 2026'daki NATO zirvesinin Türkiye'de yapılacak olması büyük bir “başarı” olarak pazarlamaya çalışıldı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da Washington’daki zirveye giderken “Türkiye NATO’nun belkemiğidir” açıklamasıyla bu durumu vurgulamıştı. Erdoğan, ittifaka en fazla destek sunan ilk beş ülke arasında olduklarını büyük bir “gururla” deklare ederek, bundan sonra da aynı katkıyı vermeye devam edeceklerini söylemişti.
ZÜCCACİYE DÜKKANINA GİRMİŞ BOĞA GİBİ...
NATO Liderler Zirvesi için ABD'de bulunan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Newsweek'e konuştu. Erdoğan, Doğu Avrupa ve Ortadoğu'da yaşanan gerilimlerin çok daha büyük çatışmalara dönüşme potansiyeli taşıdığını söyledi, Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin bir taraf olmayacağını dile getirdi. Erdoğan, "NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışma ihtimali kuşkusuz endişe vericidir. Bu sonuca yol açabilecek her türlü adımdan bilinçli olarak kaçınılmalıdır" dedi.
Erdoğan, "Bazı Batılı müttefiklerimizin Rusya'ya yönelik tutumu yangına körükle gitmekten başka bir işe yaramadı. Buna karşılık biz, savaşan her iki tarafla da diyalog kurarak onları barışa yaklaştırmaya çalıştık. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyerek ilerliyoruz. Züccaciye dükkanına girmiş boğa gibi davranarak böylesine hassas süreçleri ilerletmek mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile her konuda aynı fikirde olmadığını söyleyen Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile de benzer bir durumda olduğunu dile getirdi. Erdoğan, Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri'ne ABD'nin destek vermesini eleştirdi. Erdoğan, "Sayın Biden ve benim bu konuda farklı görüşlerimiz var. Biden ile insan hakları konusunda farklı görüşlere sahibiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şanghay İşbirliği Örgütünün de NATO'ya alternatif olduğunu düşünmüyoruz. Benzer şekilde BRICS'i de başka herhangi bir yapıya alternatif olarak görmüyoruz." diye konuştu. Erdoğan, "Suriye topraklarının terörden tamamen arındırılmış ve Suriyeliler tarafından yönetilen müreffeh bir devlet olması temel arzumuzdur" dedi.
GSYİH’NİN %2’Sİ SİLAHLANMAYA GİTTİ
Yeni çatışmalara hazırlanan NATO’da ABD’nin dayatması sonucu GSYİH’nın yüzde 2’sini savunmaya harcayan ülke sayısı 23’e çıktı. Türkiye'nin savunma harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 2'si düzeyine yükseldiğinin açıkça kayda geçildiği zirvede, NATO Türkiye'yi takdir etti NATO verilerine göre, Türkiye'nin bu yıl GSYİH'nin yüzde 2,09'una karşılık gelen kaynağı savunmaya ayırması bekleniyor. Türkiye geçen yıl GSYH'sinin yüzde 1,58'ini savunma harcamalarına ayırmıştı.
Görevini 1 Ekim'de eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte'ye bırakmaya hazırlanan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de bu yıl pek çok ülkenin yüzde 2 hedefini tutturacağını açıklamıştı. Şubat ayında yapılan değerlendirmede bu hedefe erişmesi beklenen ülke sayısı 18'di. Almanya bu yıl ilk kez yüzde 2 sınırına ulaşacak.
KAZANAN AMERİKAN SİLAH TEKELLERİ
Kasım ayında yapılacak seçimlerle Beyaz Saray'a dönmeyi uman Donald Trump, hâlihazırda yürüttüğü kampanya sırasında da yüzde 2 ısrarını sürdürüyor. Trump, savunmaya yeterince para harcamayan İttifak üyelerine, olası bir saldırı durumunda destek vermeyeceğini söyledi.
Ülkelerin artan savunma harcamalarının en büyük yararlanıcısı Amerikan silan sanayi. Özellikle ABD'li Lockheed Martin şirketi Ukrayna savaşının ardından birçok ülkeden yeni F-35 ve F-16 savaş uçağı siparişleri aldı. Silah tekelleri karına kar katıyor.
∗∗∗
EMEKLİ DİPLOMAT SOLAKOĞLU: SAVAŞIN RUSYA VE NATO ARASINDA OLDUĞU TESCİLLENDİ
ABD’de Demokratlar işbaşına geldiğinden beri küresel alanda yaşanan gelişmeleri yakından izleyenler için NATO’nun 75. Kuruluş yıldönümüne denk gelen Washington Zirvesi’nden çıkan karar ve mesajların kışkırtıcı ve savaş yanlısı tonu şaşırtıcı değil.
Ukrayna’ya silah yardımı ve askeri eğitimler konusundaki koordinasyonun NATO’ya verilmesi kararı birçok açıdan ilginç ama bunlardan belki de en ilgi çekici olanı Rusya-Ukrayna savaşının başından beri “bu savaş aslında NATO ile Rusya arasında” diyenlere öfkelenen Batılılar ve diğer ülkelerdeki fikri ve siyasi uzantılarının bundan böyle bunun gerçek olduğunu kabul etmek zorunda kalacak olmaları.
Fiilî durum böylece resmileşmiş oluyor. Bunun arazideki karşılığının ne olacağını zaman gösterir. Ukrayna’nın bu savaşı sürdürebilmesi için NATO silahlarının yetmeyeceği ve son tahlilde insan kaynağına da ihtiyaç duyacağı açık. Bunun sağlanabileceğinden kuşkum var. NATO ülkelerinin askeri personelinin doğrudan savaşa katılmalarının anlamını herkes biliyor. Bu küresel felaket anlamına gelecek bir dünya savaşı demektir. Bu arada NATO rolü konusunda Macaristan’ın “oyunbozan” konumunu koruyacağını da dikkate almak gerekir.
Silahlanma kapitalizm açısından son derece kârlı bir alan. O yüzden NATO üyelerinin bu alana tahsis edeceği bütçeler aynı zamanda ekonomik büyüme anlamına gelir. Elbette bu halkların refahını artırmaz, zenginlerin zenginliğini büyütür. Yoksullara düşen görev o fabrikalarda çalışıp, o siyahları kullanırken emperyalist cephelerde can vermek olur. Bu yüzden Türkiye’deki düzenin de silahlanmaya ağırlık vermesi olağan görülmeli.
Çin meselesi ABD bakımından küresel ekonomi üzerindeki hegemonik konumunu sürdürebilmesi açısından büyük bir tehdit sayılıyor. Ancak o hesapta hata var. Çin’in Rusya misali yalıtılması mümkün değil. Çin ekonomisi küresel ekonominin çok önemli bir bileşeni. Salt askeri alanda tırmandırma siyaseti, Pasifikte askeri yığınak yapmak ve Çin’le çatışmaya gitmek ABD’nin bir çok alanda Çin’e bağımlı olan müttefikleri bakımından akılcı ve sürdürülebilir görülmeyecektir. Çin o oyunu, ittifakın iç çatlaklarını kullanarak bozma gücüne sahip bana göre.
AKP TÜRKİYESİ’NDEN İTTİFAK’A ÖVGÜLER
Türkiye ise bildiğimiz, beklediğimiz gibi davranıyor. Her NATO zirvesinde ittifaka övgüler düzülüyor. Genel anlamda “çıkıntılık”tan kaçınılıyor ama bir yandan da AKP Türkiyesi kendi bölgesel gündemine uygun politikalarını imkanlar ölçüsünde sürdürüyor. NATO bağlamında “Macaristan” faktörü AKP için de iyi bir kalkan şimdilik. Gerek Ukrayna gerek orta vadede Çin konusunda AKP rejiminin en önde koşmayacağından ve belirli noktalarda ayrışacağından emin olabiliriz. ABD de Türkiye’den talep ve beklentilerini bu gerçek temelinde oluşturacak, toplam faydayı hesaplayarak hareket edecektir.
DOÇ. DR. DEMİR: SİLAHLANMA SAVAŞLARI DA BERABERİNDE GETİRİYOR
Çin ve Ukrayna’ya odaklanmış bir zirve gerçekleşti. Ukrayna Avrupa açısından önemli. Zirve çok net olarak Rusya’nın frenlenmesi, Çin’in dengelenmesi için NATO’nun bu konudaki tavrını gösterdi. Ukrayna’ya silah yardımı konusunda herkes kararlı ama şunu sormak lazım; Sürekli bir silah yatırımı aynı zamanda savaşları da gerektiriyor. Eğer silah üretiliyorsa sadece satma refleksiyle yapılmıyor. Silahlar aynı zamanda savaş bölgelerine de gönderiliyor. Silah aynı zamanda ekonomik bir araç, satılan ülkelerin bağımlılığını da sağlıyor. Türkiye açısından da durumu böyle değerlendirebiliriz. Savaşların sadece silahla kazanılmadığını da unutmamak gerekir. Ukrayna’ya sadece silah uçak ya da belli araçları vermek yeterli olmaz.
2025’te Dışişleri Bakanları Türkiye’de toplanacak, yani 2025 ve 2026’da Türkiye’de önemli iki toplantı olacak. Türkiye NATO’nun en önemli üyelerinden biri. ABD’nin gözünde önemli bir yer tutuyor. Ukrayna konusunda Türkiye’nin Rusya’yla çok ciddi ilişkisi var ama aynı zamanda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor. Bunu çok açıktan ilan ediyor, aynı şekilde Kırım konusunda da Ankara’nın tezi belli bir yere kadar hala duruyor. Ukrayna’ya silah satışını da sağlıyor. Türkiye’nin hem Ukrayna, hem de Rusya’yla arası iyi, hem de NATO üyesi. O nedenle Türkiye’nin NATO için çok hayati önemi var. Aynı şekilde Türkiye açısından da NATO üyesi olmak önemli. Rusya’yla iyi ilişkilerin olması ittifak üyesi olmanın önünde engel değil. Türkiye NATO üyesi kimliğiyle Rusya’yla da belli konularda iyi ilişkiler götürebileceğini gördü ve NATO da Ankara’nın bu durumunu çok net olarak bir kazanç olarak görüyor. Türkiye bu dengenin sağlanmasında ciddi bir katkı sağlayabilecek bir ülke. Hem NATO hem de Rusya açısından.
PROF. DR. UZUNER: TÜRKİYE, NATO’DA DAHA AKTİF BİR ROLE DOĞRU İTİLİYOR
NATO zirvesinde bir kez daha görüldü ki, ABD NATO konusunda daha aktif bir rol ön görüyor. Ukrayna Savaşı’nda da açıkça görüldüğü gibi, bir savaşa NATO’nun nasıl angaje edileceği konusu aslında hem fikir olunan bir mesele değil. Doğu Avrupa devletlerinin, özellikle Polonya ve Romanya’nın daha aktif bir NATO isteği, Rusya’nın hareket edemez hale getirileceği bir toplu savaşa kadar varan noktalara kadar ulaşıyor. Hatta kısmi taktik nükleer silahların kullanımı bile bu uğurda kabul edilebilir gibi görünüyor. Bu durum tabi son derece ürkütücü. Türkiye konuya böyle yaklaşmıyor. Olası bir savaşın bahsettiğim ülkelerin hayalindeki gibi olmayabileceği, NATO konusundan beklentilerinin yine hayallerindeki gibi olmayabileceği konusunda bir körlükleri var.
Asya Pasifik her zaman dünya siyasetinde dengeler açısından önemli olageldi. Bu bağlamda her iki dünya savaşında da bu bölgede yükselen güçler ile önce İngilizler sonra ABD çatışmaya girip bölgenin kontrolünü elinde tutmayı başardı. Bugün de yine bölgede rakip sayılan bir gücün yükselmesi durdurulmak isteniyor. Bu sıcak bir savaşa topyekûn bir savaşa hızlıca dönüşür diyemem, ama bölgesel bazı sıcak noktalar var. Herkes biliyorsunuz Tayvan konusunu dile getiriyor. Sınırlı çatışmalar belki olur ama topyekûn bir savaş konusunda benim şüphelerim var. Silah yığınağı yapılacaktır. Soğuk Savaş zamanı depolarını hatırlayın. Birçoğu aktif olarak kullanılmasa da silahların mevcudiyeti de bir diplomatik araç olduğu için silahlanma ve bloklaşmanın devam edeceğini ön görmek mümkün.
Türkiye, Rusya ile uzun bir tarihe sahip. Türkiye, NATO konusunda daha aktif bir role itiliyor. Bu aktif halden kasıt doğrudan çatışmaya dahil olmak noktasına savrulursa Türkiye kesinlikle bundan çok zarar görecektir. Bu Türkiye özelinde bir konu değil. Bütün savaşlar ülkeleri ve halkları sonuçta perişan eder. Üstelik coğrafi olarak Türkiye, Doğu Avrupa’daki baskıyı azaltacak bir ülke olarak doğrudan Rusya ile baş başa kalabilir. Benim bu derece bir angajman konusunda şüphelerim var. Doğrudan bir NATO ülkesine saldırılmadığı sürece Türkiye’nin Rusya karşısında bir savaşın parçası olmaması gerektiğini düşünüyorum. Rusya’nın uluslararası hukuk açısından haksız olması, saldırgan bir ülke olması bu konudaki fikrimi değiştirmiyor.
Türkiye askeri kapasitesi ile çok güçlü bir ortak. Türk Silahlı Kuvvetlerinin geliştirilip güçlendirilmesi konusunda NATO’nun önemli bir rolü oldu. Son zamanlarda yaşanan yaptırımlar ve alınamayan silah ve uçakları da düşünürseniz, Türkiye açısından müttefiklik ilişkisinde bazı konuların ABD ile çözülmesi gerektiği aşikar. Türkiye’nin Ukrayna savaşına askerleri ile dahil olacağını düşünmüyorum. Bu demek değil ki Türkiye bazı adımlar atmayacak. Rusya’ya bazı hususlarda diplomatik anlamda bazı şeyleri aktarıp birtakım adımlar attırmak adına açık pencere Türkiye. Devam eden müzakereler düşünüldüğünde Türkiye önemli aktörlerinden birisi.
∗∗∗
İTTİFAK ÜYELERİ F-16’LARI UKRAYNA’YA GÖNDERİYOR
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin de davetlileri arasında olduğu NATO zirvesinde savaşı büyütecek kararlar alındı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Amerikan yapımı F-16 savaş uçaklarının Danimarka ve Hollanda'dan Ukrayna'ya sevkiyat sürecinin başladığını ve uçakların "bu yaz kullanımda olacağını" açıkladı.
Ukrayna savaşın başından bu yana gelişmiş savaş uçakları talep ediyordu. F-16'lar Kiev'in bu talebine verilen ilk "olumlu" yanıt oldu. Bunun yanında Ukrayna'ya hava savunma sistemleri de gönderilecek.
Üye ülkeler ayrıca Ukrayna ordusunun eğitimi ve askeri yardımların koordinasyonu için özel bir birlik kurulmasında da uzlaştı.
Zirvede Ukrayna'nın son aylarda "gerekli demokratik, ekonomik ve güvenlik reformları konusunda somut adımlar attığı" vurgulandı ancak resmi üyelik davetinin sadece "gerekli koşullar sağlandığında" gönderilebileceği belirtildi.
Yayınlanan sonuç bildirgesinde "Ukrayna bu hayati adımları atarken, ülkeyi NATO üyeliği de dahil olmak üzere Avrupa-Atlantik entegrasyonu için girdiği geri döndürülemez yolda destekleyeceğiz" ifadesi kullanıldı.
ALMANYA’YA UZUN MENZİLLİ ABD FÜZELERİ KONUŞLANACAK
ABD, Rusya bahanesiyle 2026’dan itibaren Almanya’ya uzun menzilli füzeler konuşlandırma kararı aldı. Bu, Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez ABD’nin silah sistemlerini Avrupa’ya konuşlandırması anlamına geliyor. Almanya’ya yerleştirilecek silahlar arasında SM-6 füzeleri, Tomahawk seyir füzeleri ve daha uzun menzilli hipersonik füze sistemleri olacak.
1987 yılında ABD ile SSCB arasında imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması gereğince böyle bir konuşlandırma anlaşmaya aykırı. Ancak 2019 yılında ABD anlaşmanın uzatmama kararı aldı ve böylece anlaşma geçerliliğini kaybetti.
PASİFİK'TE KAOS YARATMAYIN
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien, ülkesinin NATO bildirgesinde Rusya-Ukrayna Savaşı'nın "kesin olarak kolaylaştırıcısı" olarak nitelendirilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Sözcü Lin, "Çin, NATO'yu ülkemizin iç siyasetine karışmamaya, imajını lekelememeye ve Avrupa'da kargaşa yarattıktan sonra Asya-Pasifik'te de kaos oluşturmamaya çağırıyor" ifadesini kullandı.
Lin, "NATO'nun Ukrayna konusunda 'Çin'in sorumluluğu propagandası' mantıksız ve kötü niyetlidir" diye konuştu. Lin, NATO'nun "sözde güvenliğinin" diğer ülkelerin güvenliği pahasına sağlandığını söyledi.
RUSYA'DAN TEPKİ
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Ryabkov ise ABD'nin Almanya'ya uzun menzilli seyir füzeleri yerleştirme kararının Rusya'nın güvenliğine zarar verme amacı taşıdığını belirtti. "Duygusal davranmadan, yeni tehdide askeri yanıt geliştireceğiz" ifadelerini kullandı.
∗∗∗
KANLI ÖRGÜTÜ ÜLKEMİZDEN KOVACAĞIZ
SOL Parti kanlı savaş örgütü NATO’nun 2026’daki zirvesinin Türkiye’de yapılacak olmasına tepki gösterdi.
Yapılan Açıklamada "Kurulduğu günden beri 75 yıldır Amerikan emperyalizminin gözünü diktiği her karış toprağı kana bulayan bu savaş örgütü, ülkemiz için de dünya için de en büyük tehditlerden biridir. ABD’nin çıkarları doğrultusunda milyonlarca kare toprağımızı üsleriyle işgal eden NATO, bu üsler sayesinde bugün Filistin’de dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen soykırıma her türlü desteği verebilmektedir. Emperyalizmin yayılma strateji doğrultusunda Ukrayna-Rusya savaşını kışkırtan güç yine NATO’dur" denildi. Açıklamada, "Şili’den Türkiye’ye, Filistin’den Vietnam’a tüm dünya halklarının düşmanı, cihatçıların, kontrgerillaların, kanlı cuntaların dostu, eli kanlı savaş örgütünü ülkemizde istemiyoruz. NATO, ülkemizden def edilmelidir! Türkiye halkı emperyalizmin değil insanlığın yanındadır" ifadeleri kullanıldı.
BATI’YA SERT ÇİFTE STANDART TEPKİSİ GELDİ
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez Ukrayna'ya sağlanan destekle Gazze'yi kıyasladı ve ortaklarını çifte standartlı olmakla eleştirdi. Sanchez, "Uluslararası hukuk gereği Ukrayna'ya destek olduğumuzu söylüyorsak, aynısını Gazze için de yapmalıyız" dedi. Savaşın Lübnan'a yayılma tehlikesine dikkat çekti.