İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türk-İş ve Hak-İş ile toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını duyurdu. İmamoğlu, “Ülkemizde nüfusun neredeyse yüzde 10’unun, ülke zenginliğinin yüzde 70’inin sahibi olduğunu düşündüğümüzde, işimizin ne kadar zor olduğunu hep beraber hesaplamamız gerekir” dedi.

İBB, Türk-İş ve Hak-İş ile toplu iş sözleşmesi imzaladı
Fotoğraf: AA

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, (İBB) kendi bünyesinde ve iştirak şirketlerinde çalışanlarına yönelik Hak-İş ve Türk-İş sendikaları ile toplu iş sözleşmeleri imzaladı.

İmza öncesi açıklamalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ülkemizde nüfusun neredeyse yüzde 10’unun, ülke zenginliğinin yüzde 70’inin sahibi olduğunu düşündüğümüzde, işimizin ne kadar zor olduğunu hep beraber hesaplamamız gerekir” dedi.

İmamoğlu, “Eşitlik ilkesini, temelden başlayıp düzeltme konusunda yoğun çaba göstermemiz şarttır. Nüfusumuzun yüzde 50’si ise, bu ülke zenginliğinin sadece ve sadece yüzde 4’üne sahiptir. Türkiye'de servetin yüzde 70’i, neredeyse sadece 8,5 milyon insanın elinde. Neredeyse 43 milyon insan ise, bu ülkenin, bu cennet vatanının nimetlerinin sadece yüzde 4’üne sahip” bilgilerini paylaştı.

'ADALETSİZLİĞİ VE EŞİTSİZLİĞİ GİDERMEMİZ ŞART'

Bu adaletsizliği, bu eşitsizliği gidermemiz şart. Bu çarpıcı boyut, sürece bakışımızın da mücadelemizin de temelini oluşturmalıdır" diyen İmamoğlu, "Tabii, bu bir tercih meselesi. Nasıl bir tercih yaptığınız kıymetli. Yani topyekûn eşitlik kavramı içerisinde 85 milyon insanımızı mı dert ediyoruz, ona dönük mü uğraşıyoruz; yoksa sadece dönem dönem küçük zümreleri ya da belli grupları mı dert edinen bir yönetim anlayışına sahibiz? Ülkenin yönetimsel tercihleri aslında bu manzaraları ve bu istatistikleri önümüze koyar. Bazı ülkelerde en çok kazanan yüzde 10’luk kesimin elde ettiği gelirle az kazanan yüzde 50’lik kesimin elde ettiği gelir arasındaki fark, gelişmiş bazı ülkelerde 7 kat iken, bizde 23 kat. Türkiye’mizde yüzde 50’lik kesimin cebine giren her 1 liranın karşılığında, en çok kazanan yüzde 10’luk kesimin cebine 23 lira giriyor aynı anda ve her yıl zenginleşme, bu yüzde 10’luk kesimde 23 kat büyürken ne yazık yüzde 50’lik kesimdeki fakirleşme de 23 kat derinleşerek aşağı doğru iniyor. Bu süreci durdurmadığımız sürece ülkemizdeki güçlenmeyi ve zenginleşmeyi tarif edemeyiz" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

'ADALETİ SAĞLAYACAK EN BÜYÜK GÜÇ, EMEĞİN GÜCÜDÜR'

"Millet, mutluluk nedir, refah nedir, huzur nedir, bunu kavrayabilmeli. Bu yolda, ortak akılla süreci tedavi etmeliyiz ve tamir etmeliyiz. Bu gidişatı durduracak kaynağın dağılımındaki adaleti sağlayacak en büyük güç nedir, biliyor musunuz? Aslında emeğin gücüdür. Çalışanların gücüdür. Bu süreç orada tedavi edilmeye, tamir edilmeye başlar ve memleketin tamamına yayılması mümkün olur. İşçilerin, ücretlilerin, dar gelirlilerin paylaşımdaki adaletini sağlamak, onların refah düzeyini artırmak, onların imkanlarını geliştirmek, yaşam içerisindeki belli konularda elde ettikleri bazı imkanlar ile aradaki uçurumları kapatmakla, ülkenin refah düzeyini düzeltebilir ve o uçurumları ortadan kaldırabilirsiniz. Biz ‘milletin iktidarı’ için çalışıyoruz. Bir siyasi mensubiyetin, siyasi kişiliğin, siyasi bir bireyin ya da siyasi bir partinin iktidarı için değil; milletin iktidarı için çalışıyoruz. Dolayısıyla biz, gücümüzü bu kavramla ortaklaştırmalı, beraber düşünmeli ve ‘Milletin refah düzeyini yukarıya nasıl taşırız’ı hep birlikte dert edinip çözümler oluşturma konusunda gayret sarf etmeliyiz.

'SOSYAL ADALET KAVRAMI İÇİNDE SENDİKALAR ÖNEMLİ BİR YER TUTUYOR'

3,5 yıl önce ‘İstanbul adil bir şehir olacak’ taahhüdüyle yola çıktık. Adalet çok önemli. Adil olmak, çok önemli. Ailede adalet başlar, sokakta, caddede, mahallede, kurumlarda devam eder; hasılı bütün ülkeye yayılır ve bu, adalet kavramının topyekûn var olmasını sağlar. Sosyal adalet kavramı içinde sendikalar önemli bir yer tutuyor. Sendikalaşma hareketlerine her zaman çok değer vermişimdir. Eşitsizliklerin ortadan kaldırılması hususunda, kendi içerisindeki özgür ve bağımsız ortamların sağlanmasında, asla taraf olmadan mevcut endüstriyel ilişkilerin en çağdaş bir biçimde yürütülmesi, yöneltilmesi hususunda 8,5 yılı aşkın kamu hizmetinde bulunan bir belediye başkanı olarak çok özenli davranmışımdır. Adil olmaya gayret etmişimdir ve hiç kimsenin hakkını, hiçbir kurumun hakkını çiğnetmeden süreç yönetmeye gayret etmişimdir.

İBB işçilerinin yüzde 92’si, toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışıyor. İBB, çalışma hayatındaki 20 iş kolundan 13’ünü bünyesinde barındıran çok büyük bir organizasyon. Bu organizasyonda çalışma ilişkileri, 14 yetkili sendika ile ve 38 toplu iş sözleşmesiyle yönetiliyor. 3,5 yılda, 39 toplu iş sözleşmesi ve 65 ek protokol, karşılıklı iş birliği içerisinde hayata geçirildi. Bu 39 toplu iş sözleşmesinin 21’i, ilk defa bizim dönemimizde örgütlenen işyerleriyle imzalandı. Tüm çalışanların yüzde 57’ye yakını, ilk defa bizim dönemimizde toplu iş sözleşmesinden yararlanma şansına sahip oldu. 2022 yılı içerisinde sendikalarla yaklaşık 50 bin çalışanı ilgilendiren 13 toplu iş sözleşmesi ve 42 ek protokol imzaladık. Kur artışından ve ülkenin genel ekonomik zorluklarından etkilenen çalışanlara destek olmak için ücret yönetimi 6 aylık artışlar olacak şekilde yeniden düzenlendi. Bu iki konuda da sendikalar ile el sıkışarak ilerlendi ve ek protokoller imzalandı. Doğrudan hizmet alımı kapsamında çalışan, KHK statüsündeki yaklaşık 40 bin personelin yol ve yemek ücretlerini insani standartlara getirildi. Toplu iş sözleşmesi yetki davası devam eden yaklaşık 15 bin çalışanın da mağdur olmaması için de gereken hassasiyet gösteriliyor.

'KAMU BANKALARINDAN TEK BİR KURUŞ KREDİ ALMADIK'

Kriz koşullarında, millete ait kamu bankalarından tek bir kuruş kredi almadan, bir belediye olarak çalışanların koşullarını iyileştirmek adına elimden geleni yapmanın da hem keyfini hem gururunu yaşıyorum. Ben, 86 bin çalışanımın ister en tepesindeki yöneticisi olsun ister sokakta emeğiyle o caddeyi, kaldırımı süpüren kardeşim olsun yüzüne baktığımda, kafamı öne eğmeyecek bir yönetici olmayı kendime çok önemli görürüm. Kafamı yere eğmeden, onun yüzüne gururla bakarak onun hakkını koruyan bir yönetici olduğunu hissettiren bir belediye başkanı olmak, benim şu koltukta belki de en memnun olacağım anlardan birini bana yaşatmak demektir. O bakımdan çok önemli adımlar atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Çünkü İstanbul’un ne kadar önemli hizmetler beklediğini biliyoruz. İstanbul’da israfı engelleyen, tasarrufu önceleyen, milletin hakkını koruyan, çalışanın da hakkını koruyan bir yönetim olarak, kamu kaynaklarının bir avuç insan için değil; millet için kullanıldığı bir süreci var etme konusunda kararlı bir biçimde yolumuza devam ediyoruz. Yeni yönetim anlayışımız budur. Modelimiz budur"

ANKA