DİLEK GAPPİ Beş değil, 10 değil, tam 20 yıldır, kentin en merkezi yerinde dev bir çukur duruyor. Basmane Çukuru’nu, son olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) satın alan ve buraya gökdelen dikmeyi hedefleyen Folkart Yapı da projeden çekilince kent yeniden çukurla baş başa kaldı. Kimi kent önderlerine göre aslında bu bir şans çünkü Folkart Yapı, […]

İbretlik bir vaka: Basmane Çukuru

DİLEK GAPPİ

Beş değil, 10 değil, tam 20 yıldır, kentin en merkezi yerinde dev bir çukur duruyor. Basmane Çukuru’nu, son olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) satın alan ve buraya gökdelen dikmeyi hedefleyen Folkart Yapı da projeden çekilince kent yeniden çukurla baş başa kaldı.

Kimi kent önderlerine göre aslında bu bir şans çünkü Folkart Yapı, İzmir tarihi kent merkezinin içerisinde kalan alana 45 katlı ve 250 metre yüksekliğinde iki kuleden oluşan bir gökdelen dikecekti. Ortalama yapı yüksekliğinin 8-10 kat olduğu bölgede 45 katlı bir gökdelen yapılması sıkışıklığı daha da artıracağı gibi trafik, altyapı ve kamusal alan sorunlarını pik noktaya yükselecekti.

Çok sayıda meslek odası ve sivil toplum örgütü sokak arasında büyük bir projenin yapılmasının şehircilik ilkelerine aykırı olduğunu, yapılacak gökdelenin 186 metre rakımlı şehrin en yüksek noktası tarihi Kadifekale’ye eşdeğer yüksekliği ile kent siluetini bozacağını iddia ediyordu. Sonuçta yaklaşık bir ay önce, Folkart Yapı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) projeden çekildiğini bildirdi.

Karar üzerine TMSF, Ege Dünya Ticaret Merkezi arazisinin kendisine ait yüzde 35’lik hissesini, çukurda yüzde 35’lik hissesi duran Güçbirliği Holdinge iade etti.

Yani, 20 yıl sonra çukurda yeniden başa dönüldü.

Peki, süreç TMSF’ye kadar nasıl uzanmıştı, sözünü ettiğimiz ‘yerel yönetimlerin bir yanlış kararı’ neydi?

İzmir’in Basmane Çukuru denilince tevellüt uzun.

Bir yolculuğa çıkmaya hazırsanız, buyrun.

DAVA ÜSTÜNE DAVA

İzmir Belediyesi 1997 yılında Başkan Burhan Özfatura döneminde, kent merkezinde tek yeşil alan olan Kültürpark’a bitişik yaklaşık 20 bin 885 metrekarelik araziyi satışa çıkardı.

Çok ortaklı Güçbirliği Holding adına, İzmirli sanayicilerden Kemal Zorlu, o günlerde 35 milyon dolar ödeyerek araziyi satın aldı.

Büyükşehir Belediyesi’ne de yaklaşık 15 bin metrekarelik alana yeni bir belediye binası yapma sözü verildi.

Holding buraya Dünya Ticaret Merkezi yapmak istiyordu. Temel için tonlarca hafriyat çıkarıldı, 42 metre uzunluğunda kazıklar çakıldı, metrelerce istinat duvarı yapıldı.

Ancak 2001 yılında Türkiye’de ekonomik kriz patlak verdi.

Ve batan EGS Bank’tan bankadan kredi kullanan Güçbirliği Holding’in hisseleri, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçmeye başladı.

Ardından TMSF, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Güçbirliği Holding’in arasında süreç gidip geldi. Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’e bu alandan kurtulmanın yolunu kamu payını artırmakta aradı.

TMSF’yle masaya oturdu ve belediyeye verilecek hisse yüzde 18’den yüzde 30’a çıkarıldı.

Ancak aynı süreçte eski belediye başkanlarından Yüksel Çakmur da projenin imar mevzuatına aykırı olduğu iddiasıyla üst üste dava açmaktan vazgeçmedi. Çakmur’un üst üste açtığı davalarla inşaat tamamen durdu. Son olarak 2013 yılında onaylanan imar planı 4 yıl sonra İzmir 5. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi, süreç daha karmaşık hale geldi.

‘SATMAYIN’ DEDİLER

TMSF, 2013 yılından başlayarak hisseleri satmak için harekete geçti. Ancak Güç Yapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu, “bu ihalede iktisadi bütünlük oluşmadığı için geçersizdir” gerekçesiyle satışlara karşı çıktı. TMSF ise üçüncü ihale sonrası çukuru Folkart yatırımlarını gerçekleştiren Sancak Ailesi şirketi Livamine Madencilik’e 80 milyon dolara sattı. Ve işte karşımıza, uzunluğu Kadifekaleyi’de geçen bir nevi uzay istyasyonunu çağrıştıran o proje bu şekilde çıktı.

Daha birçok maceradan sonra bugün geldiğimiz nokta şu; Folkart Yapı vazgeçince TMSF elindeki hisseleri, , Güçbirliği Holdinge belli bir borç karşılığında yalnızca 3 aylığına devretti. Şimdi ya Güçbirliği Holding yeni bir ortak bularak projeye devam edecek ya da Büyükşehir Belediyesi ‘nin yeni başkanı Tunç Soyer farklı bir formül geliştirecek.

TEHLİKE VAR

Ancak bu arada çukurda bir risk de söz konusu; İnşaat bölgesine çökmeyi önlemek amacıyla 20 yıl önce yapılan geçici duvarların (iksa sistemi) çökme ihtimali olduğu öne sürülüyor. İddialara göre, alanın sadece çevresindeki binalar, açısından değil, yoldan geçen araçlar hatta yayalar için bile risk taşıdığı vurgulanıyor. Evet, İzmir 20 yıl sonra çukurda yeniden başa döndü.Aslında çukur içinde, yerel yönetimlerin; kent merkezlerini geleceğe taşıyacak kapsamlı planlamalar değil de, günlük yaklaşımla planlamalarının hatalarını da barındırıyor.

Kültürpark’ın bitişiğinde, Basmane Meydanı’na cepheli İzmir’in en değerli arazisi için ‘Ben yaptım oldu’ mantığı bizi bugünlere getirdi. Eğer o günlerde alan, fuar dokusuna uygun, kent dinamikleriyle birlikte planlansaydı, kamuya ait bir projeye dönüştürülseydi, bugün onlarca sorun yaşanmayabilirdi. Kenti kentliyle birlikte planlamak ‘lüks’ değil, mecburi bir anlayış olmalıydı.

Özetle, Basmane Çukuru bugün, kentin merkezinde kamunun elinde kalan son alanların, halkın yararlanacağı projeler yerine “Ben yaptım bitti, ben sattım oldu” anlayışının yarattığı ibretlik bir sonuçtur.