Bir ülke düşünün ki, ülkenin iktidar sahipleri 70-80 yıl, “bu ülkede Kürt filan yok; hepimiz Türküz,” diye dayılanmışlar…

Sonra bir gün akılları başlarına gelir gibi olmuş… Daha doğrusu itirafa zorlanmışlar…

“Kürt realitesini kabul ediyoruz,” demişler…

Bunu kabul etmeleri için tam kırk bin çocuğun ölmesi gerekmiş…

İktidar sahiplerine yanlışlarının bedelini ödetmek bağımsız yargının aklına bile gelmemiş. Hiçbir şeyle suçlanmamışlar, yargılanmamışlar ve ülkeyi yönetmeye devam etmişler…

Bir ülke düşünün…

“Askere gitme, çünkü…” diyen aydınlara dava açmak, onlardan hesap sormak kolaymış…

Ama “sonradan bizim de yanlışlığını kabul edeceğimiz politikalarımızın kurbanı ol,” diyenlerden hesap sormak zormuş…

Bir ülke düşünün…

Kırk bin çocuğun ölümünün ardından iki yıl geçmeden, bir başka iktidar sarhoşu şöyle buyurmuş: “Kürt meselesi yoktur…”

Peki, ne vardır?

Yeni bir çatışma mevzisi vardır… Bu mevzide konumlanacak, ölüm sırası bekleyen kırk bin çocuk daha vardır…

Nasılsa hesap sorulmuyor ya… Denetimsiz, kirli yönetimlerin başımızda kalacağı daha çok on yıllar vardır…

• • •
Burası garip bir ülke…

Burası, sıradan insanların geleceklerini iktidarın cezbesine kapılanlara teslim ettiği bir ülke…

Burası Hrant Dink’in katilinin artistmiş gibi polislerle poz verip fotoğraf çektirdiği bir ülke…

Burası yönetim reflekslerinin cinayetleri ört bas etmeye yöneldiği bir ülke…

Devlet görevlisinin, Hrant Dink cinayetinden birkaç saat sonra, “cinayet, millî duygularla işlenmiştir,” diyebildiği bir ülke…

Bir başka devlet görevlisinin, “Fenerbahçe otobüsüne kurşun atılmadı, taş atıldı,” diyebildiği bir ülke…

Burası, “sakin olun, Kürt meselesi yok,” diyenlerin ülkesi…

Burası sorunlardan kaçan, sorunları kabullenip üstüne gitmeyen, çözüyormuş gibi yapmaktan başka elinden bir şey gelmeyen siyasî ergenlerin ülkesi…

Sorunların varlığıyla beslenen katakullici aç gözlülerin ülkesi…

• • •
Burası tam olarak Kenan Evren’in ülkesi… 12 Eylül’ün ülkesi…

Millî Şef’in, tek partinin, başkanlık rejiminin, iç ve dış mihrakların, ama daha çok toplumun iç düşmanlarla korkutulduğu cambazlıkların ülkesi…
Bu ülke 21. Yüzyıla bu cambazlarla girdi…

Tek bir adamın hastalıklı hayallerine terk edilmek üzere…

Şimdi, yalnızca yürütme ve yasama faaliyetleri değil, yargı denetimi de, basın da bu tek ve hastalıklı kafanın içine sığdırılıyor…

Öyle sığdırılıyor ki, dışarıda hiçbir şey kalmıyor…

Ne sosyal demokrat ne Kürt… Ne ateist ne zorunlu askerlik hizmeti karşıtları… Ne sigara içenler ne içki içenler… Ne Aleviler ne Süryaniler…
Ne kahkaha atan kadınlar ne ağlayan kadınlar…

Kafanın dışında kalmaya eğilim gösterenler, başka bir dili konuşanlar, başka dinlere mensup azınlıklar düşman ilan ediliyor…

Bu ülke iç düşmanların ülkesi…

• • •

Mardin’de Süryanilerin kurduğu bir dernek kapatılıyor…

Bildiğimiz, bütün hukukçuların bildiği ve kabul edebileceği herhangi bir gerekçe göstermeleri gerekmiyor…

Derneklerde eş başkan olmaz deniyor… Dernekler birlik adını alamaz deniyor…

Başkan dediğinin eşi menendi bulunmaz deniyor…

• • •
Bu ülke iç düşmanların ülkesi…

Kenan Evren’in 1980 Haziranında komutanlarına gönderdiği tavsiye raporunun ülkesi…

Ne diyordu o raporda Kenan Evren?

“Kürtler ve Ermeniler iç düşmandır... Rumlar da öyledir… Süryanilerse dikkatle izlenmelidir…”

O günden bugüne değişen ne oldu derseniz…

Galiba o rapor elden ele dolaşıp yaygınlaştı…

Herkes okudu… Yargıçlar da okudular. Görünen o ki, rapor imam hatiplerde de okutuldu…

Komutanlar gibi onlar da Kürtleri, Ermenileri, Rumları iç düşman bellediler…

Süryanileriyse dikkatle izlemeye başladılar…

• • •
Büyüklerimiz, 21. yüzyıl siyasî bilincinin nereye doğru eğrileceğini şimdiden çözümlediler…

Bu yüzyılda Süryanilere yer yok, Kürtlere yer yok…

Bu yüzyılda kültürel özerklik bir rüya…

Bu yüzyılda belediyelerin hiçbir hükmü kalmayacak…

Hepsini başkan yönetecek…

Kendilerini başkandan daha başkan hisseden valiler şehirlerin ve o şehirlerde yaşayan azınlıkların anasını belleyecek…

Dinî azınlıkların hakkından gelinecek. Son Süryaniler bir kez daha göçe zorlanacak…

Hepimiz Türk olacağız, hepimiz Sünnî olacağız, hepimiz kapıkulları olacağız…