Maçı analiz ederken iki önemli faktörü ele alarak yorumlamak gerekir. Birincisi; iki takımın kendi aralarındaki maç içeriği üzerine bir yorum. İkincisi; her iki takımın saha içiyle birlikte, saha dışındaki gelişmeler ile ilgili yorumlar. Bunları birbirinden ayrı düşünmek mümkün değil çünkü, saha dışı faktörlerin saha içini etkilememesi söz konusu olmadığı gibi, hele hele bizim gibi futbolu duygusal oynayan ve duygusal yorumlanan bir ülkede hiç söz konusu olamaz.

Her iki takımın ortak sorunu teknik yapı olarak istenilen seviyeye gelememesi olarak görünüyor. İlk yarının neredeyse biteceğini düşünürsek, hâlâ takım yapısı ve oyun prensiplerinin taktiksel olarak oturtulamaması ve oyuncu üzerinden değer katkısının sağlanamaması oldukça benzer bir durum. Puan farkı zaten iyi bir gösterge.


Beşiktaş üzerinden başlarsak; sezonu başarıyla bitiren takımın, iki kupa kazanmasına rağmen teknik direktör ve başkanın Beşiktaş’ın çıkarları etrafında bir stratejik ortak olarak sürece iyi başlayamaması, haliyle gelinen noktanın kaçınılmaz olarak başarısızlık olacağını önceden göstermişti.

Transfer hataları ile başlayan sezon, teknik direktör ile geç anlaşılması üzerine periyotlama olarak sıkıştırılmış bir zaman aralığı içinde istenilen performans düzeyine çıkılamadığı gibi, sakatlık ve yoğun maç trafiği Beşiktaş için olumsuzlukların ana nedeni olarak görünüyor.

Fenerbahçe’de hep sorun olan ve hâlâ devam eden, istenilen teknik direktör formatını bir türlü bulamamasıdır. Bunun sıkıntısı yüzünden, yapılan transferlerin neye ve kime göre yapıldığının bilinmemesi 3 sezonun boşa geçmesine neden oldu. Bu sezon üzerinden bakarsak da aynı resmi görüyoruz. Kendine göre kuvvetli olduğunu düşünen fakat süreci çok politik yürüten Pereira, aslında teknik direktörün donanımları üzerinden bir yetersizliğin ortaya çıkmasıyla birlikte hâlâ tartışma konusu durumunda. Yönetim açısından yapılan önemli hata Mesut Özil transferi ile teknik direktör transferinin birbirinden ayrı ve bütünlük sağlanmadan yapılması ki bu da sezonun ana sorununu oluşturdu. Hâlâ devam ediyor…

Takımların oyun formatlarına baktığımızda, Beşiktaş, geçen seneki pasa dayalı 3. Bölge oyununu özellikle Aboubakar’ın ayrılması ile bu sene bu oyun şablonunu oynayamadı. Bunun sebebi; öne gelen, özellikle santrafora gelen topların 3-4 saniye içinde kaybedilmesi ki Basthuai arkası dönük oynayamadığı gibi, tüm topları deplase pozisyonunda almak istiyor ve bu başarılamayınca top kaybı kaçınılmaz oluyor. Geçen seneki başarıya rağmen, gelinen süreçte 3. Bölge pas oranında Fenerbahçe 23,8 oranıyla Beşiktaş’ın 21,8 oranına göre öne geçmiş durumda.

Diğer sorun, orta alanda geçiş oyununu sağlayacak bir 10 numara olmayışı ile birlikte, Alex transferinin bu oyun için uygun olmaması ve ikili oyun zorunluluğuna mahkûm olan Batshuai’nin oyun karakteri bakımından, önde tek kaldığı zaman, tek oyun formatının ona hiç uygun olmaması ve yardım alamaması onun donanımından dolayı istediği topla buluşmasını engelliyor. Son Kayseri maçında Güven’in Batshuai’nin arkasında 10 numaraya yakın pozisyon içinde kalması, onu boşa çıkardığı gibi iki golde de deplase haldeyken topla buluşması golleri atmasına neden oldu.

Larin’in Sergen Yalçın sayesinde sol kenarda sürekli deplase vaziyette destek oyunu içinde olması, hücum için en belirgin oyun formatını oluşturuyor ve arka direkteki pozisyon alışkanlığı gol atmasının en büyük nedeni oluyor. Alan ve zaman daraldığı zaman Larin’in top ile sorunları başladığından dolayı onun bu formatta oynaması Beşiktaş için de kendisi için de en etkili şablondur.

Ghezzal ile Roiser’in ikili oyununun bu sene istenilen tempoya çıkamaması geçiş oyunundaki en büyük aksaklığın nedenidir. Hem 10 numara desteği alamamaları ve hem de Aboubakar oyununa alışmaları, daha doğrusu Aboubakar’ın oyun kalitesinin işlerini kolaylaştırmasının açığı bu sene için sorunun nedenidir. Beşiktaş’ın en önemli geçiş oyun alanı olan sağ kulvarda, Ghezzal topu alıp içeriye kat ettiği zaman veya topsuz içeriye koşu yapıp topla buluştuğu zaman ikinci bir 10 numara formatına döndüğü oyunda, Beşiktaş en az 6 kişi ile ceza sahası içi ve çevresini kontrol edebiliyordu. Bu şablonu bu sene kaybetti. Ha, bu sene kendi performanslarının çözüm üretmeye müsait olmaması da sıkışmanın diğer nedenidir.

Kayseri maçında olduğu gibi, önde 3.bölge oyunundaki kırılgan top kayıpları defansın sürekli karşı atak ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor ve özellikle Vida gibi yaşlı bir oyuncu için yoğun bir oyun temposunun oluşmasından dolayı, haliyle kolay hata yapmasını sağladığından çok fazla gol pozisyonu veriyorlar. Serdar’ın genç ve pozisyon tecrübesinin az oluşu Vida’ya aynı zamanda onu yönetme görevi verdiği gibi, Vida’nın hataları Serdar için de pozisyon hatası yapmasına neden oluyor ki bu onun için dezavantaj bir durumdur. Kaleci sorunu ve bek desteğindeki kademe sorunu Beşiktaş için arkadaki en büyük tehlikelerdir.

Fenerbahçe maçında Souza ile birlikte Pijaniç ve Oğuzhan üçlüsü özellikle geçiş oyunu için Oğuzhan’ın pas trafiğine girmesi hem Batshuai hem de Gezzal ve Larin daha efektif oynamasına neden olacağı gibi, 3.bölgede top oyunu için zaman darlığı söz konusu olsa da karşı atak ve geçiş oyunu için topun sonuçlanması sağlanmış olur.

Fenerbahçe’de öncelikli olarak Vitor Pereira’nın hâlâ kendi prensipleri üzerinden -elindeki kadronun bu prensiplere uygun olmamasına rağmen- bir dayatmaya varmış şekilde oyun oynatmaya çalışması sistematik sorunun ana nedeni olarak görünüyor. GS maçı hariç kendi isteğinde ısrarcı olması son 8 maçta sadece 2 galibiyet almalarına neden oldu.

Bu koşullarda öncelikle 4’lü sistem içinde oynaması gerektiği bir kez daha Antep maçında ortaya çıktı. Diğer bir gerçek, 10 numara Mesut ile oynama alışkanlığını kazanamayan -ki bunun sorumlusu teknik direktördür- Fenerbahçe, bu alışkanlığı çabuk kazanarak oyun şablonunu bu çizgide oturtması gerekir.

Crespo’nun ortaya koyduğu performans artık ön ikili için Sosa ile birlikte devamlılığın sağlanması üzerine net bir görüntü verdi gibi. Çünkü farklı isimlerle oynayan ikililer, geçiş oyunundaki topun öne geçirmedeki zaman sıkıntısı ve topun ikinci bölgeye sıkışmasına neden olmakla birlikte, rakip takımın savunma setine oturarak takımı hataya zorlayarak karşı atak yenmesine hatta gol yeme ile sonuçlanmasına neden oluyor. Crespo’nun topla geçiş oyunu ve Sosa’nın uzun top ile geçiş oyunu ve yön değiştirmesi bu sorunun çözümü gibi gözüküyor. Mesut zaten 3. Bölge geçiş oyunu için çok önemli faktör ve sonuç alan pasları çok rahat atıyor. İrfan Can’ın Mesut ile oyuna katkısı topu kullanma becerisi bakımından sonuca odaklı olması hem de topsuz oyun içinde orta alanı 3’lü, 4’lü savunma set oyununda etkin kılıyor.

Tisserand ile birlikte eğer dörtlü oynanacaksa, ikili oynayacak oyuncunun Kim ile Szalai’nin çok hata yapmalarından dolayı seçenek için Serdar dâhil bir arayışın olduğu kesin.

Fenerbahçe’nin en büyük sorunu, bek formatında oyuncu sıkıntısı çekmesiyle birlikte, sadece bir tane sağ bek ve bir tane sol bek olmasından dolayı devşirme beklerle oynamasından dolayı, karşı ataklarda bu açıktan rakip takımların oldukça rahat yararlanmasıdır. Pereira hâlâ bu konuda ısrarla devam ediyor.

Oyuncu kalitesi bakımından ve kulübe bakımından daha zengin olan Fenerbahçe hiçbir maçta bu avantajını çok net kullanamadı.

Yeni hoca söylentilerine rağmen, Önder Karaveli’nin geçiş döneminde Beşiktaş’ın başında ikinci maça çıkacak olması ve Kayseri maçında iyi performans göstermesine rağmen, duygusal yoğunluğu bir kenara bırakıp daha gerçekçi düşünürsek, bu maç teknik direktörlüğü açısından önemli bir kıstas olacaktır. Sonraki süreç için de bir değer olacaktır.