Utanç içinde günler yaşıyoruz. Tabii utancı yaşayanlar utanma duyguları olanlar. Utanmayanlar, ülke gerçeklerinden yakından uzaktan haberleri olmayanlar, vicdan yoksunları, vatanını milletini, toprağını satanlar, halkını her geçen gün daha da fakir hale getirenler haliyle.

Bir sorunumuz varsa kafamıza atılan çayı alıyoruz, pansuman yapıyoruz. Ne çaymış arkadaş, her türlü sıkıntıda çay basabiliyoruz. Adeta günümüz demokrasisinin, ekonomisinin morfini gibi. Sıkıntı mı var, seri çay çek kardeşim!

Derdiniz mi var, istediğiniz, istemediğiniz bir şeyler mi var, alın çay, tıpa yapar takarsınız, sıkıntılarınız azalır.

Mesela enkaz üzerinde kurtarma ekiplerinden telefonu alıp, başkasına da kendisini videoya çektiren şovmen vasıf yoksunu düşüncesiz bakanlarla mı dertlisiniz? Alın ya çay için… Enkaz altına da mı kaldınız? Al kardeşim çayı, güzelce ölüver enkazının altında… Vallahi de inanılır gibi değil.

Çay sat onurlu yaşa vatandaş. 200 gram denilen 180 gramlık çay iyi gelir. Maaşın mı yok? Al cebine çay koy. Yeni demledim sıcak sıcak… Hani bir faydası da yok. Sadece tein var içinde, biraz uykuyu alır. Doyurmaz da bu çay. Ha göz çevresinde derdin sıkıntın varsa, evdeki sokaktaki kedilerin köpeklerin gözlerindeki akmalara filan da iyi geliyor aslında. Biraz çay demleyin, bir pamukla gözlere uygulayın. İşte çay mucizesi…

Bu yazıya başladığım saatteki döviz kuruyla, yazının sonundaki birbirini tutmuyor. Çünkü ekonomimiz çokomelli… Dünyanın en vasıfsız para birimlerinden birine çok hızlı geldik. Sorumlusu kim? Yok, çokomel şov. Çokomeli bu sefer üzerimize başımıza döktü döviz kuru, bildiğin bizimle fantezi geçiyor döviz… Malum kur… Zaten o kurun da ne biçim bir şey olduğu belli.

Asgari ücretle dolar alınsa, yani çokomel bakanının “Dövizle mi maaş alıyorsunuz?” dediği gibi takılsak. Yılın başında 2324 Lira olan asgari ücret bugün itibariyle 3333 Lira olacaktı. Nasıl olsa çokomel üzerimize sürüldü artık. Zevk çayı içeriz artık fantaziden sonra…

Daha iki gün önce ekonomi için kurtuluş savaşındayız diyordu çokomel başkan. Şimdi ise pırıl pırıl yeni bir döneme girdiğimizi söylüyor. Bakan terli, bakanın gözler çıp çıp… Bakanın karşısında sadece yağdanlıklar online olabiliyor. Birlikte Eti Puf, Çokomel muhabbeti yapılıyor.

Ben diyorum ki artık hazine ve maliyenin başına bir de Eti Puf’u geçirelim. Nasıl olsa bunun kadar kötü olamaz. Hiçbir şey yapmamak bile daha iyi arkadaş. Her gün farklı palavralarla vatandaşı kandırmaz en azından Eti Puf. Eti Puf, sessizliğiyle bile daha erdemlidir yemin ederim. Eti Puf yalan söylemek istese bile söyleyemeyeceğinden daha ahlaklıdır çünkü.

Sanki farkında değilsiniz, ülke ortadan çatladı, battık, açız… Belki size abartılı gelebilir ama stepne lastiğiniz bile vatandaş açlıktan çıldırmasın diye garibanlara ekmek dağıtıyor… Çünkü ekmek karın doyurmuyor, yalanlarınıza da karnımız tok.

Her şeyden haberiniz var, hiç kafanızı kuma gömmeyin.