“Dua edin de Kobani düşmesin.” Dün Kadri Gürsel’in yazısının başlığı böyleydi. Kobani düştüğünde binlerce insan canından olacak. Kobani düştüğünde barış umudunun son kırıntıları da yok olacak.

Yani? İçimizdeki Şeytan!

“Dua edin de Kobani düşmesin.” Dün Kadri Gürsel’in yazısının başlığı böyleydi. Kobani düştüğünde binlerce insan canından olacak. Kobani düştüğünde barış umudunun son kırıntıları da yok olacak.

Ortadoğu’da IŞİD ve ABD zıtların birliğinden oluşan bir düzen kuruyor.

Demek ki Yeni Türkiye değil Yeni Ortadoğu (YO) kuruluyor. Zalim (siz onu ZŞ diye tanırsınız) bir süreliğine tam da bu iş için enstrüman…

ABD, BOP bitti YO verelim diyor… Yo! Biz almayalım.

Bakmayın siz Amerikalıların ara sıra afra tafra yapmasına. Murat Yetkin geçtiğimiz günlerde şu acı gerçeği hatırlatmıştı: “İşin üzücü yanı Türkiye’nin ekonomik ve demokratik gelişkinliğine değil, askeri işbirliğinin niceliğine yönelik bu tür eleştirilerin genellikle Türk yönetimlerinden daha fazlasını koparma amaçlı kokmasıdır; ne yazık ki amaçlanan hep daha fazla askeri taviz olmaktadır.”

Zalim’i köşeye sıkıştırdılar. Haftalardır dillere düşen dinleme v.b. haberlerinden anlaşılıyor ki iplerini ellerine almışlar, zaten dinlediklerini de bizzat kendileri ilan ettiler. NATO zirvesindeyken Zalim tek laf bile edemedi bu konuda, ayıbı ima edilince utanmıyor ama belli ki çok korkuyor. Böylesine pis bir tezgâh… İnsanın dili varmıyor ama diplomasi dedikleri şantajla “ikna” ediyorlar. Dün olmaz dediğine bugün bal gibi olur diyor.

Nereden nereye değil mi? Sahi bir de Yeni Osmanlıcılık vardı! Sözüm ona bir “Sünni İmparatorluğu” kuracaklar, hatta Cuma namazlarını Şam’daki Emevi camisinde kılacaklardı. Şimdi cenaze namazları kılınıyor dört bir yanda bu saçma sapan ve vahşi iddiaları yüzünden.

En korkutucu yanı: Bizler dahil herkesin desteklediği barış süreci de savaş sürecine dönüştü dönüşecek. Çözüm süreci için samimi Kürt ha bire netleşsin derken hain Kurt puslu havayı seviyordu. Netleştiler: Kürtlerin defterini dürmeye Kobani’den tekrar başladılar. Aynı anda PKK ile barış ve PYD ile savaş halinin imkânsızlığını ispatladılar.

Kobani maskeleri düşürdü ve Kürt siyasi hareketinin sabır taşı çatladı. Süreç bitti bitecek gibi. Bakalım Öcalan nasıl bir tavır sergileyecek? Barış umuduyla hâlâ içimizdeki şeytanla ittifak yapacak mı?

Peki içimizdeki şeytanı kim taşlayacak? “Biz” taşlayacağız! Peki “Biz” kimiz? Bizler 30 Ağustos’ta ve 21 Eylül’de bir araya gelen ve birlikte mücadeleye karar verenleriz, açık konuşmak gerekirse can havliyle bir araya gelenleriz. Artık bundan ötesi canımızı korumak için canımızı dişimize taktığımız bir mücadeleye girişmek.

AKP zulmünü kısa dönemde belki bertaraf edemeyiz ama AKP’nin elini bozabiliriz. Elini bozunca hedefi hep 12’den vurmasını önlemek, her dediğinin olamayacağını ispatlamak, gidişatına takoz koymak bile ilk adımlarda başarı sayılmalı…

İşte bunu derhal başaracağız. Gezi'nin ruhunu yaşatabilmek için, Somalı madencilerimizin hesabını sorabilmek için, çocuklarımıza imam hatip olmaktan öte bir gelecek kurabilmek için, Kobani’de katledilen Kürt kardeşlerimizin yanı başında olabilmek için bunu başarmak zorundayız.