Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme taşıyadurduğu “idam” tartışmasını yenileyen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, idam cezasının geri getirilmesini istediklerini belirterek, "BBP olarak ekim ayında teklifimizi Meclise sunacağız ve milletimize verdiğimiz sözü tutacağız, inancımızın gereğini de yerine getireceğiz inşallah" diyor.

İnşallah maşallah da zat-ı muhterem, idam cezalarından hangileri daha hayırlara vesile olur acaba ibret-i alem için, bir izahta bulunmamışsınız. O zaman ben derlediğim bilgilerleidam cezası uygulama-yerine getirme(infaz) yöntemlerinin kimilerini anımsatarak belleklerinizi tazeleyeyim kısaca:

Asma: En eski yöntemlerden biridir. Düğüm, kişinin boynunun kırılmasını sağlamak için arkasına getirilir. Sonra bedenin aşağı düşmesini sağlayacak olan düzenek çalıştırılır.

Gaz Odası: İlk olarak 1920’lerde kullanılmıştır. Gaz verildikten 6 ile 18 dakika arasında ölüm gerçekleşir.

Giyotin: Baş kesmenin, en az acı veren yöntem olarak savlandığı dönemde Fransa’da giyotin ile idam cezası varken, Osmanlı Sarayında ise, üç ayakta sallandırılma ve iple boğma vardı. Fransa’da giyotin en son 1977 yılında kullanıldı.

Zehirli İğne: ABD’nde kullanılan en yaygın yöntem. Ölüm, birbirini izleyen üç değişik ilaç ile sağlanır. Amaç hızlı öldürme, bunun da gerekçesi “acı çektirmeden”. Ama şip şak olmuyor öyle her zaman. Yetkililer, 53 yaşındaki Dennis McGuire'nin yaklaşık 25 dakika boyunca can çekiştikten sonra öldüğünü açıklıyor. Bir diğerinde, 55 yaşındaki Wood'un 2 saat içerisinde yaklaşık 600 kez soluk almaya çalıştığı belirtiliyor. Ronald Smith'in ilk denemesi başarısız geçiyor ve 45 dakika can çekişen Smith, bir daha idam ediliyor. Böyle irili ufaklı terslikler, kazalar da yaşanıyor(!)

Elektrikli sandalye: Yargılı(mahkum), özel olarak yapılan sandalyeye bağlanıyor, kafası ve bedeni, bakır elektrotlara daha iyi dokunsun(temas) etsin diye tıraş ediliyor. Uygulama sırasında birçok akım dalgası kullanılıyor. ABD’de her eyalet kendi sayısını, süresini ve gücünü belirliyor:Örneğin Florida: 2300 V (9.5 A), 8 saniyelik, 1000 V (4 A) 22 saniyelik ve 2300 V (9.5 A) 8 saniyelik. Örneğin Virginia: 1800 V (7.5 A) 30 saniyelik ve 240 V (1.5 A) 60 saniyelik gibi bilimsel veriler var.

Kurşuna dizme, baltayla kılıçla kelle uçurma, zehirli, vahşi hayvanların arasına atma, kol ve bacaklardan dört atın çekmesi ile parçalama, sırttan deriyi yırtıp çıkarma, kaynar kazana sokma, yükseklerden aşağı atma, yakma, kazığa oturtma, diri diri toprağa gömme, taşlama(recm) gibi insanlığın bu müthiş keşiflerinin bazılarına malumaliniz vakıfsınızdır illaki. Ama benden bu kadar. Siz bu mevcut idamlardanhangisini arzu buyurursanız onu kabul eder ya da suçları kendinizce sınıflandırır da artık ona göre layığını bulur; asma ile mi olur, kesme ile mi ya da neyle olur, keyfinizce seçer, tercihlerinizi yaparsınız mesut bahtiyar...

idam-onerileri-499144-1.

idam-onerileri-499142-1.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı ve avukat Öztürk Türkdoğan, bunun “yasa teklifiyle değil ancak anayasa değişikliği ile gerçekleştirilebileceğini” belirterek şu değerlendirmede bulunuyor: “İdam, sürekli konuşularak belli bir kesime yönelik nefret, tehdit dili olarak kullanılıyor... İdamı uygulamak için Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkmayı göze alması gerek, bu da ekonomik olarak ölmek demektir.“

Avukat Turgut Kazan: “Anayasanın birçok maddesini değiştirmeleri gerekir. Kaldı ki uluslararası sözleşmeler var. Türkiye’de gerilimi artırmak için oynanan bir oyun. İdam cezası ile bir yerlere varılacağını düşünenler, cezayı kaldıran tasarılara baksınlar, altında Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını görürler.”

Son noktayı şöyle koyuyor Destici: “Anayasayı değiştirecek sayımız yok diyebilirler. Referanduma götürelim, millet ne derse onu yapalım. Bizim teklifimiz bu."

Benim önerimde “milletin; idamın devlet eliyle işlenen nasıl bir öldürüm(cinayet) olduğunu algılaması, kavraması adına belgesellerle, filmlerle, kitaplarla buluşturulması geliyor(zorunlu gerekiyor) önce.”

Kimi örneklerini arz edeyim haftaya, hizmette kusur etmeyeyim. Siz halkoylamasını halledersiniz sonra, olur mu muhterem(ler)?!...