Google Play Store
App Store
İflas riski 10 ayda 3 katına çıktı

Haber Merkezi

Ekonomide her alanda alarm veriliyor. Ülkelerin ekonomik kırılganlığını belirten CDS primleri de tehlikeli çanlarını gümbürtüyle çalınıyor. Faiz indirimleri başlamadan önce, 2021 Eylül ayında 357 puanda olan CDS primi 900 puanın üzerine çıktı. Türkiye’nin ekonomik kırılganlığı 10 ayda neredeyse 3 katına çıktı. CDS primleri mayıs ayında 709 puandı.

CDS değerinin artması ülke ekonomisinin daha da kırılganlaştığını ve şirketlerin iflas etme ihtimalinin arttığını gösteriyor. Ayrıca yabancı yatırımcı iflas riski yüksek olduğu için CDS değeri yüksek ülkelerden uzak duruyor, borç da vermiyor.

Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yükseliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın haziran başı açıkladığı önlemler, piyasayı memnun etmeyince CDS’nin yükselişi de hızlanmıştı. CDS aynı tarihlerde 800 baz puan seviyesini aşarak 2008’den bu yana kaydettiği zirveyi yenilemişti. Yeni puanla birlikte ise 2008 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşıldı.

Ekonomistler endişeli. Ekonomist Şenol Babuşcu 1950 ve 1970’li yılların sonlarında olduğu gibi ithalat bedelini ödeyememe ve dış borçları zamanında ödeyememe sorunları olduğunu belirtti. Prof. Dr. Uğur Emek “İktisat aklına aykırı ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ söyleminin başladığı Eylül 2021’de 400’ün altında olan ülke risk primi (CDS) 900’a dayandı. İflas riski giderek yükseliyor” değerlendirmesinde bulundu.

KIRILGANLIK VE RİSKLER YÜKSELİYOR

CDS primlerinin yükselme nedenleri ve sonuçları üzerine BBC’ye değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Selva Demiralp ise şu açıklamayı yaptı:

"Tüm dünya enflasyona karşı faiz artırırken önce "Biz yeni bir model deniyoruz, faiz indirince enflasyon da düşecek", sonra "Aslında bu bilinçli bir tercihti, faiz artırsaydık enflasyon düşerdi ama biz büyümeyi tercih ettik" demek, karar alıcılar seviyesinde yaşanan büyük kafa karışıklığına işaret ederek piyasalardaki panik algısını yükseltiyor ve CDS primini artırıyor. Ne yöne gideceği belli olmayan, bir sonraki adımı tahmin edilemeyen bir ekonomide belirsizliklerin getirdiği kırılganlık ve riskler de yükseliyor.

Eğer enflasyon probleminiz varsa bununla faiz indirerek mücadele edemezsiniz. Hatada ısrar edilmesi, enflasyonun yarattığı sorunların bütçeden aktarılan kaynaklarla hafifletilmeye çalışılması bu sefer bütçe açığını artırıyor ve sonu görülmez politikalar yatırımcı güvenini sarsıyor. Düşük faiz sadece enflasyon yaratmaz. Düşük faiz döviz talebini tetikler. Arzını azaltır."

CDS PRİMİNİN SONUÇLARI

Demiralp primlerin artmasının sonuçlarını şöyle sıraladı:

"Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar. Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.

Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır. Borçların çevrilememesine dair çok önemli bir uyarı niteliği taşıyan CDS göstergesinin ulaştığı tehlikeli seviyeyi çok ciddiye almak ve en kısa zamanda dünyaca kabul görmüş politikalarla enflasyon problemini öncelik haline getirmek gerekiyor. Denenmemiş ve literatürde karşılığı olmayan politikalarla daha fazla zaman kaybetmemeliyiz. İçinde bulunduğumuz krizden çıkmanın başka bir yolu yok."