İfşa olan Ankara’nın Kıbrıs politikasıdır

Münür Rahvancıoğlu - (Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri)

Türkiye’nin tanınmış ülkücü mafya liderlerinden Sedat Peker, yayımladığı videolarıyla üç haftadır adeta Türkiye’nin gündemini belirliyor. Bu videolarda ülkemiz Kıbrıs da sürekli yer alıyor. Zaten Türkiye mafyasından bahsederken konunun “yavru vatan” Kıbrıs’a gelmemesi şaşırtıcı olurdu. Ülkücü mafya Peker, son videosunda hem 1996 yılında öldürülen yurtsever gazeteci Kutlu Adalı cinayetini hem de Kıbrıs’ın kuzeyinin uyuşturucu ve kara para aklama trafiğiyle ilgili nasıl bir merkeze dönüştürüldüğünü açıkça itiraf etmektedir.

Peker, Kutlu Adalı cinayetinin azmettiricisinin o dönemin TC İçişleri Bakanı Mehmet Ağar olduğunu söylüyor. Ağar’ın Kutlu Adalı’yı hedef gösterirken “Kıbrıs’ı Rumlara satma niyetinde olduğu” yalanına başvurduğunu videolardan öğreniyoruz. Anlaşılıyor ki Ankara’nın Kıbrıs politikasını eleştiren her Kıbrıslı Türk muhalifin suçlanmasına yönelik şu sıralarda da sıkça kullanılan bu yalan, Adalı için de kullanılmış ve TC’nin İçişleri Bakanı, siyasi bir cinayette mafyayla birlikte çalışmıştır. Öte yandan bu alçak cinayetin dışında, yurdumuzun kumarhanelerle anılmasına sebep olan casino ve otellerin mafyanın uyuşturucu ve kara para aklama işlerinde nasıl kullanıldığı ve bu işlerde devlet erkanından isimlerin aile mensuplarının da rol aldığı yine bu videolarda açıkça söylenmektedir.


Kimsenin arka bahçesi değiliz

Peker sözleriyle sadece kavga ettiği çevreleri değil, Ankara’nın ve Kıbrıs’taki işbirlikçilerinin yıllardır faşist ve gerici sahtekârlıklarla savunduğu rejimin kimlerin faydasına olduğunu da ifşa etmiştir. Her ne kadar Kutlu Adalı cinayetinin araştırılması açısından bir ihtiyacı yeniden gündeme taşısa da Kıbrıslı Türkler için sorun Ağar, Peker ya da Çatlı meselesi değil, bir sistem sorunudur. Kıbrıslı Türk yurtsever Arif Hasan Tahsin’in deyimiyle Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratılan rejim halkımız için bir çirkef yatağıdır. “Milli dava” denilerek sömürülen Kıbrıs, Ankara için çeşitli ülkelerden işadamı görünümlü mafyaları ve bürokratları zengin etmek için kullanılan bir kara parçasıdır. Ancak yurdumuzun, Türkiye’nin ne arka bahçesi ne de kalın bağırsağı olmasını kabul edebiliriz.

Bizim için bir sistem sorunudur

Bu yüzden Bağımsızlık Yolu için konu, sadece tetikçiler ve azmettiriciler ya da geçmişin ve bugünün mafyaları değil, Ankara’nın Kıbrıslı Türklere dayattığı bir sistem sorunudur. Faşist mafya Peker, kendi çıkarları için de olsa bu çirkef yatağının hem Kıbrıs’tan hem de Türkiye’den daha iyi görünmesine vesile olmuştur. Bu rezil sistemi değiştirecek olan ise egemenler arası gerilimler değil, Kıbrıs ve Türkiye halklarının her türlü faşizme ve gericiliğe karşı mücadelesi ve dayanışmasıdır. Bu yüzden şunu tekrar vurguluyoruz ki, AKP ve MHP bloku başta olmak üzere egemenlerin yıllardır uyguladığı Kıbrıslı Türkler ile Türkiye halklarının arasında gerilim çıkarma politikasını kırmak, iki ülke devrimcilerinin öncelikli görevlerinden biridir. Çünkü resmi görevli ya da değil, mafyaların iktidarlarını dağıtacak ve Adalı cinayetini de yurdumuz Kıbrıs’ı ve komşumuz Türkiye’yi de aydınlatacak olan halkların devrimci mücadelesidir.