Ankara Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen akademisyen, eski KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen; Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından İskenderun’da Dayanışma Gönüllüleri arasına katıldı. “Geldiğimiz günden beri burada maalesef devlet kurumlarının herhangi bir faaliyetini göremedik” diyen Gezen, ilk günlerden beri deprem bölgesinde olduklarının altını çizerek “İnsanlar bize, ‘Siz burada olmasaydınız ayakta kalamazdık’ diye söylüyorlar” ifadesini kullandı.

İhraç edilen Akademisyen Aysun Gezen, deprem bölgesinde Dayanışma Gönüllüsü oldu

Ankara Üniversitesi’nden OHAL KHK’si ile ihraç edilen akademisyen, eski KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, depremin ilk günlerinden itibaren Dayanışma Gönüllüsü olarak İskenderun’da faaliyet yürütüyor. Gezen, “Burada, maalesef devlet kurumlarının herhangi bir faaliyetini göremedik. İnsanlar bize, ‘Siz burada olmasaydınız ayakta kalamazdık’ diye söylüyorlar. Buradaki bu faaliyet insanların bir şekilde yaşama tutunmasına da neden oluyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 40 gün geçti, binlerce yurttaş yaşamını yitirdi, yüzbinlerce yurttaş yurdunu terk etti. Depremzedeler, bir de sel felaketinin etkileri ile mücadele etmek zorunda kaldı.

2016 yılında Ankara Üniversitesi’ndeki görevinden OHAL KHK’si ile ihraç edilen, eski KESK Eş Genel Başkanı, akademisyen Aysun Gezen; depremin ilk günlerinden bu yana Hatay’ın İskenderun ilçesinde Dayanışma Gönülleri’ne destek oluyor.

Dayanışma Gönüllüleri, her gün depremzedeler için üç öğün yemek hazırlıyor, çocuklar için çeşitli eğitim faaliyetleri yürütüyor. Sanatçı Cengiz Bozkurt’un da katkı sunduğu Dayanışma Gönüllüleri, 10 Şubat’tan itibaren bölgede yaşayan binlerce insana yemek, kıyafet ve barınma konusunda yardımcı oluyor.

“ALTYAPI SORUNLARINI ÇÖZECEK BİR EKİP OLUŞTURDUK”

Depremin ilk günlerinden itibaren yurttaşlar için ne yapabileceklerini düşünmeye başladıklarını belirten Gezen, “Yaklaşık 42 kişilik bir ekiple yola çıktık. 99 depreminin tecrübesinden faydalandık. Buraya geldiğimizde gerçekten yıkımın çok büyük olacağını, altyapının zarar görmüş olacağını, insanların temiz suya ulaşamadığını, gıdaya, sıcak yemeğe ulaşamadığını, barınma imkanlarının zaten hiç olmadığını biliyorduk. Buna karşı da önlem olarak hem sıcak yemek çıkartacak hem altyapı sorunlarını çözecek bir ekip oluşturduk. Yaklaşık gün içerisinden her öğün 2 bin kişiye yani günlük toplam 7-8 bin kişiye yemek ulaştırmış oluyoruz. Bunun yanı sıra insanların ihtiyaçlarını toplayıp onlara ulaşıp temin ediyoruz.” dedi.

“GELDİĞİMİZ GÜNDEN BERİ DEVLET KURUMLARINI BURADA GÖREMEDİK”

Dayanışma faaliyetleri arasında eğtimin de yer aldığına dikkat çeken Gezen, “Depremden en çok çocukların etkilendiğini söyleyebiliriz. Çocukların travmalarını atlatmalarına ya da normalleşmelerini sağlayacak etkinlikler yapıyoruz. Aynı zamanda eğitimlerine önem verip eğitim almalarını da sağlayacak faaliyetler yürütüyoruz” diye konuştu. Gezen, “Yolun karşısında bir yaşam alanı oluşturuyoruz onunla ilgili bir çalışmamız var. Burada da insanların duş alabileceği, çamaşırlarını yıkayabileceği bir alan yaratmak üzere uğraşıyoruz. Geldiğimiz günden beri burada maalesef devlet kurumlarının herhangi bir faaliyetini göremedik. İnsanlar bize, ‘Siz burada olmasaydınız ayakta kalamazdık’ diye söylüyorlar. Buradaki bu faaliyet insanların bir şekilde yaşama tutulmasına da neden oluyor.” ifadelerini kullandı.

“BU İŞ SADECE RANT ODAKLI YÜRÜMESİN”

Gezen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu iş sadece rant odaklı yürümesin çünkü rant odaklı bakış açısı bu yıkıma neden oldu. İnsanları kendi hakları için ayağa kalkan, örgütlenen ve bu hakların peşinden giden bu hakları arayan bir özne konumuna getirmek için mahallelerde de çalışma yapıyoruz. Şimdiye kadar 12-13 mahalleye ulaşmış durumdayız. Burada yürüyen faaliyet kolektif ve dayanışmacı bir faaliyet olduğu için hem bize bu alanı kullanmak için bizimle birlikte iş birliği yapan cem eviyle hem de bizim dışımızda gelen herkesle hatta halktan da bize katılıp bizim önlüğümüzü giyip bizimle birlikte bu faaliyeti yürüten insanlarla son derece kolektif çalışmayı yürütebiliyoruz.”

(ANKA)