Yeni yıla şurada beş gün kaldı. Yine geçmiş yıl muhasebeleri ve yeni yıl beklentileri sıralanmaya başlanır. Geçmiş yıllarda yaşanmış bazı şeyleri önceden bilmiş olmak, gereği yerine getirilmediği takdirde, pek bir şey değiştirmez ve işte şu belirsizlik ortamında bazı şeyleri öngörmek için ise kâhin olmak gerekir, ama bazı şeyler için gerekmez. Mesela 2019 yılının son yazısında bir kehanette (!) bulunmuş ve “Valla bunlar yerli ve milli dolar bile basarlar” demiştim. Dövize endeksli mevduat icadıyla piyasaya yerli ve milli dolar (!) sürmüş olmadılar mı?


Madem o yazıdaki kehanetim çıktı, şimdi azıcık güncelleyerek 2022 için de tekrarlarsam sonraki yıllarda yine böbürlenerek “ben demiştim” diyebilirim!
Yeni yılda da başımızdaki faşizm belasını kısa sürede bertaraf edemeyeceğiz. Bizler “Üreten biziz yöneten de biz olacağız” derken onlar da “Tüketen biziz yöneten de biz olacağız” diyecekler, bir yanda sokaklarda Noel Baba kovalayacaklar, öbür yanda saraylarında asgari ücretlilere nispet ziyafetlere yumulacaklar.

Sofralarında ağızları dolu dolu “Bizler kanal yapıyoruz, otomobil yapıyoruz, memleket meselelerine kafa patlatıyoruz” demeye devam edecekler. Yani ve yine muhalefetin yakasına yapışıp kafa atacaklar ve meseleleri hakikaten böyle “kafa patlatarak” çözmüş olacaklar. Ziyafetlerinde tıka basa doyacaklar ama yeni bir halt yemiş olmayacaklar.

Bakmayın ekonomide ikide bir “yeni” diye bir şeyler parlattıklarına… Özdemir Asaf ne güzel söylemişti: “Eskiyecek her şeye ‘yeni’ derler.” Elbette yeni yılla birlikte Saraylılar da biraz daha eskiyecekler. Hiç olmazsa bu bakımdan avunabiliriz. Mesela yeni yılda bir kez daha eski düşmanlarıyla teker teker barışıp, BAE’den İsrail’e, oradan Mısır’a ve hatta belki Esad’a koşup bölgesel oyunculuk taslarken, bir kez daha sadece bölgesel oyuncak olabileceklerini göreceğiz. Biden veya Putin oyuncağı!

***

Piyasayı da oyuncak sandılar. Doları düşürdüler de lirayı yükselttiler mi, liranın değeri arttı da çarşı pazardaki alım gücü arttı mı? Saraylılar geçici de olsa bir moral üstünlük sağlamış olabilir ve bunu sonuna kadar istismar edecekleri aşikâr, başka oyuncakları da katarak…

Amma velâkin o oyuncaklarla oynarken, halay çektirirken, kendi oy arkadaşlarını bile küstürecekler. Maliye Bakanı “17 liradan dolar alanlar büyük finansörler değil. Büyük finansörler, bu işin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar. Şimdi kara kara düşünüyorlar” demişti ya, işte o çarpılanlar en çok oy aldıkları Rize, Elazığ, Osmaniye gibi yerlerde ve Orta Anadolu genelinde faiz haram diye küçük birikimlerini altın ve dövizde tutan, şimdi kara kara düşünen kendi ak seçmenleri. Şimdiden “Kur garantili vadeli TL hesabı faizdir. Allah’a harp ilan etmektir!” demeye başladılar. Nas var faiz haram diyenler de şimdi dövize endeksli mevduat ile kumara teşvik ediyorlar.

Yıl boyunca ve şu son günlerde işittiklerimizi yine tekrarlayacaklar. “İş yok” diyenleri “Nankör nankör bunlar. Yan gelip yatarak para kazanmak istiyorlar. İş arayana ekmek var” diye azarlayacaklar. “Anırsalar da anırmasalar da elhamdülillah biz doğru yoldayız” diyecekler. Tabii ki hain terörist laflarını da sürekli duyacağız.

Anketlerde yine eridiklerini okuyacağız. Gidiciler ama gitmeye niyetleri yok diyeceğiz. Çünkü benzer bir durum felsefenin de “çıkmaz” sorusudur: “Karşı durulmaz bir kuvvet (anketlerin gücü), yerinden kıpırdatılamayan bir cisme (Saray’a) çarparsa ne olur?” Sahi, ne olacak?

***

2019 sonunda yazdıklarım arasında kehanet sayılmayan bir şeyler de var. Şöyle. Yeni yıl vesilesiyle samimi bir muhasebe yapılırsa tabii ki anlamlıdır. Tarih geleceğe doğru gelişir ama geçmişe bakarak yazılırmış. Hayatlarımız ve muhasebelerimiz ve özeleştirilerimiz de böyle yazılıyor. Tarih geleceğe doğru gelişiyorsa, bu durumda bir tek gençlerin hayalleri tarih indinde gerçekleşebilme hakkına sahip olabilir, çünkü ve iyi ki sadece onlar hayallerini hep ileriye bakıp kurgulayabilirler. Hayalleri gerçek kılmak için hayal kurmak, gençler için devrimci bir eylemdir.

Oturup bir yılın (yalnızca bir yılın mı?) bilançosunu çıkarmak yeter mi? Toplum olarak toplam hanesine sıralanmışsın, çizgin çekilmiş, ama hesap ve hesaplaşma henüz bitmemiş, bakalım ne çıkacak? Hesabı ve hesaplaşmayı bitirmeden bilanço çıkarmak imkânsız. Haydi bakalım. Nasılsınız, hazır mısınız?