Geçen hafta Xhaka Kardeşler sahaya ayak bastığında, tüm dünyanın gözleri onlara çevrilmişti. Daha önce Dünya Kupası’nda Boateng Biraderler tarafından hayata geçirilen senaryo, Avrupa Şampiyonası’nda da gerçekleşmiş; iki kardeş ayrı milli takım formalarıyla karşı karşıya gelmişti. Peki onların öyküsünü biliyor musunuz...

Aslında her şey Sırplarla Kosovo Arnavutları arasında gerilimin tırmandığı günlerde başlamıştı. 1986’da Priştine’de yaşayan Xhaka Çifti, bir akşam kapıya dayanan polisle irkiliyordu. 23 yaşındaki Ziraat mühendisliği öğrencisi Ragıp, dönemin komünist rejimine karşı gösterilere katıldığı için sorgulanmak üzere evinden alınıyor, uzunca bir süre geri dönemiyordu.

Dört mahkumla bir hücreyi paylaşan genç adam, arada sırada karısı Eli’yi, bir de Uluslararası Af Örgütü’nün temsilcisini görebiliyordu. Özgürlüğüne kavuştuğu haberi 3.5 sene sonra gelmişti. Tek yaptığı eylemlere gitmekti.

Yugoslavya, iç savaşın eşiğindeydi. İş bulmak neredeyse imkânsızdı. Af Örgütü’nün yardımlarıyla ülkelerini terk eden müslüman karı-koca iki gün sonra İsviçre’nin Basel kentinde otobüsten inmişti. 1990’daki o günü Ragıp Xhaka şöyle anlatmıştı: “Korkmuyorduk. Özgürlüğü hissetmiştik.”

Genç çift yepyeni bir ülkede hayatlarını kurmaya çalışıyordu. Üniversitede aldığı eğitim eski mahkumun işine yarıyor, bahçıvan olarak iş buluyordu. Ertesi yıl Xhaka Ailesi’ne yeni bir üye katılmıştı: Taulant. Çok değil, 18 ay sonra da ikinci oğulları Granit doğmuştu. İşte o iki delikanlı yıllar sonra Lens’ta sahaya çıktıklarında tarih yazacaklardı...

Avrupa Şampiyonası’ndaki bir maçtan çok daha fazlasıydı Arnavutluk-İsviçre maçı. İsviçre’de beş Arnavut kökenli oyuncu vardı, Arnavutluk’un 10 futbolcusu İsviçre’de doğmuştu. Hakikaten kardeşler karşı karşıyaydı. Aşırı sağcı İsviçre Halk Partisi (SVP) oylarını artıradursun, onların politikaları belki de çimlerde çürütülüyor ya neyse.

Çocuklarının geldikleri yeri unutmamasını isteyen anne-baba ayrıca onların yaşadıkları kültüre uyum göstermelerini diliyordu. Kardeşler Arnavutluk’u ilk kez ziyaret ettiğinde, ikisi de Basel altyapısında oynuyordu. Sık sık büyükbabalarına giden biraderlerin gelişimi farklı olmuştu. Granit harika çocuktu, Taulant ise tam kendisini gösteremiyordu.

Xhaka Kardeşler, hem doğdukları İsviçre, hem de ailelerinin ülkesi olan Arnavutluk’un milli takımını seçebiliyordu. Alt yaş gruplarında İsviçre formasını terleten ikilinin yolu sonradan ayrılmıştı. Hem savunma, hem orta sahada görev yapabilen 25 yaşındaki Taulant, 2014’ten bu yana Arnavutluk için sahne alıyor.

FIFA’nın 2009’da getirdiği bir düzenlemeyle çifte pasaport sahibi futbolculara herhangi bir A milli takımda oynamamak şartıyla, istediği zaman istediği milli takımı seçme hakkını getirdiğini anımsatmalı. Aksi takdirde biraderlerin büyüğü asla ailesinin ülkesinin formasını terletemeyecekti...

Adını kısa süre sonra tüm dünyaya ezberletmesi beklenen Granit ise Borussia Mönchengladbach’tan Arsenal’e hatırı sayılan bir paraya geldi. Bonservisine sayılan yaklaşık 40 milyon avro, 23 yaşındaki orta saha oyuncusunun Avrupa piyasasındaki önemini gösteriyor olsa gerek. Arnavutluk’un kendisine hiç kanca atmadığını söyleyen yıldız, 2011’den bu yana İsviçre formasıyla boy gösteriyor. Kim bilir milli takım yetkilileri onu 18 yaşında oynatarak olası bir ilginin önüne geçmişti.

Bu arada Xhaka kardeşler daha önce İsviçre Ligi’nde karşı karşıya gelmişti. O gün orta sahada oynayan ufaklık Basel, savunmadaki abi kiralık olarak Grashopper forması giyiyordu.

2014 Dünya Kupası’nda milli marşı söylemeyen Granit, SVP’nin tepkisini çekmişti: “Bu Xhaka bizim için mi oynuyor yoksa Arnavutluk’u mu düşünüyor?”

Belki de bu sorunun cevabı Avrupa Şampiyonası tarihine geçen maçta Xhaka Biraderlerin annesi Eli’nin giydiği yarı Arnavut, yarı İsviçre bayraklı tişörtte saklı.

Belli ki Avrupa’nın büyük göç almış ülkelerinde benzer senaryolar daha çok yaşanacak. Kim bilir bazılarının komşu olarak görmek bile istemediklerinin atacağı bir gol zaferleri getirecek ve sahadaki futbolcular kendisine inanmayanların gözünde kahramanlaşacak...