İki şekerli Rize çayı

Fenerbahçe Süper Lig’in ilk devresinin son maçında Deniz ve Jailson’un 2 füzesi ile 2-1 kazandı

Fenerbahçe’nin ligin en çok gol pozisyonuna giren takım olmasının en önemli sebeplerinden birisi Vedat Muriqi’nin varlığı elbette. Kosovalı futbolcu hem ceza sahasında bulunduğunda hem de ceza sahasının dışına çıkıp rakip kaleye sırtı dönük halde defans oyuncularını peşinde sürüklediğinde arkadaşlarına hareket edecek alanlar bırakabiliyor. Fenerbahçe ilk 60 dakikada olabildiğince az kullandı onu, buna rağmen. Böyle olunca da Muriqi takımın boyunu kısaltmak için sürekli rakip alanın ortasına kadar gelmek zorunda kaldı. Ta ki 60. dakikaya kadar. Emre Belözoğlu oyuna girip savunmanın ortasına, orta saha kökenli iki oyuncu geçtiğinde Fenerbahçe takımının boyunda değişiklik olmadı, ancak takım bir bütün halinde 15 metre ileri attı kendini. Jailson’un önündeki 10 metrelik boşluğu kullanıp attığı şut sarı-lacivertlilerin Emre’nin girişi ile Rizespor’u kendi kalesinden 25 metre uzaklıktaki alana hapsedişinin bir sonucu. Dolayısıyla kadro mühendisliğindeki yanlışlara iyimser açıdan bakabilirsiniz. Jailson-Gustavo ikilisi maçın son yarım saatinde, Zanka’nın yaptığı pas hatalarını yapmadılar ve Rizespor’a ciddi bir pozisyon vermediler. Tabii Fenerbahçe’deki değişimi bir tek buna bağlayamayız, zira gole kadar Tolga Ciğerci ve Max Kruse’nin de çok kötü günlerinde olduğunu söylemek lazım.

Fenerbahçe’nin devre arasındaki 20 günlük süreçte ligin en çok gol pozisyonuna giren takımı olduğunu ve ilk yarının son maçını 2 orta saha oyuncusuyla oynadığını göz önüne alırsak savunma hattına takviye yapacağını düşünebiliriz, tabii bir de sol bek pozisyonu var. Ancak Fenerbahçe’nin ön alanda daha efektif oyunculara da ihtiyacı olduğu bir gerçek. Rodrigues ve Kruse kendilerinden bekleneni veremediler ilk yarıda. Ferdi Kadıoğlu da Ersun Yanal’ı ikna etmiş görünmüyor. Orta sahasında ihtiyaç fazlası olan takımın oyuncu yoğunluğunu ortadan geriye ve ileriye doğru yayması gerekiyor.

Halil Umut Meler’in ilk yarıda Oğulcan’ın birkaç dakika arayla yaptığı faullere aldığı tavır, ülkedeki hakemlerin oyunu okuma konusundaki problemleri üzerine çok iyi bir örnek. Meler, Rizesporlu futbolcunun Gustavo’ya yaptığı ilk harekete gerektiği gibi sarı kart gösterse, Oğulcan muhtemelen o ikinci hareketi yapmayacak ve buna tepki gösteren Gustavo sarı kart görmeyecekti. Yani Meler hem saha içerisinde ilave bir sertliği hem de bir oyuncunun sarı kartını engellemiş olacaktı. Bu köşedeki her hakem eleştirimizde tekrarladığımız gibi, bu takımlar özelinde bir eleştiri değil, hakemlerimizin genel maç içi tavrındaki zaafları üzerine bir görüş.