“Bir çiy tanesinin
Yalımından geldiler,
Ruhi ve Ruhiler.
Zindanların Ruhi’si,
Meydanların Ruhi’si
Sımsıcak gülümsediler…”*

Akıl almaz bir rahatlıkla hukukun ayaklar altına alındığı Gezi davasında talimatla insanların hayatlarını çalmayı amaçlayan cezalar verilmesinin adından TMMOB tarafından başlatılan adalet nöbeti Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere tüm yurtta sürüyor. Ege Barış ve İletişim Derneği olarak düzenlediğimiz “İki Yakanın Sesi” etkinliği için davet ettiğimiz Ruhi Su Dostlar Korosu ile birlikte nöbete destek vermek üzere İzmir Mimarlar Odası önündeydik. Zindanların Ruhi’si nice zulme karşı yılmadan bu ülkenin direnenlerine, haklı isyanlarına, adaletsizliklere sımsıcak gülümseyerek meydanlarda bizimle olmaya, gücümüze güç katmaya devam ediyor. Bir çiy tanesi kadar temiz, duru ve ferah Gezi direnişi tutsaklarının yanında; biz Ruhi ve Ruhiler bir ağızdan geçmişten bugüne yaslarımızla, bu bozuk düzeni değiştirmeye inancımızla türküler söyledik.

***

Ertesi gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in destekleriyle İki Yakanın Sesi adlı etkinliğimizde Ruhi Su Dostlar Korosu bu kez sahnede Yunanlı sanatçı Alexandra Gravas ile birlikte bizi Ege’nin iki yakasından şarkılarla buluşturdu. 80 darbesiyle birlikte engellerle, yasaklarla sahnelerden koparılan Ruhi Su Dostlar Korosu 43 yıl aradan sonra ilk kez ‘Suyun İzi’ adlı bir albüm yayınladı. Albümün konuk sanatçıları arasında bulunan Alexandra Gravas’ın kökleri bu topraklardan, Söke’den ama yaşamın müthiş tesadüflerinden biri onun yolunu çocuk yaşında Almanya’da Sümeyra Çakır ile kesiştirmiş. Bugün dünya sanatçısı olmasını sağlayan müzik yolculuğunu başlatan, yön veren o buluşma bugün Ruhi Su Dostlar korosuyla kavuşmaya vesile olmuş. Ege’nin iki yakasında yıllarca iktidar savaşlarının, ayrımcılığın acılarını yaşamış halkların türlü duyguları, ayrılıkları, aşkları ve vatan hasretiyle şekillenen Anadolu ve Bizans kültürünün sokaktan, halktan yayılan sesi Rebetiko’lar yanında Ruhi Su türküleri ve Theodorakis şarkılarıyla iki yakadan devrim ve direniş ezgileri salonda bulunan herkesi, hepimizi duygusal bir yolculuğa çıkardı. Alexandra’nın Sümeyra’yla; Sümeyra’nın Ruhi Su’yla, onların bizlerle buluşması tesadüf değil.

***

Tunç Soyer ve Bülent Tanık’ın dile getirdiği dostluk, kardeşlik ve barış mesajlarının son günlerde sokağa taşınan gerilim hattında başka bir boyutla özellikle anlamlı olduğunu düşünüyorum. Mültecilere yönelik nefretin gözü kara(!), kinden beslenen siyasetçiler tarafından kışkırtılmasıyla her an bir kötülük kıvılcımını ateşlemesi endişesini taşırken sanatla iyileşmek, iyi olanla bütünleşmek yorgun ruhlarımıza çok iyi geldi. Geçmiş ister Ege’den ister Doğu’dan farklı kültürleri, farlı tercihleri hedefine alan acılarla doluyken güç yoksunluğunda olanların korkaklıklarını gizlemek için baskılarla devşirmeye çalıştıkları hükümranlık, egemenlik kavgası en önce toplumsal barışı hedef alıyor. Bir arada olmaya, öykülerinde ağıtlar ve sevinçler bulunan ezgilerle buluşmaya ne çok ihtiyacımız var. Toprak kavgasıyla yaratılan savaşlarla birbirinden koparılan toplumların en naif duygularıyla seslenen, ses verip şekillenen sanat ve müzik barış kültürünü içselleştirebilmek için ihtiyacımız olan farkındalığı inşa ediyor. Barışı kalıcı kılmak için tek ihtiyacımız var; hissetmek…

***

Bülent Tanık konuşmasında Yunancanın büyük ozanı Yannis Ritsos’un faşist cunta döneminde yazdığı sevda şiirleri nedeniyle bazı eleştirilere uğrayışını hatırlattı. Ritsos “içinde yaşadığımız baskı ortamı her şeyden öte halkın yaşama sevincini ve umudunu yok etmektedir. Halkın hayatının çekilmez kılındığı bu günlerde, sevdadan, aşktan söz etmek, yaşama sevinci veren şeyler üzerine yazmak da devrimci bir tutum ve politik bir eylemdir” diyor. Gezi’de şiirle, karanfillerle, şarkılarla, parka kurdukları seyyar kütüphaneyle direnen milyonların doğa sevgisinde darbe girişimi bulanların asıl hedefinde Gezi’nin ateşlediği umut var. Bu da bir tesadüf değil elbet.

TMMOB’un ‘Adalet Nöbeti’nde arkadaşlarımıza mesajlar yazdık. Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman türkülerimizi duyamadılar belki ama mesajlarımızı okuyacaklar. Alexandra Gravas’ın sahnede Türkçe söylediği türkü kulağımda bu sabah. “Padişahın zabitleri bu dünya size kalır mı?”

*Metin Altıok