Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yıllık gıda enflasyonu yüzde 29’a ulaşmış durumda. Halk geçinemiyor. Ekim ayı enflasyon rakamlarına göre tüketici enflasyonu yüzde 19,58 olmuş. Şüphesiz hepimiz etkileniyoruz.

Her hafta Urla pazarına çıkıyorum. Aynı ürünü bir sonraki hafta aynı fiyatta göremiyorum. Abartmadığımı sanırım herkes kendi deneyimiyle biliyor. Dün bir çift ayakkabı bağı almak istedim. Amca “Kızım tek mi çift mi?” diye sorunca bir an şaşırdım. Tek bir bağ alınabileceğini düşünemezdim. Gülümseyerek “Tek bağ alan da mı var?” dediğimde aldığım yanıt şaşırtıcı olmaktan çok üzücü oldu. Tek bağ alamadığı için “Kullanılmışı var mı?” diye soran da oluyormuş. Ayakkabıcı bana “Kızım 60 yıldır bu işi yapıyorum ben daha böyle bir zaman yaşamadım” dedi. Bir ayakkabı bağının alınamadığı gündeyiz. Bu arada merak eden için söyleyelim bir tek bağ üç liraymış. Ayakkabı tamircisinin 60 yıl sonunda hâlâ çalışmak zorunda olması da ayrıca düşündürücü.

***

Bir market arabalı şov çekimi daha yapıldı geçtiğimiz günlerde. Bu kez Tarım Kredi Kooperatifleri marketinden alışveriş yaptı hazret. Fiyatları da çok uygun buldu. En son ne zaman sahici bir alışveriş yapmıştı, neyi neyle kıyaslayıp da ucuz buldu bilinmez. Zaten hemen yapılan fiyat karşılaştırmaları bu “kooperatiflerde” fiyatların birçok marketten pahalı olduğunu da gösterdi. Ama bu gezi sonunda hayat pahalılığına çözüm bin kooperatif marketi kurmak fikri bir AKP ampulü gibi yanmış oldu kafalarında.

Ben çocukken evimizin köşesinde Et Balık Kurumu satış mağazası vardı. SEK gibi, şeker fabrikaları gibi özelleştirildi ve kapandı. Tarımsal üretimimiz her gün daha büyük çıkmaza giriyor. Üreticiye destek yok, tarımsal girdi fiyatları da her şey gibi artıyor. Üretici ürüne yaptığı yatırımı satıştan geri alamıyor ki kâr etsin, geçinsin. Zaten tarımda ithalat bağımlısı olduk. Bu durumda son bir yılda ekmek fiyatlarındaki artış yüzde 26, makarnada yüzde 21, tavuk etinde yüzde 64, dana etinde yüzde 23, yumurtada yüzde 49, süt ve yoğurtta yüzde 35 düzeyinde. Tarımsal girdi fiyatları da yine yıllık bazda yüzde 29,38 artmış görünüyor. ‘Yumurta değil mi, tavuk yumurtlayacak işte, ne yiyebilir ki yüzde 49 artış var?’ sorusunu duyar gibiyim. Çiftçi bitik.

***

Yaşadığım yer Urla, “birisinin” kaçak villalarıyla ve gazetelerde Toscana benzetmesiyle yapılan güzellemelerle şimdilerde pek popüler. Enginar yetişmesi en zahmetli ürünlerdendir. Urla’mızın ünü, en gönül okşayan bu ürünü birkaç yıl önce Enginar Festivali için stantlara Adana’dan getirtmek zorunda kalmışlardı. Köylü narenciye, enginar tarlalarını, zeytinliklerini bu rant meraklılarına satma derdinde bu günlerde. Kızamazsınız; üç yatırıp bir alacağına satıp 10 alacak, kurtulmak istiyor. Her ev, her tarlada bir satılık levhası. Fiyatlar öyle uçtu ki orada da satış yok. Aylardır duruyor tabelalar yerli yerinde. En bakir yerler, kupon araziler de birilerinin eline düşüyor sit dereceleri düşürülen alanlara villa inşaatları yayılıyor. Bu gidişle Toscana değil Singapur olacağız. Beyefendi geldiğinde gökyüzünde koruma helikopterleri oluyor beşer altışar. Biz her seferinde ‘eyvah yangın mı var yine?’ diye yerimizden hopluyoruz. Bir rivayet odur ki arazi bakılıyor. Zaten AVM görünümlü VIP camii de bitmek üzere.

***

Şimdi gıda fiyatlarını düşürmek için kooperatif market işine giriliyor. 58 milyon lira zarar eden Tarım Kredi Kooperatifleri’nde çifter beşer maaşlar da gündem oldu. Görünüyor ki TÜGVA gibi yandaş vakıflar patlayınca sarı kooperatiflere ihtiyaç arttı. Kooperatif önce üreticiyi korumayı amaçlar. Üreticiden aldığını üç katına satan ticarethaneleri kamucu bir yaklaşım gibi pazarlayarak hayat pahalılığının önünü kesmek mümkün olamayacak elbette. Bu kooperatifçilik değil çok ortaklı şirketçiliktir. Seçimler öncesi sokaklara açılan “tanzim-satış” pazarları modeli nasıl çalışmadıysa bu güzellemenin de ardı gelmeyecek. Kamuya ait üreticiyi ve üretim döngüsünü koruyan her kurumu satıp şimdi başa dönerken seçilen model işin özüne aykırı. Yaratılan algı vitrini arkasında çözüm değil birilerinin kazancı var. O zaman söylemiştik şimdi de hatırlatmakta yarar var. Tanzim Satış bir İzmir modelidir. Gültepe Belediye Başkanı Aydın Erten’in başlattığı halkı önceleyen gerçek ve başarılı bir kooperatif uygulamasıdır. Zincir mağazaya dönüşerek ANAP döneminde şirketleştirilir ve sonuçta satılarak yok edilir. Örnek aldıkları modelin özü değil sonu olsa gerek.

***

Yeterince zincir mağaza etkisi varken çoğundan pahalı satış yapan Tarım Kredi Kooperatifleri üzerinden bin market daha açılacak. Peki küçük esnaf, pazarcı, emek emek ürün yetiştiren çiftçi, meydanda 60 yıldır el emeği göz nuru çalışan ayakkabıcı amca ve iki ayakkabı bağı alamayan halk ne olacak?