2002 Newbery Ödülü sahibi ‘Kırık Çömlek Parçası’ ve ‘Suya Kavuşuncaya Dek’ adlı kitaplarıyla tanıdığımız Linda Sue Park’tan yeni bir yapıt: Uçurtma Avcıları

İkinci oğul mu,  o da neymiş?

ASLI ONAT

Kore asıllı Amerikalı yazar Linda Sue Park, ‘Kırık Çömlek Parçası’ adlı kitabının ardından bir kez daha kökenlerine uzanıyor ve bu kez 15. yüzyıl Kore’sinden bir kesit sunuyor.

1473’te, Seul’de geçen ‘Uçurtma Avcıları’nın kahramanları, Ki-sup ve Yong-sup adlı iki kardeştir. Ortak noktaları, uçurtmalara büyük ilgi duymalarıdır ama farklı açılardan. Ağabey Ki-sup, muhteşem uçurtmalar yapabilecek kadar yeteneklidir. Çıtaları özenle ölçüp biçer ve bir uçurtmayı içine sinmeden asla tamamlamaz. Kardeşi Yong-sup ise uçurtma uçurmada ustadır, hem de çok usta. Rüzgârın hangi yöne doğru eseceğini önceden biliyormuş gibi hisseder ve uçurtmayı âdeta vücudunun bir parçasıymış gibi yönlendirir.

Ancak Yong-sup’un, ailenin ikinci oğlu olmak gibi bir şanssızlığı vardır. O dönemde Kore’de ikinci oğul olmak demek, hayat boyu geri planda kalmak demektir. Çünkü ailenin onurunu, ilk oğul temsil eder; sorumluluklar da ayrıcalıklar da ona aittir. Kardeşin görevi ise bellidir; gölgede kalmak ve ağabeyine yardımcı olmak.

Ancak bu durum, sonsuza kadar sürmeyecektir. Yeni Yıl Festivali yaklaşırken Uçurtma Kapışmaları denen yarışma, halk arasında büyük heyecan yaratır. İki kardeş, yeteneklerini birleştirerek bu kapışmalara katılmanın hayalini kurarlar. Bu arada yaşıtları olan kralla arkadaş olurlar. Babası ölünce genç yaşta tahta çıkmak zorunda kalan kral, saray hayatından ve resmi konuşmalardan sıkılmış, sokaktaki çocuklar gibi koşup oynamanın, onlar gibi konuşmanın ve uçurtma uçurmanın hayalini kurmaktadır. Kral da kapışmalara katılmak istese de rakiplerinin, konumundan ötürü ona bilerek yenileceğinin farkındadır. Bunun üzerine, Ki-sup’a krallara yakışacak bir uçurtma yapması talimatını verir ve Yong-sup’tan da onun adına yarışmasını ister. Ne var ki gelenekler, uçurtmayı büyük oğulun uçurmasını emreder. Babaları, kralın ricasına rağmen uçurtmayı Yong-sup’un değil, büyük oğlu Ki-sup’un uçurması gerektiğini düşünmektedir. Ve onun otoritesine karşı çıkmak, söz konusu bile olamaz. Yong-sup, kaderine şu cümlelerle isyan eder: “(…) İkinci oğul mu, o da neymiş? Köpek olsam daha iyiydi! (...)”

Öte yandan kardeşler, babalarının sözünden çıkmazlarsa yarışmayı kaybedeceklerdir. Ki-sup, kardeşinin ondan daha iyi uçurtma uçurduğunun ve kapışmalarda yarışmayı ne kadar istediğinin farkındadır. Ki-sup, bunu gerçekleştirmek adına, babasına karşı çıkmak dâhil, her şeyi göze alacaktır.

Öte yandan kralın yarışma için dâhiyane bir fikri vardır: Uçurtmayı mavi iple uçurmak. Böylece uçurtmanın gökyüzünde görülmesi zorlaşacak, Yong-sup’un rakiplerine üstün gelmesi kolaylaşacaktır.

Kapışmalarda, uçurtmacıların birbirlerinin ipini kesmesi âdettendir. Ki-sup da boş durmaz ve kardeşinin ipini keskinleştirecek bir karışım icat eder. Şimdi ikisinin de kafasında bir soru işareti vardır: Bu yöntem, yarışma jürisi tarafından kabul edilecek midir? Daha da önemlisi, bunu yaparlarsa dürüstçe yarışmış olacaklar mıdır?

Yong-sup yarışmaya katılmayı başarsa bile, iki sene üst üste şampiyonluk elde etmiş olan Kim Li’yi yenmek zorundadır. Yarışmayı kazanıp hem kadere hem de geleneğe meydan okuyabilecek midir?

Ki-sup ile Yong-sup arasındaki sevgi ve saygı dolu ilişki, en az heyecanla okunan yarışma sahneleri kadar etkileyici. ‘Uçurtma Avcıları’, bu soğuk kış günlerinde içinizi ısıtmak için birebir.