Netflix Originals gerçekten kötü yakalandı salgına, sunulan işler ortalama veya boş çıktı. Bu son dönemde yayına sunulan yeni orijinal dizilerden en iyisi daha önce bahsetmiş olduğum Little Fires Everywhere, en kötüsü Tiger King oldu.  Bu hafta yayına sokulan diğer dikkat çekici diziler ise HBO’nun Run ve Hulu’nun Devs isimli dizileri.

İkisi güzel biri rezil dizi: Tiger King, Run, Devs

Netflix’ten Tiger King: Egzotik lavuk Joe!
1 yıldız

Dizide birincil derdim elbette hayvanlar oldu, çok zor dayandım onları bu korkunç hallerde görmeye. Ama bu diziden ölesiye nefret etmemin tek sebebi sadece bu olamaz elbette. Beni en çok öfkelendiren olgu, dizinin nelere öncelik verdiği, yani araya serpiştirilen hüzün dolu bakışlı kaplan sahneleri haricinde hayvanların neler yaşamak zorunda bırakıldığının ayrıntılarını neredeyse hiç göremememiz ama onun yerine Joe ve Carole dramına kaplayıcı bir alan sunulması.

ikisi-guzel-biri-rezil-dizi-tiger-king-run-devs-718294-1.

Hayvanların gösterildiği sahnelere karşı film ekibinin (her nedense) objektif ve nötr kalma çabasına karşın, seyirciyi Joe isimli egzotik lavuğun dramatik anlarını uzun sahnelerle, yakın duygusal kadrajlarla izlemek zorunda bırakması tam dayaklıktı. Amerika’nın kaplan fetişizmi ve bu endüstrideki insan aktörlerin içinde bulunduğu ahlâki gri alanı ve ikilemleri düşünmeye davet eden, saatler boyu süren koskoca dizi, nedense tüm bu süreçte hayvanların gerçekten ne yaşadığıyla ilgili konuşması için bir tane bile yaban hayatı koruma uzmanıyla görüşmedi. Veyahut kaplan yavrusunun baygın bir

halde bir kamyonun içinde ufacık bi kafeste hapis bir şekilde binlerce kilometre yol gitmesinin o kaplana neler yapabileceğiyle ilgili tek bir soru/cevap bile yoktu belgeselde. Ama belgesel ne yaptı bunun yerine? Hayvanlar tüm bunları yaşarken, belgeselciler egzotik lavuk Joe’nun paramparça olan hayatını tefekkür etmeye davet etti seyirciyi. Bu egzotik cismin akıttığı gözyaşlarını yakın plan izletti ve meth bağımlılıklarının dramasını düşünmeye falan davet etti hatta. Allahın Oklahoma'sında bir kafese konmanın bu hayvanlarda yarattığı travmanın veya buradaki anormalliğin, sömürünün, adiliğin, ahlaksızlığın, egoizmin tefekkürüne bizi davet etme şanslarına sahipken bunu hiç yapmadı belgesel.

“Bu dizinin konusu bu adam amaaaa” diyenler oluyor, saçmalamayın lütfen. O zaman belgeselim demeyeceksin, belgeselsen de odak noktan ne olursa olsun burnunun ucundaki hakikatten öte kafanı çeviremeyeceksin. Lanet olsun bu işi üretenlere!

Not: Lütfen Tiger King vahşeti ile ilgili PETA’nın paylaşımlarını takip edin.


ikisi-guzel-biri-rezil-dizi-tiger-king-run-devs-718295-1.HBO’dan RUN: Fazla pilot bir bölüm
3 yıldız

Netflix Originals gerçekten de kötü yakalandı salgına, sunulan işler ortalama veya boş çıktı. Bu son dönemde yayına sunulan yeni orijinal dizilerden en iyisi daha önce bahsetmiş olduğum Hulu'nun Little Fires Everywhere oldu. Bu hafta yayına sokulan diğer dikkat çekici diziler ise HBO’nun Run ve Hulu’nun Devs isimli dizileri. HBO’nun yeni dizisi Run’ın yürütücü yapımcısı Phoebe Waller-Bridge (Fleabag) ve başrolünda Merritt Wever (Unbeleivable) ve Domhnall Gleeson bulunmakta.

Ruby ve Billy adlı iki karakter daha ilk bölümden merak uyandıran bir hikayeye doğru giriş yaptılar. Ruby arabasında otururken telefonuna büyük harflerle RUN (koş) yazan bir mesaj geliyor, bocalama, yükselen heyecan içinde kalınan birkaç dakika içinde bir kez daha aynı mesaj geliyor Billy’den ve ardından Ruby geri cevap olarak RUN yazıyor ve arabadan fırlayıp hızlıca koşmaya başlıyor. Son derece merak uyandırıcı bir başlangıç yapan dizinin ilk bölümü sonunda bazı tahminlerimz olsa da tam olarak dizinin neye evrileceğini yani kısacası Ruby ve Billy’nin nereye, ne için koşacakları göreceğiz. Ama özünde bir aşk hikâyesi olduğunu söyleyebilirim. İlk bölümün tek handikapı pilot bölüm hissinin biraz fazla ağır basıyor olmasıydı. Fazla tedirgindi ilk bölüm. Göreceğiz.


ikisi-guzel-biri-rezil-dizi-tiger-king-run-devs-718296-1.

Hulu’dan Devs: Zerafetli ama kusurlu
3 yıldız

Hulu’nun sekiz bölümlük mini dizisi görsel olarak dikkat çeken bir yapım. Bunun başlıca sebebi yönetmeni Alex Garland. İngiliz yazar, senarist ve yönetmen olan Garland pek çok kişi nazarında yaratıcı bir beyin ve iyi bir yönetmen. 28 Days Later, Sunshine, Never Let Me Go filmleri gibi bilimkurgunun değişik tonlarında senaristlik yapmış olan Garland, yönetmen olarak ilk 2014’teki Ex Machina’yla ciddi bir beklenti yaratmıştı. Sonrasında 2018’te Annihilation filminde seyircinin hafızasına iyice yerleşmişti. Şimdi Garland’ın üçüncü yönetmenliğini ve yaratıcılığını Devs isimli mini dizide görüyoruz. Yönetmenin diğer iki filmi ile ilgili düşündüğüm aynı şeyi bu diziden sonra da düşündüm, bana göre Garland’ın işleri zerafetli ama kusurlu.

Devs, merkezine insanlardan ziyade fikirleri koyan bir drama. Bunu, dizide karakterler yeterince geliştirilmemiş anlamında söylemiyorum. İşin özüne buradan bakan bir iş demek istiyorum. Zaten sorunum da bu noktadan başlıyor. Devletten bağımsız var olan büyük bir teknokoji şirketi, en zeki adayların arasından özenle seçerek bir ekip oluşturuyor ama nedense bu ekiplerde, büyük buluşa çok yaklaşıldığında, etik tartışma başlatan bir kişi çıkıyor ve hikayenin seyrini değiştiriyor. Garland ve diğer pek çok yönetmenin zeki, zarif hayal güçleri ile yaratılanm bilim kurguyusuyla bir noktaya kadar ‘gerçeği bilebilir miyiz?’ sorusuna cevap arayan hikayeler ‘hayır! bunu yapmamalıyız’ diyen ahlakçı veya içten içe teist birisinin sonucu sekteye uğratmaya çalışması ile sabote edilmeye çalışılıyor. Bizim daha sert, daha net bilim kurgu filmlere ihtiyacımız var. Bu klasik anlatının 2020 bitmeden bilim kurgu türünü terk etmesini diliyorum. Yeterince izledik bunu.