Geçtiğimiz yaz aylarının en önemli gündemi ülkemizin dört bir yanında çıkan ve devlet kurumlarının hazırlıksızlığı ve basiretsizliği nedeniyle uzun süre söndürülemeyen orman yangınlarıydı.

Sadece Muğla’da 65 bin hektarın üzerinde ormanlık alanın yangınlar sonucu yok olduğu tahmin ediliyor. Yok olan bu ormanlar, bölgedeki yaban hayatının yaşam alanı, arıcılık ve hayvancılık faaliyetlerinin kaynağı, köylülerin gündelik hayatını parçasıydı.


Başta bölge halkı olmak üzere ülkemizin dört bir yanından giden gönüllülerin seferberliğiyle söndürülebilen yangınlar sonucunda, bölgenin ekolojik dengesi önemli ölçüde tahribata uğradı.

Ormanlarımızı tehdit eden tek tehlike ne yazık ki orman yangınları değil. Cerattepe’den Kaz Dağları’na, Fatsa’dan İstanbul’un Kuzey Ormanları’na kadar coğrafyamızın farklı yerlerinde kurulmak istenen tesisler, çıkartılmak istenen madenler, açılmak istenen yollar da orman varlığımızı tehdit ediyor.
Geçtiğimiz ay yaşanan yangınlarda, yanma tehlikesiyle yüz yüze kaldıkları için bir kez daha gündeme gelen Muğla’daki Termik Santraller, uzun yıllardan bu yana bölgedeki ormanları ve ormanlık alanları yok ediyor. Bölgede bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine kömür sağlayabilmek için binlerce hektarlık orman arazisi maden alanına dönüştürülmüş bulunuyor.

MADENLER İNSANLARI YİYOR

Kullanım ömürlerini büyük oranda tamamlayan bu tesislerin yeniden kârlı hale getirebilmek için maden alanlarının genişletilmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Açık ocak madenciliğiyle yüzeydeki tüm bitki örtüsünün ortadan kaldırılarak işletilen bu maden alanlarında artık ürün ekilemiyor, ağaç dikilemiyor, arıcılık yapılamıyor, hayvan güdülemiyor, bir tutam ot bile yetiştirilemiyor.

Bundan 500 yıl önce kaleme aldığı Ütopya adlı ederinde Thomas More, İngiltere’de hızla gelişen dokuma sanayine yün sağlayabilmek için tarım arazilerinin hızla çitlenerek koyun üretimine ayrılmasını “Koyunlar artık öyle açgözlü, öyle doymak bilmez olmuşlar ki, insanları bile yiyorlar, kırları, köyleri, evleri silip süpürüyorlar” şeklinde aktarmıştı.

500 yıldır kapitalist işletmeler insana ait ne varsa hepsini yiyip yok ediyor. Köylünün muhtaçlığından, yoksulluğundan faydalanarak tarım arazilerini ve köylerini ellerinden alarak maden alanlarını büyütüyorlar.

Bölgedeki Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini ve Linyit Madenlerinin işleten şirket olan YeniköyKemerköy Santral ve Maden İletmesi, iktidarla yakın ilişkisiyle bilinen LİMAK ve İÇTAŞ’ın ortaklığıyla kurulmuş.

KÖYLÜLER NÖBETTE

Santrallere kömür sağlayabilmek için önüne çıkan her şeyi yutarak büyüyen maden arazilerinin sınırı Muğla’nın Milas İlçesine bağlı İkizköy’e kadar ulaşmış durumda. Köyün bazı mahalleleri geçmiş yıllarda kamulaştırma ve satın almalar yoluyla maden alanına dahil edilmiş.

İkizköy sakinleri yaşam alanlarını ortadan kaldırmak isteyen şirkete karşı 2019 yılından bu yana örnek bir direniş sergiliyorlar. Köylülerin tarım arazilerini satmak istememesi üzerine, köyün hemen yakınında bulunan 740 dönümlük Akbelen Ormanı’na göz diken maden şirketi, arkasına aldığı iktidar desteğiyle beraber hızla burayı maden sahasına çevirmek istiyor.

Kuruluş amacı ormanların korunması, geliştirilmesi ve devamlılığının sağlanması olan Orman Genel Müdürlüğü, maden şirketinin işini kolaylaştırmak üzere geçtiğimiz Nisan ayı içerisinde Akbelen Ormanında işaretleme ve kesim çalışmaları başlatmak istese de İkizköylüler bu kıyıma izin vermiyor. 17 Temmuz 2021 tarihinde yeniden gelen kesim ekiplerine karşı İkizköy halkı 2 aydan bu yana Akbelen Ormanı’nda çadır nöbeti tutuyorlar.

İkizköy halkının Akbelen Ormanına sahip çıkma mücadelesi hukuk alanında da devam ediyor. Ne var ki köylüler açtıkları pek çok davayı kazansalar da devlet desteğini arkasına alan şirket bir biçimde hukukun etrafından dolanarak ormanı yok etmekte kararlı görünüyor. Geçtiğimiz haftalar içerisinde bölgede yeniden bilirkişi heyeti incelemesi gerçekleştirildi ve şimdi bir yandan mahkemenin vereceği karar bekleniyor, diğer yandan çadırdaki nöbet devam ediyor.

Madenlerin, aç gözlü şirketlerin ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz. İkizköy halkının kararlı mücadelesinin yanındayız.