Geçen yıl 840 doğa kaynaklı afet ile en fazla afet yaşanan yıl olarak tarihe geçti. Ancak afetler, bu yıl da devam ediyor. Bu yılın ilk aylarında hortumlar can ve mal kaybına neden oldu. Bunu takip eden aylarda, don ve seller de zarar vermeye başladı. Yalnızca seller nedeniyle son bir haftada 6 kişi yaşamını yitirdi. Kentlerde […]

İklim değişikliği tarımsal üretimi de etkileyecek

Geçen yıl 840 doğa kaynaklı afet ile en fazla afet yaşanan yıl olarak tarihe geçti. Ancak afetler, bu yıl da devam ediyor. Bu yılın ilk aylarında hortumlar can ve mal kaybına neden oldu.

Bunu takip eden aylarda, don ve seller de zarar vermeye başladı. Yalnızca seller nedeniyle son bir haftada 6 kişi yaşamını yitirdi. Kentlerde konutlar ve altyapıları su bastı. Tarlalar ve seralar da bundan etkilendi, dolu yağışları ürünlere zarar verdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan verilere göre; önümüzdeki 20-30 yıl içinde sıcaklıkların 3 santigrat, yüzyıl sonunda ise 5-6 santigrat artması mümkün. Beklenen ortalama sıcaklık artışı ise 2,5 ile 3,7 santigrat. Ancak bu sıcaklık artışlarının kentlerde ‘ısı adası’ etkisiyle 1,5-2 santigrat daha fazla olabileceği belirtiliyor. Sıcaklıklar artarken yağışların yüzde 20-30 kadar azalacağı, mevsimsel dağılışların düzensizleşeceği ve sağanak yağışların artacağı da öngörülüyor. Değişen hava koşulları, bölgelere göre yetişen ürünleri de oldukça etkileyecek. Öreğin gündüz ve gece arasında çoğalan ısı farkı Karadeniz’de üretilen fındığın yanmasına sebep olacaktır.

TARIM İÇİN ORMANLAR KORUNMALI

Türkiye Ormancılar Derneği’ne göre; iklimlerde beklenen değişiklikler tarım ve ormancılık gibi iklimle doğrudan ilişkisi olan sektörleri de olumsuz etkileyecek. Türkiye Ormancılar Derneği’nden yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Tarım ve ormancılıkta halen yaşanan sel, kuraklık, dolu, fırtına, orman yangını gibi afetlerin daha da şiddetleneceği, istilacı türlerin artacağı, böcek ve mantar zararlarının ise yoğunlaşacağı da öngörüler arasında. Bütün bunlara ek olarak tarım alanlarında ürün desenlerinin değişmesi, rekolte azalmaları, orman yangınlarının artması, ormanların tür bileşiminin değişimi, canlıların göç etmek zorunda kalması da beklenen etkiler arasında. İklim krizine bağlı olarak ortaya çıkan bu olumsuzluklara ek olarak yüzbinlerce hektar orman alanının taş ve maden ocakları, yol, elektrik nakil hattı, hatta cezaevi yapımı için yok edilmesi sera gazı salımlarını arttırarak iklim krizinin derinleşmesine yol açmaktadır. Orman tahribatı ve orman alanlardaki parçalanmanın artması sel ve erozyon ile tarım ve mera alanlarının da tahrip olması sonucunu doğurmaktadır. Sürdürülebilir tarım ve hayvancılık için ormanların korunması en önemli şarttır.”

RANT DÜZENLEMELERİ İPTAL EDİLMELİ

Dernek, ormanların, ekilebilir toprakların ve tarımsal üretimin ‘ulusal güvenlik meselesi’ olduğuna da dikkat çekti. Türkiye Ormancılar Derneği, bu kapsamda acil olarak yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliği ve İklim Değişikliği Uyum Daire Başkanlıkları ile T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü öncülüğünde; ilgili bakanlıklar, belediyeler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yeni bir acil eylem planı oluşturulmalı.

• Ormanlarımızı ve meralarımızı ranta açan yasal düzenlemeler derhal iptal edilmeli.

• Ormanlar ve diğer doğal ekosistemlerinin tahrip olmasına neden olan ÇED Yönetmeliği değiştirilerek tarım, orman ve meraları yok eden faaliyetlere ‘ÇED uygundur’ kararı verilmesinin önüne geçilmeli. Çevresel etki değerlendirmelerinde yatırımların iklim değişikliğine etkilerinin de ortaya incelenmesi şartı getirilmeli.

• Sera gazı salınımını arttıran, aynı zamanda ormanları da tahrip eden enerji politikalarından vazgeçilmeli.

• İklim değişikliğine uyum konusunda eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri arttırılmalı, çiftçilerin uyum konusundaki kırılganlıklarını azaltacak destek mekanizmaları oluşturulmalı.