Söz ve davranış arasındaki tutarlılık önemli bir güvenilirlik ölçüsü. Günün sonunda akılda kalan, uçuşan konuşmalar değil eylemin kendisi oluyor çünkü. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hafta başında büyükelçiler için düzenlenen ‘ortak evimiz dünya için sıfır atık’ temalı programda konuştu. Bin odalı evinden dünyaya seslenen Emine Hanım herkesi tabiatın sel, yangın, kuraklık olarak tezahür eden çığlığına kulak vermeye davet etti. 2023’te bütçesi yüzde 60’a yakın oranda artırılarak günlük harcaması 18 milyon liraya dayanan sarayda ikamet eden Emine Hanım, sınırsız tüketimin neden olduğu iklim ve gıda krizi gibi çetin sınavlarla karşı karşıya olunduğuna dikkat çekti. Ve son olarak yaşanan her bir krizde, insanlığı tek yürek olmaya çağırırken, işbirliği yerine benmerkezci yaklaşımların değer kazandığını üzülerek müşahede ettiğini söyledi. Önümüzdeki seçimlerde ‘tek adam rejimine’ karşı oy mu kullanacak acaba? Üzüntü ve eylem birliği bu şekilde sağlanabilir gibi çünkü.

***


Emine Hanım yine aynı konuşmasında ve çok haklı olarak iklim krizinin bir ölüm kalım mücadelesi olarak karşımızda durduğunu vurguladı. Toprak, deniz, hava… insanın doğaya karşı tahribat yolunu seçmesi kabul edilemez, diye ekledi. Konuyu, iktidarlığının yirminci yılını dolduran AKP’nin sebep olduğu çevre katliamları açısından değerlendirdiğimizde parti yönetimi ve Emine Hanım arasında yoksa kriz mi var, çatlak mı var, kavga mı var diye sormaktan da kendimi alıkoyamıyorum. Bizleri tabiatın çığlığına kulak vermeye ve omuz omuza yürümeye davet ederken yanı başında kimleeer kimlerle beraber hangi tahribat peşinde birkaçını hatırlayalım, hatırlatalım.

***

Artvin Cerattepe’de Erdoğan’ın gözdelerinden olan Cengiz Holding, arkasına aldığı polis ve jandarma desteğiyle, bölge halkının bütün itirazlarına rağmen altın çıkarmak için Kafkasör Yaylası’na iş makinelerini soktu. Yine aynı Cengiz İnşaat’ın, bu kez Rize İkizdere’de, taşocağı açma planına karşı çıkan köylülerin direniş alanı, iktidarın acil kamulaştırma kapsamında icra yoluyla boşaltıldı. Soma’da, diğer bir gözde şirket Kolin tarafından yapılmak istenen termik santral için 7 bin zeytin ağacı kesildi. Kazdağları’nda altın madeni işletme izni verilen Kanadalı Alamos şirketi yaklaşık 400 bin ağaç kesti. Gümüşhane’de 12 bin yıllık gölün suyu valilik kararıyla, dibinde hazine aranacağı gerekçesiyle boşaltıldı. İstanbul’da Kuzey Marmara Otoyolu ve havaalanı inşaatı için şehrin son sulak alanı ağır yara aldı.

***

Ormanlar ve zeytinlikler madencilik faaliyetlerine açıldı. Doğal bitki örtüsü bozuldu, göller kirlendi, nehirler kurudu. İmar izinleriyle verimli tarım arazileri betona boğuldu. Bugün iklim kriziyle birlikte, uygulanan yanlış tarım politikaları ve ekonomi yönetimi sebebiyle ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıyayız. Hükümet değil tarıma destek vermek tam tersine köstek olmaya devam ediyor. Artan enerji ve gübre fiyatlarına yetişemeyen çiftçi ve besici üretimi bırakıyor. HDP’nin “iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin araştırılması’ için verdiği önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Emine Hanım’ın ölüm kalım meselesi olarak tarif ettiği iklim krizinin en ağır etkilerinden biri olan kuraklık ocak ayı itibariyle kendini iyice hissettiriyor. Susuzluktan doğabilecek kıtlıkla da yüzleşmek üzereyiz. Eğitim ve sağlık gibi uzun vadeli planlamanın gerekli olduğu alanlardan biri de tarım ve hayvancılık. Ne yazık ki sorunlar günübirlik formüllerle baştan savılıyor. İnsanlar ucuz ama kısıtlı miktarda et alabilecekleri Et ve Süt Kurumu önünde, sabahın kör şafağından başlayarak uzun kuyruklar oluşturuyor. Erdoğan’ın “muz lüks olmaktan çıktı” dediği memlekette et, çocukların karne hediyesi artık!

***

Bu sırada öğreniyoruz ki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı düzenlediği (23 Ocak) “Çevre ve Medya Üzerine” başlıklı söyleşiye konuşmacı olarak magazin yorumcusu Hakan Ural’ı çağırmış. Bakanlığın çevreye dair vizyonu demek ki bunu gerektirmiş ve konuk da “ben ne alaka” dememiş, kabul etmiş. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğuna dikkat çektiği Türkiye’de AKP iktidarının konuya bakışı bu yönde iken, Emine Hanım, benmerkezci yaklaşımları eleştirip iklim krizine karşı herkesi tek yürek olmaya çağırdığı konuşmasıyla yoksa intifada (ayaklanma) mı başlatıyor, ne dersiniz?